CHP’de tüzük değişikliği için yeni bir kurultay gündemde. Bu sürecin parti içinde derinden derine devam eden tartışmaları alevlendirmesi mümkün. CHP içindeki önemli bir isimle Mersin Milletvekili Parti Meclisi Üyesi Fikri Sağlar’la yaşanan süreci ve olası gelişmeleri konuştuk.

CHP’nin “Sürekli patinaj yaptığını” belirten Sağlar’a göre parti politikalarını anlaşılır bir şekilde anlatmak kadar anlatıcının güvenilir ve inandırıcı olmasını da çok önemli. “Genetik olarak solcu olan bir partide ‘tek adamlık’ anlayışının devam edemeyeceğini “ belirten Sağlar, “Bu partiyi geri götürür. Bugün parti geri gidiyor. Parti bütün değerlerini kullanmak zorundadır” diyor.

SEBAHAT KARAKOYUN / [email protected]

Ülkede gerginliğin giderek tırmandığı bir süreç yaşanıyor. Hatta Kılıçdaroğlu “yeni bir seçim” olasılığına karşı hazırlıklı olunmasını istedi. Siz önümüzdeki süreci nasıl görüyorsunuz?

Muhalefet, 7 Haziran sonuçlarını iyi değerlendiremedi. Erdoğan, Kaçak Saray’dan çıkıp derin devletin düğmesine bastı ve ülkeyi yeni bir seçime doğru sürükledi. AKP, muhalefet partilerinin verdiği kötü sınavdan yararlanarak 1 Kasım’da yeniden iktidara geldi. Aslında şu anda AKP diye bir parti yok. Sadece Erdoğan’ın ismi ve cismi var. Parlamentoda da bunu görüyoruz. Yüzlerine karşı, ahlaktan, hırsızlıktan bahsettiğinizde bile AKP’liler hiçbir tepki vermezken, Erdoğan’la ilgili bir laf edildiğinde sanki iğne batırılmış gibi yerlerinden sıçrıyorlar. Tam bir şıh-mürit ilişkisi var. Halkımızın yarıdan fazlası bu durumun farkında. 1 Kasım’dan bugüne kadar geçen süreç de ülkenin gündemine ve geleceğine katkıda bulunamayan, toplumu heyecanlandıracak, bir o kadar da umutlandıracak, gözle görünen bir politika belirleyemeyen bir muhalefet partisinin seçim istemesi, yanlıştır. “Erken seçime hazırız” demekten çok, “Erken seçimde iktidar olacağız” diyebilmek ve bunun gereğini yerine getirebilmek önemlidir. Gerçek özgüveniniz ve hazırlığınız yoksa, erken seçimde bir kez daha yenilgi kaçınılmaz olur. Bu CHP’ye inananları, güvenenleri tekrar hüsrana uğratır. Şu anda erken seçim sözü, ancak parti içi muhalefeti susturmak ve beklentileri yükselterek partilileri demokrasi dışı davranışlara yöneltmekten başka bir katkı sağlamaz. Tüm bu davranışlar sonunda iktidara boğun eğmeyi getirir.

CHP KULVAR DIŞI KALIYOR

HDP bölgedeki gelişmelere kilitlendi, MHP bir iç çekişme yaşıyor. Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin beklentileri karşılayamadığı eleştirileri var.

