Olaylar

Başvurucuların iddiasına göre yakınları N.T., Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yukarı Ölçek köyü çevresinde operasyon icra eden askerler tarafından 28/4/1995 tarihinde götürülmüş ve Değerli köyüne bağlı Köycük mezrasında bulunan askerî birliğin komutanı A.O.A. tarafından öldürülmüştür.

Başvurucu Halit Tekçi N.T.nin kaybolmasından askerlerin sorumlu olduğu iddiasıyla yaptığı şikâyet sonrasında konuyla ilgili bir soruşturma başlatılmıştır. Soruşturmanın devam ettiği süreçte N.T.nin aralarında başvurucuların da olduğu on iki yakını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştur. Bu başvuruda N.T.nin askerler tarafından tutulduğu bir sırada kaybolduğu iddia edilerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) yaşam, kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma ve etkili başvuru hakları ile ayrımcılık yasağını güvence altına alan maddelerinin ihlal edildiği ileri sürülmüştür.

N.T. ile ilgili soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan bazı kişiler N.T.nin askerler tarafından götürüldüğünü veya N.T.yi gözaltında iken gördüklerini beyan etmiştir. Tanık Y.Ş. A.O.A.nın emri üzerine önce Teğmen K.A.nın, daha sonra ise erlerin N.T.ye ateş ettiğini söylemiştir. Tanık H.A. ise ifadesinde başka erlerden duyduğuna göre N.T.nin askerlerce kurşuna dizildiğini beyan etmiştir. Soruşturma kapsamında 2011 yılına kadar adli yargıya dâhil bazı Cumhuriyet başsavcılıkları ile askerî savcılıklar tarafından birkaç kez görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmiştir.

Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Bazı Kişilere Gelen Kitapların Teslim Edilmemesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edil Ceza İnfaz Kurumlarında Bulunan Bazı Kişilere Gelen Kitapların Teslim Edilmemesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edil

Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 450. maddesi gereğince canavarca bir his sevkiyle veya işkence ve taziple kasten öldürme suçundan cezalandırılmaları istemiyle A.O.A. ve K.A. hakkında kamu davası açılması için hazırladığı fezlekeleri Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı sözü edilen fezlekelere istinaden Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesinde iki ayrı dava açmıştır. Bu davalar Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesince birleştirilmiştir. Bu arada dava, kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılmasının kamu güvenliği için tehlikeli olacağı gerekçesiyle 14/11/2011 tarihinde Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesine nakledilmiştir. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen yargılamada ifadelerine başvurulan bazı tanıklar olay hakkında görgüye ya da duyuma dayalı bilgi sahibi olduklarını beyan etmiştir. İstinabe yoluyla N.T.nin öldürüldüğü iddia edilen yerde keşif yapılmış ancak keşifte olay hakkında görgüye dayalı bilgi sahibi olduğunu iddia eden tüm tanıklar hazır edilmemiştir. Keşifte yedi kemik parçası, muhtelif ebatlarda on bez parçası, 17 cm uzunluğunda bir fermuar ve on üçünün üzerinde M.K.E. yazan 7,62 mm ölçüde mermi çekirdekleri ile uyumlu on sekiz mermi çekirdeği kovanı bulunmuştur. Yapılan incelemede keşifte bulunan kemiklerin hayvan kemiği olduğu anlaşılmıştır.

10/12/2013 tarihinde AİHM N.T.nin yakınlarınca yapılan başvuruda (Tekçi ve diğerleri/Türkiye, B. No: 13660/05, 10/12/2013) yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar vermiştir. Bahsi geçen kararda başka hususlar yanında Askerî Savcılığın bir kararında bahsi geçen M.E.Y.nin dinlenmediği ve olayların meydana geldiği dönemde bu bölgede görev yapan askerlerin tespit edilmediği belirtilmiştir. Başvurucu Halit Tekçi’nin vekili AİHM kararını Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin dikkatine sunmuştur. Yapılan yargılamanın sonunda sanıkların beraatine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

İddialar

Başvurucular, yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

AİHM tarafından verilen karar dikkate alınarak yaşam hakkının maddi boyutunun ve başvuruya konu yargılama sürecinin AİHM kararına olan kısmı yönünden yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiaların yeniden incelenmesinde hukuki bir yarar bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle başvuru, başvuruya konu edilen yargılama sürecinin AİHM kararı sonrasındaki bölümü yönünden ve sadece yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

