Sandalyeler bir süredir avukatlar ve hâkimler arasında yaşanan gerilimin konusu oldu. İstanbul ve Gaziantep’te duruşma esnasında ayağa kalkmayan avukatların sandalyesinin hâkimlerin talimatları doğrultusunda duruşma salonundan çıkartılmaya çalışıldığını hepimiz medyadan okuduk. Bilmeyenler için çok ilgi çekici bir haber olsa da, biz avukatların artık sıradanlaşan “ayağa kalkma” gerilimlerinden yalnızca birkaçıydı bunlar. Kimimiz “davayı kaybetmeyelim” veya “tekrar dosyamız buraya düşerse ne yaparız” kaygısıyla bu taleplere boyun eğerken, kimimiz direnmeyi tercih ediyor.

Geçen gün aynı ayağa kalkma gerilimini bu kez ben yaşadım. Dosya sıramın gelmesi üzerine duruşma salonuna girip sandalyeye yeni oturmuştum ki, hâkimin ayağa kalkmam gerektiği hususundaki ikazını duydum. Uyarı ile duruşmanın artık benimle davalı arasında değil, benimle hâkim arasında geçeceği gerçeğini idrak etmem bir oldu. Usul kurallarında avukatın ayağı kalkmasını gerektirir bir hüküm bulunmamasına karşın, duruşma sonunda hâkimin düğünün son anlarını eğlenceli hale getirmeye çalışan solist edasıyla “Avukat bey oturmaya mı geldik” şeklindeki azarlama çabası yine anlamsız geldi tabii. Yaşanan bu gerilime “Hâkim bey usulde avukatların ayağa kalkmasını gerektirir bir hüküm yok” diyerek oturmaya devam ettim. Hâkim, verilen bu cevap karşısında iyice sinirlense de bir şey demedi. Ardından, yaşanan bu gerginlik yerini stresli bir bekleyişe bıraktı sadece.

O esnada ben, “daha kötü ne olabilir” diye düşünürken, sağ olsun hemen bir meslektaşım çıkıverdi! Tanık yemin ederken kendisini hâkim sanıp avukatı çekiştiren, ayağa kaldırmaya çalışan mübaşirler var ya, işte tam o mübaşirler gibi davranan bir avukat arkadaş... Meslektaşlarının, müvekkillerinin ve izleyicilerin gözleri önünde, hâkimin kamu görevi yapan meslektaşını mübaşir gibi azarlamasına ses çıkarmayıp da, “teamül gereği kalkılır meslektaşım” diyerek akıl verdi. Kraldan çok kralcılar her yerde!

Düşünmeden edemedim: Avukatlar yargılamanın eşit sacayaklarından biri değil miydi? Peki, yargılamanın eşit sacayaklarından biri olan avukatların saygınlığı neden azaltılmaya çalışılıyordu? Yargının hali böyle içler acısıyken, sandalyeleri hâkimler nezdinde bu kadar önemli yapan şey neydi?

Ara karar yazılırken aklıma Asteriks geldi. Hâkimleri bir an Asteriks’e benzettim. Belki hasbelkader hukuk fakültesini bitirip, bulduğu “hatırı sayılır” torpil sayesinde hâkim olan bu kişilerin neden Galyalı Asteriks gibi davranmaya çalıştığını, cübbesini giydiği anda cübbenin yarattığı kudret iksiri etkisi ile avukatlara “görüldüğünde ezilecek Romalı” gibi baktığını anlamaya çalıştım. Belki de hâkimlerin bu davranışları, benim naçizane anlama çalışmalarımdan ziyade bilimsel bir araştırmanın konusunu oluşturmalı.

Ancak, nasıl ki Asteriks kudret iksiri olmaksızın güçsüzse, hâkimler de kürsüden indiklerinde zannedilenin aksine aynı derecede güçsüzleşiyorlar. Hâkimlik sonuçta tüm kamu görevlileri içerisinde belki de en az güvenceye sahip olan meslek. Kaderleri, HSYK’nın verdiği kararlara bağlı ve HSYK’nın kendileri hakkında verdiği her karar karşısında acizler. HSYK’nın “ol” dediğini olmak zorunda kalıyorlar. Son yıllarda verdikleri kararlar ile toplum nezdinde saygınlığını tüketmiş olan bir mesleğin üyeleri olarak duruşma salonlarında “sus”, “kes”, “ayağa kalk” diyerek saygınlık sağlamaya çalıştıklarını düşünüyorum. Belki de sandalye, hâkimlerin saygınlığını temsil eden son kale...

Duruşma bitti, ara karara “ayağa kalkmadığım” hususu yazdırıldı. Yazıcıdan duruşma zaptının çıktısını almak için beklememe bile tahammül edemediler. Hâkimin yaverliğini yapan mübaşirin “Avukat bey dışarıda bekleyin, ben zaptı getiririm” demesi üzerine majestelerinin huzurundan ayrıldım! Ben kapının önünde beklerken mübaşir içerden çıktı ve kızgın gözlerle duruşma zaptını bana uzattı. Gözlerimin içine dik dik bakan mübaşire, “Belki bir sandalye değiliz ama biz de çok hâkim gördük!” diyerek öylece uzaklaştım. Duruşma salonundaysa bizim meslektaş döktürmeye devam ediyordu hala: “Teamül gereği…”


http://haber.sol.org.tr/blog/diren-terazi/av-ferhat-teymur/belki-bir-sandalye-degiliz-ama-biz-de-cok-hakim-gorduk-105691