ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ PLATFORMU

Neden böyle bir girişimde bulunduk?

Türkiye’de yaklaşık 13 yıl önce Ilımlı İslam modeli uygulaya konuldu. 13 yıldır adım adım Türkiye’de çağdaş yaşam alanları daraltılıyor, akılcı, rasyonel, çağdaş eğitimin yerini giderek medrese eğitimi alıyor, 5 yaşındaki çocuklar türban giymeye zorlanıyor. Mahalle baskısı oluşturuluyor, çağdaşlar ötekileştiriliyor.  AKP iktidarı otoriterleşiyor, Türkiye’de giderek sivil dikta yerleşiyor. Hatalı iç ve dış politikalar nedeniyle Türkiye’nin varlığı ciddi tehdit altına girmiş bulunmaktadır.

İşte bütün bu gelişmelerden rahatsız olan bizler önce insan ve yurttaş olmanın gereğini yerine getirmek üzere bu toplantıyı düzenlemiş bulunuyoruz.

Bizim bu çağrımız hiçbir siyasi partiyi rakip almamaktadır. Başta 15 milyon seçmeni ile en büyük tabana sahip olan CHP ve barıştan, demokrasiden yana ırkçılığa ve faşizme karşı bütün siyasi partileri ve siyasi güçleri doğal müttefikimiz olarak görmekteyiz.  Kurmakta olduğumuz sivil inisiyatifin amacı siyasi partilere alternatif olmak değil doğal müttefik olarak gördüğümüz siyasi hareketlerin hareket alanlarını genişletmektir.

Önce bir durum tespiti yaparak söze başlamak istiyoruz.

Türkiye’de durum

İslam ülkelerinde uygulanmak istenen Ilımlı İslam modeli başarısızlığa uğradı. Arap Baharı ile Irak, Mısır, Tunus ve Libya gibi ülkelerde Ilımlı İslam Modeli tutmadı, geri tepti. Arap Baharı Mısır’da Müslüman Kardeşleri, Irak’ta Iran yanlısı Şiileri iktidara getirdi. Nihayet Suriye deneyiminde ABD geri adım atarak Esat’ı devirme hedefinden vaz geçti.

Türkiye, ABD tarafından Ilımlı İslam modeli için pilot ülke olarak seçildi ve bu doğrultuda Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde AKP iktidara taşındı. Ilımlı İslam modeli İslam ülkelerinde başarısız olunca AKP iktidarı batıdan aldığı tam desteği kaybetti.

ABD desteğinde Ortadoğu liderliğine soyunan Recep Tayyip Erdoğan giderek yalnızlaşıyor. Yeni Osmanlıcılık politikası çöktü. Suriye politikasında ABD ile Türkiye ters düştü, KOBANİ’de ABD hedef olarak IŞİD’i alırken Türkiye IŞİD ve PKK diyerek ABD’ye ters düştü. Türkiye KOBA’niye müdahaleyi Esad’ın hedef alınmasını koşuluna bağlarken ABD’den farklı bir yol izledi. Türkiye YPG’ye ağır silahlar vermeyi ret ederken ABD ve koalisyon güçleri YPG güçlerine havadan silah desteği verdi. Kısaca AKP hükümetinin Ortadoğu politikaları çöktü.

İç politikada 17 Aralık sendromundan kurtulamayan AKP giderek gerici ve otoriter bir yönetim kurmaktadır. Birkaç ay içerisinde CMK ve TCK’da birbirine ters değişiklikler yaparak AKP kendi yönetimini korumaya çalışmaktadır. Bir yıl içerisinde HSYK yasasında iki kez değişiklik yapılarak yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı yok edilmekte, TBMM’sine sunulan yeni teklifle Yargıtay ve Danıştay’da yeni operasyonlar yapılmaktadır.

Hukuku yazboz tahtasına çevirerek kendi iktidarını otoriter bir rejimle sürdürmek isteyen AKP diğer yandan eğitimde gerici politikalar izlemekte, 5 yaşındaki çocuklara türban giydirilmektedir.