CHP, iş yapamaz, deneyimsiz bir anlayışla yönetiliyor. Ben, CHP’yi yöneten anlayışın bilinçli bir tercihle kulvar dışında kaldığını düşünüyorum. Eğer Erdoğan, ‘AYM kararını kabul etmiyorum’ ya da ‘ülkenin yönetim biçimi fiilen değişmiştir’ dediği, yani, demokrasi ve hukuku askıya aldığını ilan ettiği anda, CHP milyonları Kaçak Saray’ın önüne yığamıyorsa, toplumun yüzde 50’den fazlasına siyasi önderlik yapamıyorsa, bunun iki nedeni vardır. Ya ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, ya da yapmaya niyetiniz yoktur. Türkiye’deki geniş yığınların, cumhuriyete, demokrasiye, çağdaşlığa sahip çıkan insanların, merkezden sola kadar büyük bir yelpazenin, CHP’ye umut olarak bakabilmesini sağlayacak bir yapının ortaya çıkması gerekiyor. Eğer siz insanları öldüren anlayışın karşısındaysanız, bunu açıkça söylemelisiniz, ‘Bize ne derler’ kuşkusundan kaçınmalısınız. Bu yaklaşım eyyamcı politikadır. CHP sol bir partidir. İlkelerinin içinde devrim vardır. Kurulduğundan beri kendisini sürekli yenilemiştir, temel ilkelerini bırakmadan değişimi gerçekleştirmiştir. Ama şimdi bu misyonuna uygun hareket etmemekte direniyor. Bu son derece tehlikelidir.

CHP Kürt sorununun çözümünde düşündüklerini, “PKK ile örtüşüyor, terörü destekliyor” korkusuyla söylemekten ve yapılması gereken eylemleri yapmaktan kaçınırsa, AKP’nin ve de PKK’nin oyununa gelir. İç savaşın önlenmesi ve akan kanın durdurulması CHP’nin cesur ve kararlı duruşu ile olur.

YA RECEBİSTAN YA ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ

Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte yapacağı hamlelere karşı CHP nasıl adımlar atmalı?

CHP’nin atacağı adımlar Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir. Erdoğan kendisi için rejimi değiştirmek istiyor. “Parlamenter sistem kötüdür” algısı yaratılmak isteniyor. AKP milletvekilleri genel kurul salonunu koşa koşa boşaltıyorlar, yoklama istediğimizde içeri girip sonra tekrar koşa koşa çıkıyorlar. “Sistemin iş yapamayacağı” algısını yerleştirmeye çalışıyorlar. Erdoğan, 7 Haziran’dan sonra ölümlerle oy alınabileceğini fark etti. Bunu çok iyi tezgâhlıyor. Gar bombalaması sonrasında Davutoğlu “Oylarımız arttı” dedi. “Bize oy vermezseniz bombalar patlamaya devam eder, hatta beyaz toroslar dolaşır” diyerek açıkça halkı tehdit etti. Maalesef, CHP olarak biz de bu tehdide boyun eğdik. 1 Kasım öncesi miting yapmadık, halkın karşısına çıkmadık. Oysa bizden beklenen, “Erdoğan’ın dediği gibi, kararlı bir şekilde ona “Asıl sen kimsin ya!...” demekti. “Bizi açıkça tehdit ediyorsun demek ki bombayı patlatan sensin” demekti. Cesur bir şekilde “Başkanlık koltuğu uğruna gençlerimizi vahşice sen öldürüyorsun” diyebilmekti. Diyemedik. Meydanları dolduramadık. Gerçek katileri topluma gösteremedik. AKP’in oyları ölümlerle arttı. 1 Kasım’dan sonra da bombalar patlamaya devam ediyor. Her bombadan sonra Erdoğan bir çentik atıyor. Biz ise “bu bombaları AKP’nin göz yummasıyla yerleştirildiğini, Erdoğan’ın oluşturduğu bu düzenin patlattığını” söyleyemiyoruz. Bunları söylemek, anlatmak bizim görevimiz. “Salı günleri söylüyoruz” demek yeterli değil. İktidarın medyadaki gücünden söz etmek de bahane. Medya ile ulaşamıyorsanız, o zaman gidip yurttaşın kapısını çalıp anlatmak lazım. Önümüzde iki seçenek var Türkiye ya Recebistan olacak ya da demokratik, hukuk devletine sahip bir özgürlükler ülkesi.

Bölgede yaşanan süreçle ilgili de CHP’de bir ortak bakış açısı olmadığı anlaşılıyor...

