Bilindiği üzere 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3797 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat Ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevlerini düzenleyen 2.maddesinde değişiklik yapılarak;

        “Atatürk İnkılâp ve İlkelerine, Türk Milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş yetiştirme ve programları buna göre yürütme ve takip yükümlülüğü”  kaldırılmıştır.
            Bu düzenleme, Anayasamızın 42.maddesi ile 176.maddenin açık hükmü uyarınca Anayasa metnine dahil olan başlangıç kısmına açıkça aykırıdır. Bu açıdan görev, bu değişiklik ve düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürme hak ve yetkisine sahip kişi ve kurumlarındır.
            652 sayılı KHK da yer alan bu düzenleme Cumhuriyet ve onun temel değerleri başta olmak üzere laik, demokratik sosyal hukuk devletiyle, Atatürk ve ilkeleri ile, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle hesaplaşmayı amaçlayan planlı ve organize bir hareketin kendisini gizleme kaygısı duymaksızın, açıkça eyleme geçtiğini göstermektedir.
         Bu değişiklerle yapılmak istenen tam bağımsızlık ilkesini bir yana bırakarak küresel sermayeye, egemenlere, emperyalizme boyun eğip gönüllü köleliği kabul ederek ulusal çıkarlarına, tarih ve kültürüne yabancılaştırılacak kuşaklar yetiştirmektir. Bunun izlerini yeni düzenlemede yer alan, öğrencilerin; “… küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak” “geleceğe hazırlama” amacında görmek mümkündür.
        Ancak unutulmaması gereken husus şudur: Tarih kanun hükmünde kararnamelerle değil, namus ve vicdan hükmünde mücadelelerle yazılmaktadır. Cumhuriyet, vatan ve Atatürk sevgisi bu toplumun bilincine KHK’ler ile konulmadığı gibi bunlarla kaldırılamaz. Türk Ulusu derin bilinçaltında yaşattığı bağımsızlık duyarlılığıyla Atatürk’ün manevi mirasını tasfiye etmeye yönelik bu türden girişimleri de boşa çıkaracaktır.  Bu türden düzenlemelerle özgürlük ve bağımsızlık tutkusunu, cumhuriyet bilincini ortadan kaldırmayı amaçlayanlar tarih önünde sorumluluktan kurtulamayacaklar ve başaramayacaklardır.
            İstanbul Barosu Atatürk’ ün mirasını ve Cumhuriyet’in temel değerlerini tasfiye girişimlerine karşı mücadelesini bundan sonra da aynı kararlılıkla sürdürecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI