Avukat Başar Yaltı Önce İlke Avukatlar grubundan istifa etti. Bu istifa'nın ardından başka istifaların geleceği bekleniyor.

Avukatlar Önce İlke’nin ilkesiz hale geldiğini, geniş avukat kitlesinden koptuğunu, birkaç kişinin grubu yönettiğini ileri sürüyorlar. Avukatların bu nedenlerle geniş bir tabana dayalı yeni bir grup  için çalışmalara başladığı bildirilmektedir. Tıpkı 1970 li yıllarda kurulan Çağdaş Avukatlar gibi.

Bilindiği gibi Çağdaş Avukatlar Grubu 1975 yılında kuruldu ve  1998 yılına kadar bölünmeden devam etti. 1998 Yılında Çağdaş Avukat grubundan Önce İlke Çağdaş Avukatlar grubu çıktı. Çağdaş Avukatlar Grubu bütün İstanbul Barosu seçimlerinde adaylarını ön seçimle belirlemekteydi. Önce İlke Çağdaş Grubu bu ilkeyi Ümit Kocasakal’ın ilk kez aday olduğu 2010 yılına kadar devam ettirdi. 2010 yılında yapılan ön seçimlerde gülen grubuna dahil olduğu iddia edilen bir avukatın Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubunun ön seçimde seçilmesi bahane edilerek tıpkı ülkenin geçmişinde darbelerde olduğu gibi demokrasi rafa kaldırıldı.

Grup 2010 yılından günümüze kadar dışa kapalı bir grup olarak varlığını sürdürdü.  Ancak grup içerisinde izlenen mesleki ve politik tutum ile grubun yönetme tarzından yakınan grup üyelerinin var olduğu anlaşılmaktadır.

 www.adaletbiz.com

İşte İstifa edenlerden TBB başkan Yardımcısı Avukat Basar Yaltı’nın istifa mektubu:

 

 

ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU YÜRÜTME KURULU BAŞKANLIĞINA

 

Kuruluşundan beri üyesi bulunduğum Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubundan ayrılma kararı almış bulunuyorum.

Grubumuzun, kendisini karakterize eden temel özelliklerinden gittikçe uzaklaşıyor olması, beni, böyle bir karar almaya zorlayan başlıca neden olmuştur.

Grubun, Ülkemizde uygulanan kimi hukuk dışı uygulama ve politikaları ‘devlet savunusu’ adı altında meşru gören ve iktidar ideolojisine yakınlaşan tutumu, benim açımdan kabul edilebilir değildir.

Cumhuriyet değerlerinin neredeyse tamamının içinin boşaltıldığı bir dönemde, sadece yazılı açıklama ve demeçlerle tepki göstermeyi yeterli gören, hukuk ve yargı sistemi çökertilirken duyarsızlaşan, mesleki konularda dahi günlük ilişkilerle yetinen pasif ve yorgun anlayış, Grubun kuruluş amaç ve değerleriyle bağdaşmamaktadır.

Grup içi ilişkilerde, demokratik değer ve yöntemlerin alay konusu olduğu, güya karşı olunduğu açıklanan başkanlık sistemi, tek adam yönetimi ve otoriterlik uygulamalarının grup içi ilişkilerde aynen uygulandığı bir görüntüden, Grubumuzun rahatsızlık duymayan bir noktaya geldiğini üzülerek görmekteyim.

Oysa neye inanırsak, ancak onu değiştirebiliriz.

20 Haziran tarihli grup toplantısında,  yaklaşan baro seçimlerinde adayları belirleme yetkisinin bir kişinin iradesine terk edilmiş olması ve ‘’memleketin içinde bulunduğu bugünkü koşullarda’’ gerekçesinden kendisini sıyıramayan bir naiflikle ve saygı sınırlarını zorlayan oldu-bittilerle hareket edilmesi, benim açımdan bardağı taşıran son damla olmuştur.

Hepimizin asgari mutabakatı olan; laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olarak tanımlanmış Cumhuriyetin değerlerini inanarak korumak için, bu ilkelerin grup içinde de savunulması ve hayat bulmasını sağlamak gerekirken, sorgulamayan, oligarşik, hatta tekçi bir anlayışa hapsolduğunu düşündüğüm Grubumuzun, içine düştüğü çıkmazdan kurtulacağına ilişkin umut ışığı da göremiyorum. Gruptaki bu anlayış, ister istemez Baro yönetimine de yansımakta, uygulamalar, etki gücünü yitirmiş ve dar bir kulvara hapsolmuşluk izlenimi vermektedir.

Grubumuzun; itiraz etme yeteneğini yitirmiş, devrimci karakterinden uzaklaşmış, halka ve meslektaşlara umut veremeyen, Cumhuriyet değerlerini, uçlarda yer alan anlayışlar arasına sıkıştırarak yorumlayan, Atatürk Cumhuriyetinin aydınlanma vizyonundan gittikçe uzaklaşan çizgisi, kabul edemeyeceğim bir oluşum tarzıdır.  Üstelik Grubun, Cumhuriyet değerlerinin temel zemini olan laiklik konusundaki duyarlığını bir süreden beri yitirdiğini de üzülerek izlemekteyim.

Bu ortam ve koşullarda, inandığım ve savunduğum değerlerle tutarlı kalmak için Gruptan ayrılma kararı vermiş bulunuyorum.

 

Gruptan ayrılma kararım, kişisel bir karar olup, tamamen kendi değerlendirmelerime dayanmaktadır.

Ayrılma kararımı 20 Haziran toplantısında yaşanan gelişmeler üzerine vermiştim. Ancak açıklamayı birkaç gün geçtikten sonra yapmanın daha doğru olacağını değerlendirmiştim. Fakat araya, bayram tatili ve sonrasında darbe girişiminin girmiş olması nedeniyle istifa kararımı açıklamayı ancak şimdi yapabiliyorum.

 ‘’Memleketin içinde bulunduğu bugünkü koşullar’’ ve darbe kalkışmasından sonra ilan edilen OHAL düzeni ve yapılan yeni düzenlemeler; laik ve demokratik bir cumhuriyet konusunda mutabakat sağlamış, cumhuriyet değerleriyle sorunu olmayan tüm avukatları temsil eden yeni bir anlayış ve oluşuma ihtiyaç bulunduğu yönündeki düşüncemi de bu vesileyle açıklama fırsatı vermiş bulunmaktadır.

Önümüzde, demokratik hukuk devletinin, çağdaş değerlere göre yeniden inşası için zorlu bir mücadele dönemi bulunmaktadır.

Bu süreçte, en azından, Anayasanın 2. Maddesinde tanımını bulan bir çerçeveyi esas alan hukuksal bir direnç hattı ve zemini oluşturmak biz hukukçular için kaçınamayacağımız bir görevdir.

İstanbul Barosu, bütün baroları, avukatları ve ülke politikalarını etkileyecek bir gücü harekete geçirme potansiyeline sahiptir.

Baro Yönetimine, içinde bulunulan süreçte önemli görevler düştüğü, düşeceği açıktır.

Darbe girişimi sonrası süreçte, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve adil yargılanmanın gerçekleşmesi için yapacağı çalışmalarda Baro Yönetimine yardımcı ve destek olmak ve Baroyu etkili kılmak, hepimiz için kaçınılmaz görevdir.

Sonuç olarak, Sayın Grup Yürütme Kurulu Başkanlığının Gruptan ayrılma kararımı diğer grup üyelerine duyurmasını saygıyla talep eder, Önce İlke Grubuna ve arkadaşlarıma budan sonrası için başarılar dilerim. 01 Ağustos 2016

 

Av. Başar YALTI

www.adaletbiz.com