İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek açılışta yaptığı konuşmada, Türk ulusunun ağır bedeller ödeyerek kuruduğu Cumhuriyetin, son yıllarda çok ağır saldırılara uğradığını söyledi. 
 
19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 1920’ye kadar Mustafa Kemal önderliğinde bir devrim süreci yaşandığını ve emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşıyla yeni Türk devleti Cumhuriyetin temellerinin atıldığını belirten Özbek, geleceğine el koyan ve egemenliğine kavuşan Türk ulusunun arka arkaya yaşama geçirilen devrimlerle çağdaş dünyaya kapılarını açtığını bildirdi.
 
1900’lü yılların başında ülkemizi işgal eden emperyalist güçlerle işbirliği yapan zihniyet uzantılarının günümüzde rövanş alma çabasına girdiklerinin altını çizen Özbek, bu alanda bazı aşamalar kaydettiklerini, güçler dengesinin bozulmaya başladığını ancak İstanbul Barosunun tüm ilerici unsurlar gibi bu karşı devrim güçleriyle sonuna kadar mücadele edeceğini vurguladı.
 
CUMER Başkan yardımcısı Av. Saliha Karakuzulu, da günümüzde Atatürk ilke ve devrimlerinin yeniden yorumlanması için hedef haline getirildiğini, küresel emperyalizmin iş birlikçileri ve karşı devrim savunucularının devrim yasalarını yıpratma, içini boşaltma ve etkisizleştirme çabası içine girdiğini söyledi.
 
Paneli yöneten CUMER Başkanı Av. Vecihe Tunca, panelde, 3 Mart 1924’de TBMM tarafından kabul edilen Hilafetin kaldırılması, Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin ilgası ve eğitim birliğinin sağlanmasına yönelik üçlü devrim yasasının ele alınacağını belirtti ve panel konuşmacıları tanıttı.
 
Maltepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç, konuşmasında saltanatın kaldırılması, cumhuriyeti kurulması ve hilafetin kaldırılması konusunu ele aldı. Çekiç, saltanat ve hilafetin anlamı üzerinde durdu, bu konudaki tarihsel gelişmeleri anlattı ve laikliği kabul eden cumhuriyet döneminde hilafetle laikliğin yan yana olamayacağı ve birlikte yaşayamayacağı için hilafetin kaldırıldığını bildirdi.
 
Siyaset Bilimci-Yazar, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barış Doster, eğitim birliği konusunu ele aldı. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda savaş ve devrimin eş zamanlı gerçekleştiğini, cumhuriyetin ‘ön söz’ünün Çanakkale’de, ‘son söz’ünün de Lozan’da söylendiğini belirten Doster, Türk toplumunun devletleşirken milletleştiğini, milletleşirken de devletleştiğini bildirdi. Mustafa Kemal’in kapsamda, yöntemde ve amaçta faklılığına vurgu yapan Doster, Eğitim Birliği Yasasının aydınlanma devriminin temel yasası olduğunu, cumhuriyetin, aklın özgürlüğüne ve egemenliğine dayalı eşit yurttaşı muhatap aldığını vurguladı. Doster, “devrimci gelenek varsa, devrimci gelecek de vardır” diyerek sözlerine tamamladı.
 
YARSAV Eski Başkanı Emine Ülker Tarhan ise konuşmasında hukuk devrimini anlattı. Cumhuriyet döneminde çoklu hukuktan tekil hukuka geçildiğini, uygar dünyanın yasaları örnek alınarak hukuk devriminin gerçekleştirildiğini belirten Tarhan, ancak karşı devrim hareketinin hız kazandığı günümüzde başta anayasa olmak üzerine temel yasaların yaz-boz tahtasına döndüğünü, cumhuriyetin hukukunun tanınmaz hale geldiğini söyledi. Günümüzde yargı bağımsızlığından söz edilemeyeceğini, yargı sisteminin tıkandığını ve yargının idarenin güdümüne girdiğini örnekleriyle anlatan Emine Ülker Tarhan, çok hukuklu sisteminin yeniden gündeme getirilmesi için çalışmaların yapıldığını, buna da hazırlıklı olmak gerektiğini bildirdi.
 
Konuşmalardan sonra soru – cevap bölümüne geçildi. Daha sonra konuşmacılara birer Teşekkür Belgesi sunuldu.