Olaylar 

Başvurucu, başvuru tarihinde güvenlikli kapalı ceza infaz kurumunda terör suçundan hükümlü olarak bulunmaktadır. Başvurucunun da aralarında olduğu yirmi sekiz kişi 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 103. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a ek bir maddeyle getirilen düzenlemeyi protesto etmek için slogan atmıştır.  Söz konusu düzenlemede terör suçlarından tutuklu veya hükümlü olanların duruşmaya sevk nedeniyle ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda ceza infaz kurumlarının verdiği elbiseleri giymek zorunda olduğu belirtilmiştir.

Söz konusu eylem sonrasında slogan atanlar hakkında disiplin soruşturması başlatılmış ve gereksiz olarak marş söyleme veya slogan atma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle başvurucu hakkında bir ay haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma ya da kısıtlama cezası verilmesine karar verilmiştir.

Başvurucu, bu karara karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuş; infaz hâkimliği, başvurucunun itirazını reddetmiştir. Başvurucunun infaz hâkimliği kararına yönelik itirazını inceleyen ağır ceza mahkemesi itirazın reddine karar vermiştir.

İddialar

Başvurucu, ceza infaz kurumunda slogan atması nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Bazı Kişilere Gelen Kitapların Teslim Edilmemesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edil Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Bazı Kişilere Gelen Kitapların Teslim Edilmemesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edil

İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir.

Öte yandan ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve Anayasa'nın 26. maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlanabilir. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilir.

5275 sayılı Kanun’a göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eylemin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında Kanun’da belirtilen disiplin cezaları uygulanır.

 Somut olayda başvurucunun gerçekleştirdiği slogan atma eyleminin kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmiştir.

Başvurucunun da aralarında olduğu terör suçlarından hükümlü veya tutuklu olan kalabalık bir grubun henüz uygulanmasına dahi geçilmemiş bir düzenlemeyi protesto etmek amacıyla slogan atmaları kurum içinde bir düzensizliği beraberinde getirecek, bunun yanında yüksek ses nedeniyle mahpusları rahatsız edebilecektir. Sloganlarla bir grubun propaganda eylemi gerçekleştirmesi diğer mahpuslara örnek teşkil edecek, ceza infaz kurumlarını sürekli protestoların yapıldığı yerler hâline getirebilecektir. Bu nedenlerle disiplin cezasına konu eylem dolayısıyla ceza infaz kurumunda disiplinin bozulduğu, düzenli bir yaşamın sürdürülmesinin ve güvenliğin sağlanmasının zorlaştığı görülmüştür.

Öte yandan toplu hâlde slogan atarak birlikte hareket eden mahpusların terör suçlarından hükümlü ya da tutuklu oldukları gözönüne alındığında söz konusu eylemin terör örgütüne bağlılığı canlı tutmaya katkıda bulunabilecek toplu ve sistematik eylem niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.

Sonuç olarak başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunmanın gerektirdiği sorumluluğa uygun davranmaması nedeniyle verilen cezanın zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı, başvurulan yöntemden beklenen fayda ile ceza infaz kurumundaki disiplinin sağlanması arasındaki dengenin korunduğu görülmüş; başvurucu hakkındaki disiplin cezasının orantılı olduğu sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlali iddiasının kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/