Rahmi Ofluoğlu

Bugün, gazeteler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HDP eşbaşkanlarının dokunulmazlıklarının kalkması konusundaki açıklamalarını manşetten verdi.

Hürriyet’in haberi şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın açıklamalarının Anayasa suçu olduğunu belirterek, “Dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle başlayacak süreç, terörle mücadele açısından ülkemizdeki havayı da olumlu yönde etkileyecektir” dedi.

PKK’nin Çözüm-Barış süreçlerinde hendekler kazdığını, alan hâkimiyetini tahkim ettiğini ve o dönemin AKP hükümetinin muhalefetin çağrılarına karşın özerk bölgelere ses çıkarmadığı artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

Ne oldu ise 7 Haziran seçimlerinden sonra oldu.. Bugün olmakta olanların tamamına o zaman karar verildi.

Karar; şiddete dayalı çözümdü, bir başka anlatımla savaş kararıydı.  Hükümetin savaş kararına Kandil olumlu cevap verdi, yani savaş kararı karşılıklı alındı.

Savaş kararının tek nedeni AKP’nin 7 Haziran seçimlerindeki yenilgisi değildir.

Paralel yapının 17-25 Aralık darbe girişiminin arkasından zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan düşman cephesini daraltmak ve güç kazanmak için Ordu ile uzlaştı. RTE’nin,  “Orduya kumpas kuruldu”  açıklamasının ardından AYM Ergenekon ve Balyoz sanıkları için hak ihlali kararları vermeye başladı. Sonunda bu davalardan tutuklu sanık kalmadı. Bugün mahkemeler Ergenekon-Balyoz sanıkları için milyonluk tazminatlara hükmediyor.

Ergenekon, Balyoz davalarına ordunun sessiz kaldığı, barış çözüm süreçlerine itiraz etmeyip kabullendiğini düşünmek saflıktır. 17-25 Aralıktan önce ordu ile AKP hükümeti arasında orduya karşı açılan davalar ve barış-çözüm süreçleri konularında anlaşmazlık olduğu açıktır. 17-25 Aralık sonrası Kürt sorunu hariç bu anlaşmazlık uzlaşmaya dönüştü.

7 Haziran seçimleri sonrası seçim yenilgisi alan AKP ve RTE bu nedenlerle Kürt sorununu şiddetle çözme kararı aldı ve ordu ile arasındaki bu konudaki anlaşmazlık da böylece sona erdi.

PKK yönünden özyönetim meselesi ve savaş

Barış-Çözüm süreçleri başından beri imkansızdı, hem hükümet açısından, hem de PKK açısından imkansızdı. RTE ve AKP ordu ve ulusalcı cepheye rağmen ana dilde eğitim ve demokratik özyönetimi kabul edemezdi. PKK başından beri bu açmazın farkındaydı. 7 Haziran seçimleri de ana dilde eğitim ve demokratik özerklik için bir sonuç vermeyince PKK konjoktürel durumu da gözeterek hükümetin savaş kararına evet dedi.

PKK HDP’yi feda etmeye hazır.

HDP’nin başarısı Kürtler nezdinde PKK’nin zemin kaybetmesidir. Barışçı çözüme inanmayan Kandil ve PKK için HDP feda edilebilir. Zaten aklı başında Kürtler özyönetim ilanını doğru bulmuyorlar. Kürt siyasetçilerinin önemli bir kısmı “özerklik ilan edilmez talep edilir” diyorlar. Yani özerklik isteyen Kürt aydınları arasında özerkliğe giden yol konusunda anlaşmazlık söz konusudur. Özerklik ilanını yanlış bulan Kürt aydınları aynı zamanda HDP’nin varlığını da savunuyorlar.

Bu nedenlerle HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın dokunulmazlıklarının kalkması ve hatta tutuklanmaları PKK ve Kandil’in ekmeğine yağ sürer.Dokunulmazlıkların kalkması  Eşbaşkanlara sempati duyan Kürtleri birleştirir, konsolide eder..

Savaş konusunda anlaşan PKK ve AKP, HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın dokunulmazlıklarının kalkması konusunda da anlaşıyorlar. Hatta, PKK eşbaşkanların tutuklanmasını da ister.. Haydi görelim bakalım…