Majestelerinin başkanı, Avukatlık Yasasında yapılan değişiklikleri, özellikle de seçim sisteminde yapılan devrimi savunmak üzere bir süredir kendince çok önemli bir argüman ileri sürüyor.

“Barolar Birliği, Baroların birliğidir, avukatların değil.”

Bu argümanla tüm eleştirileri bertaraf ettiğini düşünüyor. Üstüne üstlük, yasanın görüşmeleri sırasında değişikliklere karşı olduğunu açıklayan ve eylemsel olarak bu görüşün arkasında duran, sayıca küçük birçok Baroyu da bu havuç ile kendi yanına çekmeye çalışıyor. Sayıca büyük baroların TBB Genel Kurul delege sayılarının yüksekliğine dikkat çekerek dönemsel muktedirlerin jargonuyla, İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarının vesayetine son verdiklerini söylüyor majestelerinin başkanı.

 Devrim mi bilmem ama, bence de Avukatlık Yasasında yapılan değişiklerin en yaşamsal olan bölümü, seçim sisteminde yapılan değişikliktir. İstanbul, Ankara, İzmir Barolarının yanında kısmen de Bursa, Antalya ve Adana Barolarını ilgilendiren değişiklikler, aslında Türkiye’deki tüm avukatların %60’ını doğrudan ilgilendirmektedir. Ne yazık ki, baro başkanlarının avukatlardan kopuk göstermelik eylemleri nedeniyle, muhtemelen İstanbul ve Ankara’da iktidar güdümlü 2 yeni baro kurulmakla sonuçlanacak çoklu baro konusuna odaklanılarak, asıl sorun konusunda ayakları yere basmayan soyut argümanlar ileri sürmekten öteye geçilemedi şimdiye dek.

 Barolar ve TBB hakkında felsefi, siyasi, hukuki ve idari açıdan birçok söz söylendi, birçok tez tartışıldı. Ama Baroların ve TBB’nin mali yapıları ve para kaynakları konusunda tek söz söylenmedi bu süreçte. Söylendiyse de ben duymadım.

 Barolar, ya parayı avukatlar ödediği için bu konuyu önemsememiş, ya da yaşanan çalkantılı süreçte para konuşmayı ayıp saymış olabilirler. Ama avukatların, verdikleri paranın hesabını sormalarından daha doğal ne olabilir ki?

 O halde biraz da değirmenin suyunu yani parayı konuşalım.

 Örneğin;

 Baroların ve TBB’nin bütçe kaynakları nedir?

 TBB’nin bütçesi ne kadardır?

 TBB Başkanının avukatlara yıllık maliyeti ne kadardır?

 TBB üyesi her baronun TBB bütçesine katkısı ne kadardır?

 4 delegenin TBB Genel Kurulu’na katılma maliyeti ne kadardır?

 TBB üyesi her baronun TBB bütçesinden aldığı pay ne kadardır?

 Örneğin, İstanbul Barosu’na kayıtlı bir avukat için TBB bütçesinden ne kadar harcama (bina, araç vb.) yapılmıştır?

 Ardahan ve Tunceli barolarına kayıtlı bir avukat için TBB bütçesinden ne kadar harcama (bina, araç vb.) yapılmıştır? (Ardahan ve Tunceli Barolarına üye meslektaşlarımız yanlış anlamasın. 2019 verilerine göre avukat sayıları 50’nin altında olan iki baro olduklarından örneği kuvvetlendirmek için seçilmişlerdir.)

 Sorulara çokça ek yapabiliriz. Ama bu kadar yeterli diye düşünüyorum.

 Hani demokrasi falan dilimizden düşürmüyoruz ya. Sözün özü, bizde herkes kendine demokrat… “Beni seç gerisine karışma.” demokrasisi bizimkisi yani.

 Oysa çağdaş demokrasilerin en önemli karakteri katılımcılıktır. Katılımcılığın en vazgeçilmez unsuru da, en çok istismara açık olması dolayısıyla bütçelemeye ilişkin kararlara katılımdır. Çünkü yurttaşlardan karşılıksız olarak para toplayan yönetici erkin, bu parayı nereye harcadığının hesabını da vermesi gerekir. Çağdaş bir demokraside yönetenler yurttaşlarına, “Siz benim istediğim parayı verin, ben istediğim gibi harcarım.” diyemez. Parayı veren onun nasıl harcanacağına dair kararlara katılma hakkına da sahip olmalıdır.

 Harcamanın hesabını vermek gerektiği gibi, belirli sosyal politikalar ve pozitif ayrımcılık alanları dışında, gelirden herkesin eşit pay almasını sağlamak da gereklidir.

 Majestelerinin başkanı, “Parayı da majestelerinden alırım.” diyorsa o başka. O zaman Baroların bağımsızlığını, TBB’nin gerekli olup olmadığını ve avukatı yok sayan TBB başkanını avukatların da yok sayıp sayamayacağını tartışmalıyız.

 “TBB avukatların değil baroların birliğidir.” diyorsa, sayın başkana önerim şudur:

 TBB üyesi olmak için baro başına bir giriş ücreti ve yıllık aidat belirlensin ve her barodan bu ücret alınsın. O zaman Baroların Birliğinin Başkanı olarak kendisini tebrik edelim.

 Ama barolar avukatların birliği ise, başkanın bu argümanının da, devamında söylediklerinin de demagoji argümanı olmanın ötesinde bir anlamı olamaz.

 Çünkü Barolar Birliği ilk başta avukatların birliğidir.

 Avukatlara ruhsatı ve kimliği TBB olarak sen vereceksin, her avukatın bir TBB sicil numarası olacak ve avukatların yaptıkları işten ne kadar ücret alacaklarına da, ne kadarını her yıl haraç olarak Baroların Birliğine vereceklerine de sen karar vereceksin, sonra da; “TBB avukatların değil Baroların Birliğidir.” diyeceksin.

 Yağma yok majestelerinin başkanı, Türkiye’de avukatlar var.

 ***

 Bitirirken, Barolar Birliği’ni kuran 1969 ruhundan söz eden, ruh çağırmaya meraklı sayın başkana daha eskilerden çağırabileceği bir ruh adresi önerelim.

 Tarih 23 Kanunuevvel 1933. Cumhuriyet Gazetesi haberi:

 Baro (İstanbul Barosu) umumi heyeti toplanıyor. Avukatlar Birliği teşkili konuşulacak.

 
 Av. Abdurrahman Bayramoğlu  – 28.07.2020