Bülent Arınç’a suikast olayında da aynen ‘Genelkurmay’ın kozmik oda aramaları gibi’ suç bulgusuna rastlanmamış, suçlanan 3 subay serbest bırakılmıştı biliyorsunuz. Şimdi, referandumdan sonra ‘Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’ üyelerinin tamamı, tek bir üye şaşmadan, “çoğu da Adalet Bakanlığı içinden” AKP hükümeti tarafından seçilerek yerleştirilince geçmişe dönük operasyonlar bile tamamlanmaya başlandı.

Bir suikast bulgusuna, kanıtına rastlanmadığı için 3 subayı serbest bırakan hakimin özel yetkileri HSYK tarafından kaldırılmış ve “düz hakim” olarak atanmış. Neden acaba?

Bülent Arınç bu olay nedeniyle Aldo Moro ile kendisi arasında benzerlikler kuran ve toplumu “suikast girişiminin kesin olduğuna” inandıran konuşmalar yaparken olayın gerçek olmadığını ortaya çıkaran bir karar verildi diye mi?

Milletin ‘bu ihtimalin doğruluğuna’ mutlaka inanması neden gerekliydi? “Yüzlerce insan tutuklandı ama bir darbe bulgusu yok, tek bir kanıt bulunamıyor” denmesin, kimse bu haksızlıklara tepki göstermesin veya “darbe korkuları sürdürülsün de yeni kişiler tutuklanabilsin” diye mi? Akla başka ihtimal gelmiyor çünkü.

TELEFONA SIRA GELMEMİŞ MİYDİ?

O günlerde polis de sadece “alınan CD’lere ekleme yapmakla” meşguldü ve belki henüz “cep telefonlarına suç unsurları yerleştirmeye” sıra gelmemişti. Gelmiş olsa polis yeni görevini ifa eder ve subayların telefonlarına “sehven” 100-200 kadar numarayı bir dakikada ekleyiverirdi (bir dakikada seçimlerde oyların bile değişivereceğini söylüyor uzmanlar, yani “bir dakika” çok önem li.)

Bu olay referanduma sunularak kolayca yapılıveren o çok önemli Anayasa değişikliği ile yapısı anında değiştirilen HSYK’nın (ve tabii Anayasa Mahkemesi) nasıl “emre amade” çalıştırılacağının açık bir örneğidir. Peki “Evet” diyenler bu şekilde masum insanların ve görevini yapan hakimlerin suçlu gibi cezalandırılmasından mutlu olacaklar mı? Biraz düşünsünler artık !

(Not: Bülent Arınç Tokat saldırısı olur olmaz “saldırıyı PKK’nın değil, başka örgütlerin yaptığını” söyleyerek ilişkiler kurmaya çalışmış, o sırada ABD’de olan Başbakan dönünce aynı sözleri ondan duymuştuk. Hemen arkasından PKK saldırıyı üstlendi. Yani feci yanılmalar, yanıltmacalar olabiliyor.)

ABD yine oynayacak!

Tunus ’un arkasından sırayla Ortadoğu ülkelerinin, özellikle Mısır’ın karışması ABD’yi iyice telaşlandırdı.

Toplantı üstüne toplantı yaparak Ortadoğu’da başlarına büyük çoraplar örülmesini önlemeye çalışıyorlar. En büyük korkuları, tam BOP projelerini sonuçlandırmaya yaklaşmışken, Türkiye’yi bölerek ve AB yerine Müslüman ülkeler birliğine sokarak, diğerlerine önderlik etmesini sağlayarak “radikal İslamcı” ülkelerde şiddeti önleme hayallerinin suya düşmesi olmalı.

Kendi planları için gerçekleri ülkelerden nasıl gizlediklerini ve yalanlarla-pohpohlamalarla onları nasıl yönlendirdiklerini “büyükelçi raporlarını açıklayan Wikileaks belgeleri”nden öğrendik. ABD son olarak yine Türkiye’ye ve hükümete yağlama yaparak Ortadoğu’daki karışıklığın “Türkiye’nin önemini arttırdığını” söylüyor ve “Aman ha dikkat, sakın ola sizde de bir yaramazlık olmasın” demeye getiriyor.

Açıklamaları insanda “seçimlere müdahale edebileceği ve ‘kendi işine yarasın diye’ bir partiyi destekleyeceği” duygusu uyandırıyor doğrusu, dikkatle okuyanlar anlayacaktır.. Bu nedenle seçimlerin, oyların güvenliği çok daha önemli, bütün partiler bunu dikkate almalı, lafla vakit geçirip durmasınlar.

Konuşacağım diye ağzındaki peyniri düşüren karga gibi!

Anket saçmalığı!

Bu anketlere oldum olası inanmakta zorlanırım, artık neredeyse hiç inanmıyorum. Her parti kendi anketini yaptırıp, duymak istediği sonucu açıklıyor. Sonra ortaya çıkıyor ki bu anketleri yapanlar o partilerin adamı. Ben artık “bir veya birkaç anket sonucuyla birebir örtüşen seçim sonucu” duyduğumda da ‘tamam seçime hile karıştı’ diyorum. Önce bizi alıştırıyor, sonra aynı sonucu buluveriyorlar belki.. Bana öyle geliyor en azından, bir araştırma hiç mi aksamaz, hata payı olmaz yani?

Seçim yaklaşırken yine anketler ortaya saçılmaya başlandı. AKP kendini yüzde 48-50 bandında, CHP’yi ise devamlı yüzde 23-25 arası gösteriyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu buna kızmış, “AKP’nin propaganda için kasıtlı olarak böyle gösterdiğini oysa kendi ellerindeki araştırmaya göre CHP’nin yüzde 30-31 arası, AKP’nin yüzde 38-40 arası, MHP’nin ise yüzde 13-14 olduğunu” söylemiş.

Kasıtlı sonuçlar çıkarmak hiç de zor değil ama bir şey daha var, bazı araştırma şirketlerinde de bir korku seziyorum ben, toplumda yaygın korkulardan onlar da nasibini alıyorlar ve bazı rakamları tam vermekten korkuyorlar gibi..

Bence her parti kendi araştırmasını yaptırsın, sonucu da kendine saklasın. Milleti yanıltıp yönlendirmekten vazgeçsinler. Hatta seçime 2 ay kala yasaklansın anketler.

Hiç değilse bu konuda baskı hissetmeyelim yahu!