Ben bölgeye gittim. Oradaki vahşeti görüyoruz. İnsanlar ölüyor, insanlar yakılmış. Eğer yıkılmış, yüzlerce sivilin öldürüldüğü yerlerden devlet “İşimiz bitti” deyip çekilirse, barınmasını sağlayamayan yurttaş Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bireyi olduğunun farkına nasıl varacak? CHP mutlaka yardım götürmelidir bölgeye. Cizre’de, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Yüksekova’da binlerce insan evinden ayrıldı. Mahalleler yerle bir edildi. Oradaki çatışma bir süre sonra iç savaşa dönecek. Bu mezalimi oluşturan güçler belli. Şiddet şiddeti getiriyor. İki tarafın da şiddeti var. Oradaki sivil yurttaşların bir tarafa sığınması lazım o da CHP olmalı. Biz oraya gitmeliyiz.

Toplumsal kutuplaşma giderek derinleşiyor, nasıl önlenebilir?

İnsanlarımız bugün ölüm korkusu, bölünme travması yaşıyor, aileden başlamak üzere tüm kurum ve kuruluşlar bütün değerlerini kaybediyor, gevşiyor. AKP önce eğitimi, sonra hukuku yok etti. Biat ettirmeye çalışıyorlar. Ülkeyi cahiliye dönemine götürmek isteyenlerle, çağdaş bir ülke olarak kalmak isteyenler arasında bir mücadele var. CHP bunun farkında olduğunu ve çözüm önerilerini söylemeli. Düşündüklerini raporlara hapsetmemeli, kendine saklamamalı. Sokağa çıkıp anlatmalı. Parti örgütlerinde heyecan yaratmalı ki bu “iktidar olacağım” iddiasını ortaya koymakla olur. CHP Türkiye’yi kurtarmak için bu heyecanı yaratmalıdır.

CHP kurultay yaptı ama bir heyecan doğmadı bu kurultayın ardından. Sizce bu heyecan nasıl yaratılabilir?

CHP son zamanda gündemi dolduran olay ve düşüncelerle ilgili yeterli atağı yapamıyor. Geride kalan ve alternatif üretmeyen bir kısırdöngü yaşıyor. Sadece karşı çıkan ama yerine ne koyacağımızı çok fazla anlatamayan bir durumdayız. Aslında her konuda projelerimiz var. Önemli olan bu projeleri anlaşılan bir üslupla anlatmak. Sadece anlaşılır olmak da yeterli değil. Anlatıcının güvenilir olması ve her şeyden önce bu projeleri yapabilir olduğuna inanılması gerekir. CHP Grubu büyük çoğunluğu önseçimle gelmiş, yörelerinde karşılığı olan insanlar. Parti örgütümüz bir heyecan yaratıldığında çok büyük bir çalışma gerçekleştirebilecek bir yapıya sahip. Genetik anlamda solcu. Türkiye’nin nasıl yok edildiğinin farkına varan, Cumhuriyet’e sahip çıkan, asıl önemlisi dünyayı tanıyan insanlar var partinin tabanında. “Alışma, baş eğme” anlayışına karşı, “alışmayacağım, baş eğmeyeceğim, kabullenmeyeceğim” iddiasını ortaya koymak gerekiyor.

TABANIN SEÇTİKLERİ DEĞİL DANIŞMANLAR

Örgüt, taban dinamik, grup ön seçimle oluştu diyorsunuz o zaman sorun nerede?

Sorun üst yönetimdeki yönetim anlayışında. Yeni bir yönetim modeli oluşturuldu, danışmanlar, başdanışmanlar... Tabanın seçtikleri yönetimde yer alamıyor. Bu sağ partilerde, Recep Bey’in partisinde uygulanabilir. Artık MHP’de bile itirazlar yükseliyor. Genetik olarak solcu olan bir partide “tek adamlık” anlayışı devam edemez. O partiyi geri götürür. Bugün parti geri gidiyor. Durmuyor geri gidiyor. Parti bütün değerlerini kullanmak zorundadır.

