Rahmi Ofluoğlu
Avukat

 KHK ile ihraç edilenler için etkili iç hukuk yolu var mı?

Bu konu avukat, akademisyen, sendikalar tarafından enine boyuna tartışıldı ve ortaya farklı görüşler çıktı.

Kimine göre etkili bir hukuk yolu olmadığı için doğrudan AİHM’e gidilebilir, kimine göre İdare mahkemesi sonra AYM ve AİHM, kimine göre hem AYM ve hem de İdari yargı, bir başka görüşe göre AYM ve Danıştay daha sonra AİHM’e gidilmelidir.

Bizim görüşümüz iç hukuk yolları açıktır, hak kaybına uğramamak için önce AYM ve Danıştay, sonra AİHM’e başvurulmalıdır.

İç hukuk yolları açıktır çünkü ihraçların yapıldığı KHK’ler anayasaya ve kanunlara aykırıdır. KHK ile kişisel bir işlem olan kamudan ihraç işlemi yapılmıştır. Oysa kanun ve KHK ile kişisel işlem yapılamaz, kanun ve KHK ile objektif, soyut ve genel kurallar konulabilir.

KHK’ler zaman, konu ve amaç açısından sınırlıdırlar. KHK’ler OHAl dönemi için geçerlidir ve KHK’ler ile kalıcı işlem yapılamaz.

Kişilerin kamu görevinden ihraçları KHK ile yapılmak suretiyle mahkemeye erişim ve savunma hakları konusunda ciddi şüpheler oluşturulmuş olacak ki hukukçular olağan hukuk yolları konusunda net bir sonuca varamamaktadırlar. Bu bile tek başına KHK’lerin hukuka aykırı olduğunun açık bir kanıtıdır.

İhraçların yapıldığı KHK’ler anayasada yazılı KHK özelliklerini taşımadığı ve hukuka aykırı KHK’ler ile kişilerin “sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette ekonomik, sosyal hakları, maddî ve manevî varlığının geliştirmesi engellenmiştir.

Oysa anayasanın Devletin temel amaç ve görevleri başlığını taşıyan 5’inci maddesi –” Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” demektedir.

Sayılan bu ve benzeri nedenlerle KHK’lere karşı iç hukuk yolu açıktır.

Etkili bir iç hukuk yolu var mıdır?

Bugün resmi dondurarak baktığınızda iç hukuk yollarından umutlu olmak için bir neden yoktur. Ancak toplum durağan değil dinamik bir yapıdır, yarın mutlaka bugünden farklı olacaktır.

Umutlu olmak

Devlet 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kendisine karşı yakın bir tehlike olduğunu görmüş ve tehlikeyi bertaraf edecek önlemlere başvurmuştur. Tehlike tamamen izale edildikten sonra devleti yönetenlerin bakış açısının değişmesini beklemek doğaldır. Hiçbir iktidar haksızlıklar üzerinde iktidarını sürdürmek istemez. Ayrıca Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin tarafı olarak kaldığı sürece AİHM gidecek olan bu davalar devlete büyük bir maddi yük getireceği gibi Türkiye’yi uluslararası arenada zora sokabilir.

İktidarın bu gerçeği gözardı edeceğini düşünemeyiz.

Bütün bu nedenlerle gelecekten umutlu olabiliriz. İhraç edilenlerin yapacağı hak kaybına uğramamak için gerekli kanun yollarına süresinde başvurmaktır.