Suç; ceza normunun yasakladığı, tipe uygun, kasten veya taksirle gerçekleştirilen hukuka aykırı haksız fiil demektir. Yaş küçüklüğü; kişinin kusur yeteneğine etki etmekte olan ve kişinin suç sorumluluğunu kaldıran veya azaltan bir husustur. Türk Ceza Kanununun 6. maddesinde, 18 yaş altındaki kişiler çocuk olarak kabul edilmiştir. Bu yüzdendir ki Çocuk Koruma Kanunu 3. maddesinde de belirtildiği gibi yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda 18 yaş altındaki kişiler hakkında “suça sürüklenen çocuk” ifadesi kullanılmaktadır. Kişinin suç eyleminden sorumlu tutulabilmesi için; suçun işlendiği sırada yaptığı işi ve sonuçlarını kavramak için herhangi bir insanın sahip olabileceği ortalama miktar kadar akıl sağlığı ve gelişme derecesine sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla 18 yaş altındaki bireyler, ceza sorumluluğu açısından özel ayrımlara tabi tutulmuştur.

Adli Psikiyatri uygulamalarında, ceza sorumlulukları değerlendirilen çocukların fiilin hukuki anlam ve sonuçları algılama ve davranışlarını yönlendirme hususları; biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerine göre zihinsel gelişimleri ile gerçeği değerlendirme yetilerini bozan psikiyatrik sendromlarının olup olmadığı hususları değerlendirilmektedir. Hukuk sistemimizde suç ve ceza sorumluluğu 12 yaşından itibaren başlamaktadır. 12-15 yaş arasındaki çocukların işledikleri öne sürülen suçun anlam ve sonuçlarını anlama yeteneğinin oluşup oluşmadığına, yani ayırt etme ve sezginlik ehliyetine bakılması yasal zorunluluktur (Çocuk Mahkemeleri Kanunu, madde 20). Medikolegal Adli Psikiyatri alanında kabul edilen ve dolayısıyla Türk Ceza Kanununun 31. maddesinde kendisine yer bulan bu konuda; bir suç eyleminde bulunmuş 12-15 yaş arasındaki çocukların; işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde cezai sorumluluklarının olmadığı kabul edilmiştir. Yani bu durumda olan bireylere suç sorumluluğu yüklenmemiştir. Bu kişiler hakkında ÇKK m.5-1’deki çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine karar verilir. Bunlar; veliye, vasiye veya akrabalardan birine teslim, güvenilir bir aile yanına yerleştirme, çocuk bakım ve yetiştirme yurtlarına yerleştirme, işyerlerine veya bir usta yanına yerleştirme, hastane veya eğitimi güç çocuklara mahsus kurumlara gönderme tedbirleridir. Fakat 12-15 yaş grubundaki kişilerin; işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığının tespiti halinde, ilk durumdan farklı olarak bu kişiler hakkında azaltılmış sorumluluk kabul edilmiş olup hükmedilecek cezalarda belirli indirimler yapılmaktadır. Suçluluk açısından bu durumda olan bireylere suç sorumluluğu yüklenmiş ve cezai sorumluluklarının olduğu kabul edilmiştir.

Akıl hastalığı; iradeyi büsbütün ortadan kaldıran veya zayıflatan, aynı zamanda kusur yeteneğini kaldıran veya hafifleten bir sebeptir. Akıl hastalığı tanısı konulmuş olan 18 yaş üstü bireylerde; Adli Psikiyatri alanında kabul edilen ve dolayısıyla Türk Ceza Kanununun 32. maddesinde kendisine yer bulan bu konuda; akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişilere ceza verilmeyeceği kabul edilmiştir. Bu kişilerin suç sorumluluğu olmayıp tam sorumsuzluk hali kabul edilmiştir. Ancak bu kişiler hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunmaktadır.

Ceza sorumsuzluğu yaratan akıl hastalıkları; ağır ve orta derecede zeka gerilikleri, şizofreni, heyelanlı bozukluklar, psikotik özellikli duygulanım bozuklukları, ağır organik beyin sendromlarıdır. Fakat bu hastalıkların kişinin suç sorumluluğunu kaldırması için suç tarihinde hastalığın etkisi altında olması ve suçu bu hastalığın etkisi ve sebebiyle işlemiş olması gerekir. Azaltılmış sorumlulukta ise; akıl hastalığı tanısı konulmuş olan 18 yaş üstü bireylerde; işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yetenekleri önemli derecede olmasa da azalmış kişiler hakkında ise sınırlı bir cezai sorumluluk kabul edilmiş ve bunlar hakkında hükmolunacak cezada belirli indirimler yapılmaktadır. Bu durumda azaltılmış ceza sorumluluğunun kabul edilebilmesi için suçun oluşmasına hastalığın neden olması ve kişinin suç tarihinde hastalığın etkisi altında olması gerekmektedir. Örneğin; amnestik bozukluğu yani hafıza kaybı olan ve çekinin ödeme gününü unutan hastanın suç sorumluluğu yoktur ama aynı hastanın hırsızlık yapması durumunda suç sorumluluğu vardır. Bu kişilere de akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunmaktadır. Suçluluk açısından cezai ehliyetleri olduğundan suç sorumluluklarının var olduğu kabul edilmiştir. Davranışları yönlendirme yeteneğinin azalması durumlarına örnek olarak; hafif derecede zeka gerilikleri, bazı ağır kişilik bozuklukları, bipolar duygulanım bozukluğunun hipomanik dönemi, predemansiyel durumlardır. Hekimler suçun niteliği ve işleniş şekli veya motivasyonuyla birlikte değerlendirerek ve her bir hastanın kendine özgü koşullarını dikkate alarak bu konuda tıbbi bir kanaat oluşturmakta ve ona göre karar vermektedirler.

AVUKAT ÜMİT ALTAY