Türkiye’nin eksen değiştirmesi

Batı bloku içerisinde kalarak Türkiye’de hayata geçirilmek istenen Ilımlı İslam modeli çökünce AKP Şangay 5’lisinden medet umar oldu. Şangay 5’lisi diye tanımlanan ülkeler aydınlanmanın çok uzağında, otoriter rejimlerle yönetilen, kişi başına milli gelirin düşük olduğu ülkelerdir. Bu ülkelerin Recep Tayyip Erdoğan’a sıcak gelen yüzü otoriter rejimleridir. Ancak Türkiye’nin batıdan kopması fiilen imkânsızdır. Türkiye Ekonomisi batı ile tam entegredir, Türkiye’nin batıya borcu 400 milyar dolardır. Batıdan kopan bir Türkiye’nin ekonomisinin çökmesi an meselesidir. AKP’nin doğuya yönelme eğilimi çıkmazdan kaynaklanan bir hayalden ibarettir.

Ilımlı İslam modelinin çökmesi ile birlikte AKP ideolojisi de iflas etmiştir.

AKP iktidarının gitmesi güçlü bir sivil inisiyatif ile mümkündür.

Türkiye’de yönetimin otoriterleşmesi, aydınlanmaya ve laikliğe karşı gericiliğin giderek hakim olmasının yanı sıra diğer en önemli sorunu iç barıştır.

KOBANE ile birlikte barış süreci durmuştur. KOBANe bir kırılma noktası olmuştur.

Dünyada durum

Son yüzyıl evrim devrim teorisini doğrulayan pratiklerle doludur.  Büyük Fransız Devrimi ile insanlık aydınlanma felsefesinin hakim olduğu bir dünyaya açıldı.  Bu devrim burjuvazinin öncülüğünde gelişti. Burjuva demokratik devrimleri ile insanlık özgürlük, eşitlik ve hak kavramları ile tanıştı.

Burjuva devrimi henüz aşılabilmiş değildir. Kapitalizm bütün kötülüklerine rağmen üretkenliğini sürdürmektedir. Evrim devrim teorisine rağmen gelişmekte olan ülkelerde denenen sosyalizm uygulamaları geri tepmiş, yüzyılın sonunda bu ülkeler yeniden kapitalist yola dönmüştür. Tam kapitalistleşmemiş ülkelerdeki sosyalizm uygulamasının başarısızlığı evrim devrim teorisinin pratikteki doğrulamasıdır.

Kapitalizm günümüz dünyasında dünyadaki bütün adaletsizliklerin, savaşların, çevre ve doğanın yok edilmesinin sorumlusudur. Dünyada gelir dağılımında büyük bir adaletsizlik mevcuttur, dünya nüfusunun %1 i dünya ki servetin % 50 sine sahiptir. Dünyamızda açlık ve yokluk vardır. Bu büyük adaletsizliğin son bulması, savaşların durması, açlığın sona ermesi, çevrenin ve doğanın korunması, daha adil, daha özgür, barış içinde yaşanabilir bir dünya kapitalizmin aşılması ile mümkün olacaktır. Kapitalizmin aşılması gelişmiş kapitalist ülkelerin iç dinamikleri, kapitalist ülkeler arası çelişkiler ile evrim ve devrimle aşılabilecektir. Yeni bir dünya gelişmiş ülkelerin halkaları, işçi sınıfı ve emekçilerinin katkısı olmadan başarılamaz. Bu gerçeği yüzyılımızın pratikleri doğrulamıştır.

Çin’de son derece ucuz emekle hızla gelişen ekonomi Avrupa işçisinin yoksullaşmasına neden olmaktadır. Çin’de mevcut büyük emek potansiyeli Dünya üretimin Çin’e kaymasına neden olmakta, bu durum Avrupa işçi sınıfını olumsuz etkilemektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin önümüzdeki 25-30 yılda ABD’nin önüne geçeceği tahmin edilmektedir. Ancak Çin’in her anlamda gelişmiş bir kapitalist ülke olması için daha uzun yıllara ihtiyaç vardır. Evrim devrim denklemi büyük bir kalkınma hızı ile gelişen Çin, Hindistan gibi ülkeler ile batının gelişmiş kapitalist ülkeleri arasındaki çelişkiler, kapitalist ülkeler halklarının bu süreçte alacağı yeni şekille çözümlenecektir.