Tüzük kurultayı seçimli olabilir mi?

Tüzükle ilgili taslak örgütlere götürülüyor. Yönetimin anlayışıyla örgütlerin hangi noktada birleştiğini ya da ayrıştığını göreceğiz önümüzdeki süreçte. Ama şu net, örgüt artık adaylarını kendisi belirlemek istiyor. 2019 yılında yani Cumhuriyetimizin ilk adımının atıldığı 19 Mayıs 1919’un 100’üncü yılında üç seçim yapılacak. 2019 seçimlerinde kim iktidar olacaksa cumhuriyetin ikinci yüzyılına hâkim olacak anlayışı da o belirleyecek. CHP bunun hesabını iyi yapmalı, 2019 seçimlerine bu anlayışla hazırlanmalıdır. Şimdiden deniliyor ki “Belediye başkan adaylarını genel merkez belirleyecek” Böyle bir şey olamaz. Bu yapılırsa seçilenler genel başkanın belediye başkanı olur. Partinin üyesi kimin daha iyi yöneteceğini merkezdeki birkaç insandan çok daha iyi bilir.

***

CHP SÜREKLİ PATİNAJ YAPIYOR

CHP “Bize ne derler” kaygısı nedeniyle ikilem mi yaşıyor?

CHP, genetik anlamda solcudur, halkçıdır, devrimcidir, emekten yanadır. Çalışanların, emekleriyle geçinenlerin demokrasi ve adalete herkesten fazla ihtiyacı vardır. Ülke kaynaklarını adil bölüştürecek, hak ve özgürlükleri tam uygulayacak bir düzen kurulmalıdır. Böyle bir düzen çağdaşlığa inanmış, insana, doğaya ve zamana değer verenlerle kurulur. Yani CHP’ye olan ihtiyaç, çok açık ve net ortadadır. Ama CHP’yi sanki arkasından bağlamışlar patinaj yapmaktadır. O ipi keser, durağanlıktan çıkar, ilkeleri doğrultusunda eylemler yapar, halkın içinde birlikte koşarsa iktidara ulaşacaktır. Türkiye’nin geleceği CHP’nin iktidarına bağlıdır. Biz bir sol hareketiz. Düşünen, bilgili, dünyayı takip eden, kararlı cesur bir anlayışın neferiyiz. Deneyimli, genç, heyecanlı ve yeni projeler üzerinde çalışan, güvenilir kadrolarız. Biz Alevisi -Sünnisi ile Türkü- Kürdüyle ayrışmadan farklılıklarımızla zenginleşiriz. Bu anlayışla demokrasi kültürünü geliştirebiliriz.

***

Sokaklara inmek, insanlarla kucaklaşmak gerekiyor

İktidara boyun eğmemek için neler yapılmalı?

Demokrasiyi, hukuku, özgürlükleri var etmek için alanlara, sokaklara inmek, insanlarla kucaklaşmak gerekiyor. Salı günü grup toplantılarında atılan nutuklarla toplum harekete geçirilemez. Erdoğan’ın hukuku askıya aldığı, parlamenter sistemi bekleme odasına attığı bir ortamda ülkenin başkentinde üst üste bombalar patlarken muhalefet harekete geçmiyorsa, topluma önderlik edemiyorsa, siyaset tamamen Recep Bey’in kucağındadır. O da bir erken seçim değil, kendisine başkanlık yaratacak bir fırsat peşinde olacaktır. Erdoğan seçimlerden daha önce, anayasayı değiştirme çabası ile referandum için AKP’nin ihtiyaç duyduğu 14 milletvekilini ele geçirme çalışması yapacaktır. Böylece halkı kandırmaya yönelik bir algı stratejisi uyguluyor. Bunlara müsaade eden ve Türkiye’nin karanlığa gömülüşünü seyreden muhalefet partilerine çok kızgınım.

Kaynak: Birgun.net