İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Vergi Dava Dairesi, e-tebligat yöntemi ile tebliğ edilen katma değer vergisi ve vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davada süreaşımı nedeniyle davanın reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmayarak kararın kaldırılmasına karar verdi.

Av. Çağlar Dilber sitemize yaptığı açıklamada; “Müvekkil ceza ihbarnamelerini haricen GİB e-tebligat sisteminde görmüş ve vakit kaybetmeksizin tarafımıza iletmişti. Müvekkil tebligattan haberdar olduğunda tarih Temmuz 2018’di ancak sistem kayıtlarına göre tebligat Aralık 2017’de yapılmıştı. Tebligatı neden zamanında bildirmediğini sorduğumuz müvekkil ısrarla bu tebligatın yapıldığına dair telefonuna SMS gelmediğini, e-mail gönderilmediğini, dolayısıyla bilgilendirilmediğini ve haberdar olmadığını iddia ediyordu. 

Açtığımız davada ilk derece mahkemesi tebligatın e-tebligat yöntemi ile usulüne uygun yapıldığından ve davanın süresinde açılmadığından bahisle davayı reddetti. Kararın tarafımızca istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, davalı idarece muhatabın bilgilendirildiği ile bu bilgilendirmeyi ispata yarar belgelerin dosyaya ibraz edilemediğini, vergi/ceza ihbarnamelerinin e-tebliğini gösterir ekran görüntülerinin gönderilmesiyle yetinildiğini, alındı kayıt veya mesajlarına ilişkin bir belge dosyaya sunulamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararını kaldırdı ve davanın açıldığı tarihin tebliğ tarihi olarak kabulüne karar verdi.

Buna göre muhatabı bilgilendirmeksizin doğrudan sistem üzerinden gönderilen e-tebligat istinaf mahkemesince geçersiz sayıldı. Posta yolu ile tebligat uygulamasında bilindiği üzere tebligatın 213 Sayılı Kanun ve 7201 Sayılı Kanun’a uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenmesinde tebliğ memurunun imzasını taşıyan tebliğ mazbatasında olduğu gibi, e-tebligat sisteminde de alındı bilgisinin teyit edilmesi ile birlikte muhatabınca görüldüğünün yahut görülmüş sayıldığı durumların ispatı gerekmektedir.

Güncel uygulamada ilk derece mahkemelerinin salt e-tebligat kutusuna düşmüş olmasından hareketle tebligatın usulüne uygun yapıldığını kabul ettiği, binlerce mükellefin süreaşımı ile karşı karşıya kaldığı biliniyor. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Vergi Dava Dairesi’nin anılan kararı ile e-tebligat uygulamasındaki hukuka aykırılıkların giderileceğini düşünüyoruz.”

Sahte Fatura Kullanan Firmaların Vergi Cezalarında Ne Kadarlık İndirim Yapılır? Sahte Fatura Kullanan Firmaların Vergi Cezalarında Ne Kadarlık İndirim Yapılır?

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Vergi Dava Dairesi’nin 28/01/2019 tarihli 2018/3339 Esas, 2019/13 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü:

“Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağına göre, sürelerin tespiti ve kontrolü açısından alındı bilgisinin teyit edilmesi ile birlikte muhatabınca görüldüğünün yahut görülmüş sayıldığı durumların ispatı gerekmektedir. Aksi kabul, tebligattan varılmak istenen amaçla bağdaşmayacaktır. Bu durum; tebliğ memurunun imzasını içeren mazbata yerine, gönderildi ve alındı bilgilerinin geçeceği düşünüldüğünde, daha da önem arz etmektedir. Tebligatı çıkaran merciin internet yoluyla tebligat yapmasıyla eş zamanlı olarak muhatabın cep telefonuna tebligatı bulunduğuna dair mesaj atılması; muhatabın e-posta adresinde yer alan ve tebligat teşkil eden e-postayı açmasıyla eş zamanlı olarak tebligatı çıkaran mercie tebligat alındı bilgisinin ulaşması "belgelendirme" fonksiyonu açısından önem taşımaktadır. Keza muhatabın sistemde kayıtlı olan adresine e-tebligat yapıldığına dair gönderildi, iletildi ve alındı kayıt ve mesajları, tebliğ mazbatasının yerini almaktadır. Bu durumların hukuki süreç içerisinde ve buna uygun olarak varlık kazandığını ispat, tebliği çıkaran mercie ait olup yargılamada somut olay adaletine yaklaşılabilmesinin de ön koşuludur.

Konu ile ilgili olarak yürürlüğe giren 456 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ'de, olay kaydı; elektronik tebligat hizmetinin verilmesi esnasında meydana gelen tüm bilişim sistemi işlem kayıtları olarak tanımlanmış, vergi dairesinin ise muhataplara 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilecek evrakı düzenleyen daireyi ifade edeceği belirtilmiştir. Dairemizce verilen ara kararında, davacı tarafından, internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulan tebliğe elverişli elektronik ortama (elektronik tebligat adresine, yani internet vergi dairesi sistemine) giriş yapılıp yapılmadığı ve bilgilendirme mesajlarıyla ilgili tüm olay kayıtlarının gerekirse ilgili birimlerden temini suretiye gönderilmesi istenilmiş olmasına rağmen davalı idarece, tebligattan varılmak istenilen amacı gerçekleştirmeye matuf olarak başka bir ifadeyle muhatabın bilgilendirildiği ile bu bilgilendirmeyi ispata yarar belgeler dosyaya ibraz edilmemiş, vergi/ceza ihbarnamelerinin e-tebliğini gösterir ekran görüntülerinin gönderilmesiyle yetinilmiş, alındı kayıt veya mesajlarına ilişkin bir belge dosyaya sunulamamıştır.

Hal böyle olunca, davaya konu ihbarnamelerden daha önceki bir tarihte haberdar olunduğu ortaya konulamadığından, başka bir ifadeyle, davalı idarece, davacı tarafından vergi/ceza ihbarnamelerinin görüldüğü yahut görülmüş sayıldığı durumlar ispat edilemediğinden, anılan vergi/ceza ihbarnamelerinden, dava dilekçesinde bildirilen tarih itibariyle haberdar olunduğunun kabulü gerekmiş olup davayı süre yönünden reddeden kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.”