Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma davasında ilginç bir karara imza attı. Daire, eşini kendi annesi ve babası ile oturmaya zorlayan kocanın bu davranışıyla “eşini terk etmiş sayılacağını” ifade etti. Daire kararında, “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu halde terk sebebiyle boşanma davası açma hakkının kadına ait olduğu açık ve tartışmasızdır” denildi.

Davaya konu olan olayda, kocasının kendi ailesi ile oturmaya zorladığını ileri süren davacı kadın, evi terk ederek boşanma davası açtı. Başvuruyu inceleyen yerel mahkeme dava açılmadan önceki ayrılık süresinin 6 ay olması gerektiğini belirterek davayı reddetti.

Yerel mahkemenin kararının ardından dava temyiz edildi. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, olayda, tarafların kendilerinin seçtikleri bağımsız bir konutun bulunmadığını belirtti. Bağımsız, ortak konut seçiminden kaçınarak, eşini, rızası olmadan kendi anne ve babasıyla oturmaya mecbur bırakan kocanın, eşini terk etmiş sayılması gerektiğini belirten daire, bu durumda terk edilenin davacı kadın olduğunu kaydetti. Daire, bu halde terk sebebiyle boşanma davası açma hakkının Türk Medeni Kanununun 164. maddesine göre, terk edilen eşe (kadına) ait olduğunun “açık ve tartışmasız” olduğuna karar verdi.
Daire kararında ayrıca, “... terk edilen eş boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır...” denildi.

"KONUTU SADECE KOCA SEÇEMEZ"
Yerel mahkemenin davayı reddetmesinin doğru olduğunun belirtildiği Daire kararında, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Ancak, davacı kadın tarafından kocasına gönderilen ihtarın '... davalının ortak konuta dönmesi gerektiğine...' ilişkin olmayıp, davalıya '... sosyal ve ekonomik durumuna uygun bağımsız ev temin etmesi ve bu eve davacıyı çağırmasına' ilişkindir. Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesiyle artık, ortak konutu seçmek münhasıran kocanın yükümlülüğünde olan bir husus değildir. Eşler oturacakları konutu, birlikte seçerler. Eşlerin birlikte seçtikleri bir konut bulunmadığına göre, ihtar geçersizdir. Davanın reddi, açıklanan gerekçe ile sonucu itibarıyla doğrudur.” (ANKA)