Her an gözaltına alınan, tutuklanan, hücrelere konulan, bastırılan, itilen, kakılan, yok edilen, bitirilen bir mesleğin mensuplarıyız biz

Bize gazetecidiyorlar

Utanç içindeyiz

Bir ulusun sesi-gözü-kulağı-ağzı-dili olmamız, evrensel bir değer ve ahlaki bir görevken

Kendini savunmaktan aciz

Sessiz

Sinmiş

Susmuş

Tüymüş

*

Herkes biliyor ki bu izlediğimiz hukukdeğil Buna dünyanın hiçbir yerinde adalet demezler

Hiçbir vicdan bu olanların adını yargıkoyamaz

Yine herkes biliyor ki cemaat ve tarikat ülkeyi istila ediyor ve önüne çıkan her engeli yok ediyor

Bunu anlamayan var mı?..

Görmeyen?..

İdrak edemeyen?..

Bilmeyen?..

*

Ülkede hukuku, demokrasiyi, özgürlüğü, insan haklarını savunması gereken medyanın kendisi savunulacak hale gelmişse

Peki, kim savunacak gazetecinin özgürlüğünü?..

Cemiyetlerimiz, sendikalarımız, derneklerimiz, birliklerimiz, kuruluşlarımız, konseylerimiz

Niçin yollara düşmüyorlar?..

Niçin kalemler kırılmıyor, rotatifler durmuyor, başlıklar siyah çıkmıyor, köşeler boş kalmıyor?..

Niçin yargının herkes için güvenilir ve inandırıcı olduğu bir platforma taşınması için kaldırmıyorlar dünyayı ayağa?..

Niçin bu sessizlik?..

Nedir bu teslimiyet?..

*

Sormaz mıyız kendimize:

Tutsak olan kim?..

İçerdekiler mi hapiste, biz mi hapiste?..