Olaylar

Başvurucu, ailenin tek çocuğu olup bekârdır. Başvurucunun annesi ve babası vefat etmiştir. Başvurucunun yapılı Hasankeyf ilçe merkezinde bir evi bulunmaktadır.

Devlet Su İşleri tarafından yapımına başlanan Ilısu Barajı ve HES Projesi yapılı Hasankeyf ilçe merkezini önemli ölçüde etkilemiş ve ilçenin yeni Hasankeyf yerleşim alanına taşınması için proje ve faaliyetler yürütülmüştür. Kanun koyucu yapılı Hasankeyf ilçe merkezinin yeni Hasankeyf yerleşim alanına taşınması kapsamında hak sahiplerine birtakım imkânlar sağlanması için Bakanlar Kuruluna yetki tanımıştır.

Bakanlar Kurulu 20/4/2015 tarihli kararla bu yetkisini kullanmış ve hak sahipliğine ilişkin "Usul ve Esaslar"ı yayımlamıştır.

Başvurucu mesken için hak sahipliği başvurusu yapmıştır. İnceleme Komisyonu ile Mahallî İskân Komisyonu tarafından 5543 sayılı Kanun'un 17. maddesinde belirtilen aile vasfını haiz olma şartını taşımadığı gerekçesiyle başvurucunun talebi kabul edilmemiştir. Başvurucunun söz konusu idari işlemin iptali istemiyle İdare Mahkemesinde açtığı dava reddedilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi başvurucunun istinaf istemini esastan reddetmiştir.

İddialar

Başvurucu, baraj projesinden etkilenenlere sağlanan konut yardımından aile olma vasfını taşımama gerekçesiyle yararlandırılmamanın mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi daha önce Anayasa'nın 10. maddesinde sayılan ayrımcılık sebeplerinin cinsiyet, ırk veya din gibi bireylerin doğuştan taşıdıkları ya da sonradan edindikleri kişisel olarak nitelendirilebilecek sebeplerle sınırlı olmadığını kabul etmiştir. Dolayısıyla bu maddede yer alan benzer sebepler kavramı geniş bir anlamı içermekte olup maddede yer alan "herkes" ve "benzeri sebepler" ifadeleriyle ayrımcılığa karşı korunan kişi ve ayrımcılık temelleri açısından sınırlı bir yaklaşımın benimsenmediği gözetilmelidir.

Ücretli Yıllık İzin Hakkına İlişkin Devletin Yükümlülükleriyle Bağdaşmayan Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olduğu Ücretli Yıllık İzin Hakkına İlişkin Devletin Yükümlülükleriyle Bağdaşmayan Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olduğu

Kanun koyucu söz konusu hakkı her bir bireye değil aileye tanımıştır. 5543 sayılı Kanun'un 17. maddesi anne ve babası ölmüş çocuklardan evli olanları, dul kalanları ve tek çocuk olmayanları (kardeşi olanları) Kanun'un uygulanması bağlamında aile kavramının içinde kabul ederken tek çocuk olup hiç evlenmemiş olanları aile kavramının kapsamı dışında bırakmıştır. Bu durumda anne ve babası ölmüş ancak evli olan ya da çocuksuz olarak dul kalan veyahut bekâr olup en az iki kardeş olan çocuklar konut yardımından yararlanabilmekte, buna karşılık kardeşi olmayan ve bekâr olan çocuklar bundan mahrum kalmaktadır. Dolayısıyla konut yardımı hakkından yararlanılmasında benzer durumda olan yetim çocuklar arasında tek çocuk olup olmama ve evlenmiş olup olmama temelinde farklı muamele yapıldığı açıktır.

Somut olaydaki farklı muamele 5543 sayılı Kanun'un 17. maddesinde yer alan aile tanımından kaynaklanmıştır. Gerek Kanun'a ilişkin yasama belgelerinde gerek idarenin işleminde gerekse derece mahkemelerinin kararlarında farklı muamelenin sebebine dair bir bilgiye yer verilmemiştir.

5543 sayılı Kanun'un 17. maddenin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi 7221 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değiştirilmiş ve bendin yeni hâlinde yer alan "bekâr kardeşi olmayan ya da tek kalan çocuklar başlı başına" ibaresiyle başvurucunun durumundaki gibi bekâr kardeşi olmayan ve tek çocuk kalan yetimlerin de aile sayılmasının dolayısıyla konut yardımı hakkından yararlanmalarının önü açılmıştır. Böylece yetim çocuklar arasındaki farklı muamele ortadan kaldırılmıştır. 7221 sayılı Kanun'la yapılan değişikliğin gerekçesinde de "anasız, babasız, kardeşsiz ve hiç evlenmemiş bireyler ile kardeşleri evli olan çocukların" aile vasfını haiz olmalarının sağlanmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Dolayısıyla yetim çocuklar arasında tek çocuk olup olmama ve evlenmiş olup olmama temelinde yapılan farklı muamelenin nesnel ve haklı bir sebebinin bulunmadığı kanun koyucu tarafından da kabul edilmiştir.

Bu durumda başvurucunun 5543 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla getirilen konut yardımı hakkından yararlanılması bakımından maruz bırakıldığı farklı muamelenin nesnel ve haklı bir temelinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.