Olaylar

15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan başvurucu sorgu sırasında hastanede tedavi gördüğünü, tutuklanması durumunda sağlık durumunun kötüleşeceğini beyan etmiştir. Hâkimlik karar verirken başvurucunun sağlık durumuna yönelik iddialarını da dikkate almış, başvurucu tarafından sunulan raporların tutuklamaya engel olmadığı sonucuna varmıştır. Başvurucu hakkında kamu davası açılmış, yargı süreci sonucu 8 yıl 9 ay cezaya hükmolunmuştur.

Patnos Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun sağlık durumuyla ilgili Devlet Hastanesi rapor düzenlemiştir. Sağlık durumu nedeniyle tahliyesini isteyen başvurucunun talepleri Hâkimlikçe reddedilmiş, tedavi amacıyla sağlık merkezlerine sevk edilebileceği belirtilmiştir. 30/4/2018 tarihinde Erzurum Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen başvurucuyla ilgili Üniversite Hastanesi rapor düzenlemiştir. Üniversite Hastanesinde yatarak tedavi gören başvurucu 20/8/2018 tarihinde Sincan Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiş, 4/10/2018 tarihinde İbni Sina Hastanesinde ameliyat olmuştur. Başvurucu daha sonra tedavisi için Erzurum’a nakledilmesini istemiştir. 

Önce Patnos Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen başvurucu Anayasa Mahkemesince 15/5/2019 tarihinde verilen tedbir kararı sonrasında Erzurum’da Üniversite Hastanesinde yatarak tedavi görmüştür. Başvurucu hakkında tanzim edilen tüm rapor ve diğer tıbbi belgeleri inceleyen Adli Tıp İhtisas Kurulu (İhtisas Kurulu) 5/7/2019 tarihli raporunda önerilen aralıklarla düzenli poliklinik kontrollerinin sağlanarak ceza infaz kurumu şartlarında infaza devam edebileceğini ve başvurucunun hayatını tek başına sürdürebileceğini açıklamıştır.

AİHM 30/7/2019 tarihinde başvurucunun Üniversite Hastanesinde yatarak tedavi ve bakım görmesinin derhâl sağlanması yönünde tedbir kararı vermiştir. AİHM kararı hakkında bilgilendirilen başvurucu verdiği dilekçeyle Üniversite Hastanesinde yatarak tedavi görmek istemediğini bildirmiş, tahliye talebinde bulunmuştur. Yargıtay 13/9/2019 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Başvurucu aynı gün serbest bırakılmıştır.

Başvurucu kesinleşen cezasının infazı için 6/3/2021 tarihinde Erzurum Ceza İnfaz Kurumuna alınmıştır. Üniversite Hastanesince verilen 16/3/2021 tarihli sağlık kurulu raporunda hastalığı nedeniyle başvurucu hakkında verilen cezanın infazının ertelenmesinin uygun olacağı belirtilmiş ancak ceza infaz kurumunda tutulmasının başvurucunun yaşamını tehlikeye sokup sokmayacağı, başvurucunun ceza infaz kurumunda tedavi edilip edilemeyeceği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

İhtisas Kurulunca verilen ve başvurucu hakkında düzenlenmiş tıbbi belgeler ile İhtisas Kurulu üyelerinin yaptıkları muayenedeki bulgulara dayanan 26/4/2021 tarihli raporda ise başvurucunun hayatını yalnız başına sürdürebileceği, tedavisi ve önerilen aralıklarla düzenli poliklinik kontrollerinin sağlanarak ceza infaz kurumu şartlarında cezanın infazına devam edilebileceği ve hastalığın ilerlemesi veya vasfının değişmesi durumunda yeniden değerlendirme yapılabileceği ifade edilmiştir.

