TUĞÇE MADAYANTİ DİZİCİ
[email protected]


Bu sene 19'uncu kez düzenlenen Nürnberg Türkiye/Alman Film Festivali’nde En İyi Film ödülü Deniz Akçay Katıksız’ın yönetmenliğini yaptığı Köksüz'e, En İyi Kadın Oyuncu ödülü ise Köksüz filmindeki rolü ile Lale Başar’a gitti. Seyirci Ödülü’nün sahibi ise Atalay Taşdiken’in 'Meryem' adlı filmi aldı. Bu sene yerinde takip edebildiğim Nürnberg Festivali her şeyden öte bu kadar uzun soluklu olması sebebi ile bile övgüye layık diyebilirim.

Bu yıl festival kapanış törenine katılan ve Onur Ödülünü kucaklayan Fatma Girik ile bir araya geldik ve kendisi ile sinemadaki yasakları, Gezi sürecini ve ülkenin gidişatını konuştuk.


>>Türkiye'de Lars von Trier gibi önemli bir yönetmenin filmi yasaklandı, vizyona giremedi. Uzun yıllar sinemaya emek veren bir isim olarak ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Onu yasaklayan insanlar acaba hayatlarında sinemaya gitmişler mi? Avrupa’dan Amerika’dan rejisör ismi sorsak kendilerine üç tanesini bilebilirler mi? İşte sinemayı bilmeyen insanlar kalkmışlar yasaklamışlar. Yasak diyorlar, sen ona “niye kardeşim yasak?” diyemiyorsun.

>>Gezi sürecinde gençlere sizlerden neden sağlam bir ses çıkmadı? Gençleri bazı isimler dışında esas bir şeyler söylemesi gereken önemli ve yetkin sanatçılar yalnız bıraktı…

Geziye gelmeyi çok istedim. Hatta o dönem bir yerde ödül almaya gidecektim, ödülü çapulcular adına almayı çok istedim. Gezi sürecinde hastam vardı. Onları bırakıp gidemedim. Gitmeye yeltendiğimde de parka giden yollar kapalıydı. Ama uzaktan da olsa elimden gelen her şeyi oradan yaptım.

>>Mesela?

Mesela, en küçük şey. Tepsilerce börek yolladım. Nerde, ne söylenecekse söyledim. Ayrıca bu “Çapulcu” dedikleri insanlar, bu çocuklar senden sonra ülkeyi yönetecekler. Üniversitede okuyan, kafası çalışan bu gençlere ne hakla “Çapulcu” dersin! Biz de gençken Taksim’e çıkardık, Fikret Hakan’ın omzuna çıkardım, Taksim Meydanı'nda avaz avaz bağırırdım. Keşke yaşım müsait olsaydı da içimden geldiği gibi “Çapulcularla” olabilseydim.

>>Diğer yandan sizin bir süre siyasi bir kimliğiniz de oldu. 30 Mart seçimleri nasıl bir sonuç verecek sizce?

Bir insan, bir millet neye layıksa o olur.

>>Mayıs ayından itibaren baktığınızda CHP nasıl bir sınav verdi?

Bu konuda daha duygusal düşünebilirim, bunu kabul etmek lazım. Bence iyi bir sınav verdi. Gerçi CHP’nin neler yaptığını, neler dediğini medyada göstermediler ki. Yayınlanmıyor, yayınladıklarını da kırpılıyor. Kaba bir siyaset dili oluştu, CHP buna o sertlikte cevap verememiş olabilir.

***

Almanya'da hem Türkiyeli hem de kadın olmak
Almanların Türkiyelilere karşı bitmek bilmeyen önyargılarının kırılmasında önemli bir rolü olduğunu düşündüğüm Nürnberg Film Festivali’nin emekçi isimlerinden biri Ayten Akyıldız. Politika ile uzun yıllar iç içe olan bir isim. Hem Türkiyeli sanatçıların hem Alman sanatçıların sanat eserlerini belli bir konseptte birleştiren festival bugünlere pek kolay gelmemiş. Kendisi ile süreci ve zorlukları konuştuk.

>>Neden bunca senedir bu kadar zorluğu göze alarak bu işi yapıyorsunuz?

Sırrı Süreyya da demişti bana “Neden uğraşıyorsun bu işlerle, bir düşün?…” Düşündüğüm zaman, derdime derman ararken derdimin derman olduğumu gördüm. Almanların bana hep İtalyan mısınız diye yaklaşması, görünüşümle asla beni bir Türkiyeli olarak düşünmemeleri sanırım ülkemizi küçümsemelerinden kaynaklı. Mesela “Türkiye’de Brecht mi okudunuz sanki” gibi cümleler sarf etmeleri. Sanatın gerçekten insanları buluşturduğuna inanıyorum. Bu iki halkı buluşturacağına da inandım.

>>Almanya’da hem bir kadın hem de Türkiyeli biri olmak zor mu?

Almanya’da yaşayan kadınların ne kadar ezildiğini; onların kendilerini erkeklerden daha yabancı hissettiklerini hatta buraya evlenip gelen kadınların pasaportlarının kocaları tarafından iptal edilip Türkiye’ye sürüldüklerini gördüm. Bunlar hep çevremde olan hikayelerdi ve bunlara sessiz kalamazdım. Bunun için de kadın çalışmaları başlattık. Kadınları bilinçlendirmek için yola çıktık.

>>Başlangıç yılları nasıldı?

92’lerde Köln’de Ankara Film Festivali’nin kurucularından Mahmut Talu ile tanıştık. Kaldı ki şimdi onun adına 'İnsan Hakları ve Demokrasi Ödülü' de veriyoruz, onun desteğinin bu festivalin gelişmesinde yeri çok büyük. Ömer Kavur'un ilk geldiği zaman bizleri yüreklendirmesi,  Atıf Yılmaz’ın ne zaman rica etsek gelmesi... Ve işte Almanlar da bu ilgiyi ve başarıyı görünce destek vermeye başladılar.

>>Açılış akşamı protestolar olmuş...

Evet, Türkiye’yi protesto etmek için festival gelelenler oldu. Kesinlikle protestolara karşı değilim fakat hiçbir zaman buradaki olayları unutmamak gerekli. Nürnberg’de 6 kişi öldürüldü, hiç kimse bunu protesto etmedi. Dünyanın her yerinde duyarlı olmak gerekiyor ama burada olan olaylara hiç sesinizi çıkarmazken Türkiye’de de olan her olayda konsolosluğun önünde toplanmak veya festivalde protesto yapmak samimi gelmiyor.