Demek ki her şey hazır...

*

Zaten cami yaptırmalarda proje, plan gerekmiyor...

Ruhsat gerekmiyor...

İzin gerekmiyor...

Aslında cami de gerekmiyor...

Yeterince var çünkü...

*

Bir cami yaptırma derneği yeterli...

Yolunu bulmak isteyen dört kişi lazım...

Ve yeterince patates mühürlü makbuz...

İmar müdürlüğüne gitmezler zaten, ilk iş çat kapı size gelirler, hayır duaları ve makbuzlarla...

*

Ben görünce tanımıştım...

Bana bal satan adamın külah giymişi...

*

Diyelim ki balkona sineklik niyetine cam koymaya kalktınız... 35 kadar belge lazım, belediyeye yirmi defa gitmeniz, 30 kadar imza almanız gerekiyor...

Fotoğrafını da istiyorlar balkonun...

Sonra da yol harcırahı sizden, gelip bakıyorlar, fotoğraftaki balkon o balkon mu?..

Ayrıca; bina planı, daire şeması, elektrik hesabı, kontrat, tapu, sözleşme, beyanname, ikametgâh kâğıdı...

Bu sonuncusu; birisi gelip sizin balkona cam takmasın sonra...

*

Balkona cam değil de cami yaptırmak ise...

Bir şey gerektirmiyor...

Başbakan medyaya anlattı duydunuz...

Caminin İstanbulun her yerinden görüleceğini, muazzam olacağını, dört minaresini, kaç bin metrekare üzerine inşa edileceğini, kaç kişinin namaz kılacağını nereden biliyor?..

Bakanı söyledi işte; projesi yok da ondan...

*

Bizim köşe yazarı arkadaşlarımız da saf saf Türkiyede 82 bin cami, 67 bin okul, 1220 hastane var... Din görevlisi sayısı öğretmen sayısının iki katı, doktor sayısının üç katı...” diye yazıp dursunlar...

Peki cami yaptırma ile geçinip giden, kendine cip, daire, yazlık bile alan kaç bin kişi var, bilen var mı?..

Çarpılacaklar...

*

Bu ise, İstanbula siluetini veren Mimar Sinan ile yarışıyor bu kez...

İstanbulun siluetini bozmaktan tarihe geçtiğinin farkında değil... İstiyor ki camisi de öbürlerinden daha büyük olsun sonuçta...

Olamaz oysa...

Otuz katı yüksek, kırk katı geniş de olsa... Çimentosuz Ayasofya, demirsiz Selimiye kadar büyük olamaz...

Bir gün çarpılacaklar ya...