Daire:15
Tarih:2013
Esas No:2012/1482
Karar No:2013/20137
Kaynak:
İlgili Maddeler:
İlgili Kavramlar:resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık
T.C.
YARGITAY
15. Ceza Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I

Esas No : 2012/1482
Karar No : 2013/20137
Tebliğname No : 11 - 2009/292768

SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDEN : Sanık müdafii
TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Bozma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK'nın 158/1-i bendinde, serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı kanunun 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.

Esas No : 2012/1482
Karar No : 2013/20137
Tebliğname No : 11 - 2009/292768

Serbest muhasebecilik mesleğini icra eden sanığın, katılanın işyerine ait defterler ile muhasebe kayıtlarını tuttuğu, katılanın, işyerini 2003 yılı sonlarında fiilen, 31.12.2005 tarihinde ise resmen tasfiye etmesine rağmen, sanığın, 2004 yılının Aralık ayından 2005 yılı Eylül ayına kadar Erdoğan Yıldız ve Şerafettin Çakır'ı bu işyerinde çalışmış gibi göstermesi nedeniyle katılana SGK tarafından 4.500,00 TL tutarında prim borcunun tahakkuk ettirildiği, bu şekilde sanığın, katılanın bilgisi dışında işyerinde çalışmayan kişileri çalışıyormuş gibi sigorta kaydını yaptırarak katılanı borçlu düşürdüğünden bahisle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
5271 sayılı CMK'nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, sanık hakkında, dolandırıcılık suçundan dava açıldığı, iddianamedeki sevk ve tavsife göre "resmi belgede sahtecilik" suçundan açılmış bir davanın bulunmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.06.1997 gün ve 88/147 sayılı ve benzer kararlarında da açıklandığı üzere; bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan söz edilmesi o olaydan da dava açıldığını göstermeyeceğinden hareketle, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olup, birinin diğerine dönüşmeyeceği ve sahtecilik suçundan açılan bir davanın bulunmadığı da gözetilmeden, dolandırıcılık suçundan açılan davanın resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Başkan V.
O. BAŞ
Üye
M. KAYA
Üye
M. AKKOYUN
Üye
M. AYDOĞDU
Üye
M. ERDOĞAN




Kararına Uygundur.
Yazı İşl.Müd.Y.
GŞ/d T.C. YARGITAY 15. Ceza Dairesi TÜRK MİLLETİ ADINA Y A R G I T A Y İ L A M I Esas No : 2012/1482 Karar No : 2013/20137 Tebliğname No : 11 - 2009/292768 SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : Mahkûmiyet TEMYİZ EDEN : Sanık müdafii TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Bozma Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 158/1-i bendinde, serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı kanunun 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir. Esas No : 2012/1482 Karar No : 2013/20137 Tebliğname No : 11 - 2009/292768 Serbest muhasebecilik mesleğini icra eden sanığın, katılanın işyerine ait defterler ile muhasebe kayıtlarını tuttuğu, katılanın, işyerini 2003 yılı sonlarında fiilen, 31.12.2005 tarihinde ise resmen tasfiye etmesine rağmen, sanığın, 2004 yılının Aralık ayından 2005 yılı Eylül ayına kadar Erdoğan Yıldız ve Şerafettin Çakır'ı bu işyerinde çalışmış gibi göstermesi nedeniyle katılana SGK tarafından 4.500,00 TL tutarında prim borcunun tahakkuk ettirildiği, bu şekilde sanığın, katılanın bilgisi dışında işyerinde çalışmayan kişileri çalışıyormuş gibi sigorta kaydını yaptırarak katılanı borçlu düşürdüğünden bahisle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; 5271 sayılı CMK'nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, sanık hakkında, dolandırıcılık suçundan dava açıldığı, iddianamedeki sevk ve tavsife göre "resmi belgede sahtecilik" suçundan açılmış bir davanın bulunmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.06.1997 gün ve 88/147 sayılı ve benzer kararlarında da açıklandığı üzere; bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan söz edilmesi o olaydan da dava açıldığını göstermeyeceğinden hareketle, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olup, birinin diğerine dönüşmeyeceği ve sahtecilik suçundan açılan bir davanın bulunmadığı da gözetilmeden, dolandırıcılık suçundan açılan davanın resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Başkan V. O. BAŞ Üye M. KAYA Üye M. AKKOYUN Üye M. AYDOĞDU Üye M. ERDOĞAN Kararına Uygundur. Yazı İşl.Müd.Y. GŞ/d