Başvurucu Anayasa Mahkemesine gönderdiği 18/5/2021 tarihli dilekçesinde ivedilikle tahliye edilmesini ya da infazının ertelenmesini veya mahkûmiyetinin ev hapsine dönüştürülmesini istemiştir. Anılan tedbir talebi, İhtisas Kurulunca düzenlenen mütalaa ve başvurucunun ceza infaz kurumunda sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldığına yönelik bir şikâyetinin bulunmadığı gerekçesiyle 21/5/2021 tarihinde reddedilmiştir. 

İddialar 

Başvurucu, sağlık durumu dikkate alınmadan tutuklama kararı verilmesi, ceza infaz kurumunda tutulmaya kesin olarak uygun olmayan sağlık durumuna rağmen tutukluluğun devam ettirilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. 

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa'nın 17. veya başka bir maddesi, kanser de dâhil herhangi bir hastalıktan muzdarip kişilere tutuklanmayacakları yönünde mutlak bir güvence vermez. Bununla birlikte tutukluların var olan rahatsızlıklarından kaynaklanan acılarının yetkililerin sorumlu tutulabileceği tutukluluk koşullarından dolayı artması ya da artma yönünden bir risk doğması hâlinde Anayasa'nın anılan maddesinin ihlali söz konusu olabilir. Bu bakımdan ihlal iddiasıyla ilgili olarak bir sonuca varabilmek için başvurucu hakkında tanzim edilen tıbbi raporlar dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

Başvurucunun tutuklanmasından önce düzenlenen belgelerin hiçbirinde başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulması hâlinde yaşamının tehlikeye düşeceğine dair bir tespit olmamıştır.

Başvurucunun gerek Anayasa Mahkemesince verilen tedbir kararı öncesinde gerekse tedbir kararı sonrasında ihtiyaç duyduğu tıbbi tedavileri, hastalığının gerektirdiği ölçüde ve bir sıra dâhilinde aldığı görülmüştür. Nitekim başvurucu, kendisinin Üniversite Hastanesine yatarak tedavi ve bakım görmesinin derhâl sağlanması yönünde AİHM'in tedbir kararına rağmen ceza infaz kurumunda kendisini iyi hissettiğini, olağan sağlık kontrollerinin devam ettiğini ve ihtiyacı olmadığını bildirerek yatarak tedavi görmek istememiştir.

Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı ile Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edilmesi Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı ile Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edilmesi

Başvurucu hakkında tanzim edilen hiçbir raporda başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulması durumunda tedavi edilemeyeceğine ve/veya ceza infaz kurumundaki koşullar nedeniyle hastalığının kötüleşeceğine, bu nedenle yaşamsal tehlikesinin bulunduğuna ilişkin açık tespitler yer almamaktadır.

Başvurucunun hastalığındaki ilerleme ise tutuklanmasından önce başlamıştır. Bu sebeple başvurucu 4/4/2018 tarihli tahliye talebinde ameliyatın ve aldığı kemoterapilerin hastalığının tedavisinde yetersiz kaldığından ve tutuklanmasından önce ikinci bir ameliyat için İstanbul'daki bir hastaneye sevk edildiğinden söz etmiş; Anayasa Mahkemesine gönderdiği 7/8/2019 tarihli dilekçesinde de 25/10/2017 tarihinde çekilen tomografi sonucunda hastalığının ilerlediğinin tespit edildiğini, doktorların akciğerlerde metastaz olduğundan şüphelendiğini ve kemoterapiden beklenen faydayı alamadığını ifade etmiştir.

Bu koşullar altında Anayasa Mahkemesi, İhtisas Kurulunun 5/7/2019 ve 26/4/2021 tarihli raporlarındaki tespitlerin aksi yönünde bir sonuca varmasını gerektirecek teknik bilgi ve belgenin bulunmadığı ve başvurucunun durumunun bir tutuklunun sağlık durumunun tutukluluk hâlinin devamıyla kesinlikle uyumlu olmadığı istisnai koşullara dâhil olmadığı kanaatine ulaşmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar vermiştir. 

https://www.anayasa.gov.tr/