Somut olayda diğer başvurucuların davaya katılma yönünde bir istekleri olmasa da başvurucu Halit Tekçi yargılama sürecine katılmış, vekilleri de son celse hariç yargılama sürecindeki celselerde hazır bulunmuştur. Ayrıca başvurucu Halit Tekçi, gerek bizzat gerek vekilleri aracılığıyla tüm taleplerini ceza mahkemesine iletilebilmiş ve ceza mahkemesince verilen kararı temyiz edebilmiştir. Başvurucular davanın nakline karar verilmesi ile ilgili bir takım iddialarda bulunsalar da bahsi geçen karar bu incelemenin kapsamı dışında kalmaktadır. Bu sebeple anılan iddialarla ilgili bir değerlendirme yapılmamış ve başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için başvuruya konu yargılama sürecine yeterli ölçüde katılma imkânına sahip oldukları sonucuna varılmıştır.

Başvurucular, ceza mahkemesi heyetinin bağımsız ve/veya tarafsız olmasından şüphe edilmesini gerektirecek somut hiçbir olgudan söz etmeden, sadece yargılamaya ilişkin bazı taleplerinin reddedilmesini gerekçe göstererek ceza mahkemesi heyetinin bağımsız ve tarafsız olmadığından yakınmıştır. Ancak bahsi geçen heyetin bağımsızlığından ve tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek herhangi bir neden saptanamamıştır.

Başvuruya konu yargılama sürecinde yaşanan bir kısım gecikmenin başvurucu Halit Tekçi vekillerinin ve/veya sanık müdafilerinin mazeretlerinden ileri geldiği, ceza mahkemesinin AİHM kararının dikkatine sunulmasının ardından 1 yıl 8 ay 28 gün içinde yargılamayı sonuçlandırdığı dikkate alındığında iki dereceli yargılama sisteminde yaklaşık 4 yıl 3 ay 14 günlük toplam yargılama süresinin makul kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. Ayrıca başvurucuların sürekli güvenlik gerekçesiyle reddedildiğini ileri sürdükleri keşfin başvuruya konu yargılama sürecinden önce yapıldığı tespit edilmiştir.

Başvurucular çapraz sorgu yapılmasına ilişkin taleplerinin reddedilmesinden yakınsalar da sanıkların sorgularının yapılacağı celsenin günü ile saati istinabe suretiyle beyanı alınan başvurucu Halit Tekçi’ye bildirilmesine karşın ne başvurucu ne de vekilleri sorgunun yapıldığı celseye katılmıştır. Ayrıca sanıklara soru yöneltilememesi somut olayın koşullarında yargılamanın etkililiğine zarar veren bir unsur olarak görülmemiştir. Unutulmaması gerekir ki ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti ve varsa sorumluların tespitine engel olmadığı sürece Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturma ve kovuşturmalarda soruşturma ve kovuşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin olarak ölen kişinin yakınlarının her türlü iddialarını ve taleplerini karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır.

Öte yandan AİHM kararında belirtilen eksiliklerden biri  olmasına rağmen M.E.Y.nin beyanı alınmamış, olay tarihinde bölgede görev yapan tüm askeri birlikler ile bu birliklerde görevli askerler tespit edilmemiş ve olay hakkında görgüye dayalı bilgi sahibi olabilecek Yun.B.nin beyanına başvurulmamıştır. Ayrıca 1995 yılı Nisan-Mayıs aylarında Aşağı Ölçek ve Yukarı Ölçek çevresinde görev yapan askerlerin hangi seri numaralı silahları kullandıklarına dair kayıtların mevcut olup olmadığı, mevcut ise bu silahların hâlen envanterde bulunup bulunmadığı ve keşif sırasında bulunan kovanların bu silahlardan atılıp atılmadıkları araştırılmamış, keşif sırasında bulunan bez parçalarının N.T.ye ait biyolojik örnek taşıyıp taşımadıkları yönünde bir inceleme yaptırılmamış ve olay hakkında bilgi sahibi oldukları anlaşılan tanıklara olayın gerçekleştiği yer ile öldürüldüğü iddia edilen N.T.nin gömüldüğü yeri gösterip gösteremeyecekleri sorulmamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/