 Yüzyılımız gelişmemiş, köylü toplumlarında devrimin mümkün olamayacağını bize kanıtlamıştır. Son yüzyıl pratikte Marksizmi doğrulamıştır.

Bu durumda bizim batı bloğu içerisinde kalmamız ülkemiz için ve yeni bir dünyanın kurulması için en akılcı yoldur. Kapitalizmi kendi iç çelişkileri ve kapitalist dünyadaki evrensel çelişkilerin çözümü ile

AKP iktidarını neden istemiyoruz?

AKP iktidarının istemiyoruz çünkü:

AKP iktidarında çağdaş yaşam alanları giderek daralmaktadır,

Laiklikten uzaklaşılmakta, din esasına dayalı gerici bir eğitime gidilmekte, 5 yaşındaki çocuklar türban giymeye zorlanmaktadır.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ciddi tehdit altındadır,

TBMM’ne sunulan yasa teklifi ile Yargıtay ve Danıştay tıpkı HYSK’da olduğu gibi iktidar tekeline alınmak istenmektedir,

Böylece Türkiye’de hiç kimsenin güvenliği kalmamakta, kötü durumda olan yargı bu kez bağımlı hale getirilmekte, adil yargılanma hakkı yok olmaktadır.

Dindar nesiller yetiştirme hedefi doğrultusunda eğitim aydınlanma felsefesinden uzaklaşmakta, bunun yerini laik olmayan gerici bir eğitim sistemi almaktadır. Aydınlanmanın, akılcılığın, bilimin temel ilke olduğu laik bir eğitim için,

Samimi bir barış süreci için,

Bağımsız, tarafsız, adil bir yargı için,

İş kazalarında ve madenlerde ölümlerin kader olmadığı bir Türkiye için,

Çevre katliamının durması, çevrenin korunması için,

Sosyal adalet, adil bölüşüm için,

Kar hırsına dayalı vahşi kapitalizmin dizginlenmesi için,

Barış içinde, özgür, adil bir Türkiye için AKP iktidarının gitmesini istiyoruz.

AKP’nin gitmesi için barış ve demokrasi cephesinde asgari müştereklerde birleşiyoruz.

Asgari Müştereklerimiz

Gericiliğe karşı çağdaş,

Laik,

Aydınlanma felsefesi doğrultusunda akılcılığı, bilimi esas almak, gericiliğe karşı durmak,

Her türlü ırkçılığa karşı olmak,

Faşizme, teokrasiye ve her türlü diktaya karşı durmak,

İç barışta güvenlikçi çözümler yerine gönüllü beraberliği esas almak,

Ülke bütünlüğünü ve Kürtler ile birlikte bölgede barışı sağlamak, bölge zenginliklerinin bölge halklarına ait olması için mücadele etmek,

Bağımsız ve tarafsız yargıyı savunmak,

Çevreye sahip çıkmak, çevre katliamına karşı olmak,

Vahşi kapitalizme karşı adil bölüşümü ve sosyal adaleti savunmak,

Barışı savunmaktır.

Sonuç olarak, çağdaş, laik bir Türkiye’de demokratik ilkeleri hayata geçirmek, gerici uygulamalara karşı akılcı bir eğitim sisteminin yeniden hayata geçirilmesi için, iç barışı ve gönüllü beraberliği sağlamak, Kürt halkı ile birlikte ülke bütünlüğünü tesis ederek bölge ve dünya barışına katkı vermek, ülkemiz ve bölgemizin doğal kaynaklarına sahip çıkmak, kapitalizmin doğayı ve çevreyi yok etmesine karşı durmak, sosyal devleti  geçerli kılmak,  iş kazalarında ölümlerin kader olmadığı bir iş ve çalışma ortamı yaratmak için, emeğin hakkını alması için gerici, dinci, sivil dikta yönetimine dönüşmekte olan AKP iktidarına karşı bütün solu, sosyal demokratları, demokrat sağı asgari müştereklerde cephede birleşmeye çağırıyoruz.

 Tartışamaya açılan ilk metindir

Girişim Komitesi