5. Ceza Dairesi         2013/10197 E.  ,  2015/12513 K.

  • GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA
  • AYNI İŞTE MENFAATİ ZIT TARAFLARA AVUKATLIK YAPMAK
  • AVUKATLIK KANUNU (1136) Madde 35
  • AVUKATLIK KANUNU (1136) Madde 38
  • 1982 ANAYASASI (2709) Madde 38
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 257
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53


"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, 13/09/1995 tarihli vekaletnameyle kardeşi İ.. S..'nun vekilliğini üstlenerek işlerini takip etmekteyken 03/04/2003 tarihli vekaletnameyle mağdur N.. (Rüzgar) Y..'nun vekilliğini de üstlenerek adına kayıtlı taşınmaz hissesinin satışını yaptığı, 04/10/2007 tarihinde ise İ.. S.. vekili olarak mağdur aleyhine icra takibinde bulunduğu, bu şekilde aynı işte menfaati zıt taraflara avukatlık ederek 1136 sayılı Kanunun 38. maddesine aykırı davranmak suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmiş ise de; ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararı verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Anayasa m. 38/4, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 14/2) ancak sanığın aşamalarda değişmeyen savunmaları, 04/06/2008 tarihli protokol ve taahhütname hükümleri, Beykoz 1. Noterliğince düzenlenen 03/04/2003 tarih ve 7609 yevmiye nolu düzenleme şekilde vekaletnamenin mağdurun mirasçılarından intikal eden ve Beykoz ilçesi sınırları içerisinde bulunan taşınmaz mallara ilişkin intikal ve satış yetkileri yanında dava yetkilerini içermekte ise de, mağdurun hiç bir aşamada dava açması veya icra takibi yapması için de yetki verdiğine ilişkin iddiasının bulunmaması, vekaletnamenin hisse satışı dışında kullanılmamış olması, vekalet tarihi ile icra takibi arasında 4 yıl gibi bir sürenin geçmiş olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın atılı suçu işlediğine dair kesin, inandırıcı ve yeterli delil bulunmadığı, savunmasının aksine vekaletnamenin 1136 sayılı Kanunun 35/1. maddesinde yazılı münhasıran avukatlar tarafından yapılabilecek işler için verildiği hususunun şüpheli kaldığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince de beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
TCK'nın 257/1. maddesinde objektif cezalandırma şartları olarak öngörülen kişi mağduriyeti, kamu zararı veya kişilere haksız menfaat sağlama unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle karar yerinde tartışılıp açıklanmadan mahkumiyet hükmü kurulması,
TCK'nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle suçu işleyen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.