© 12 Eylül darbesinin üzerinden 30 yıl geçti ancak hâlâ o dönemde işkence yapanlar hâkim karşısına çıkarılamadı. Faşizmin yaşamını aldığı Orhan Keskin’in ailesi işkencecilerden hesap sorulmasını istiyor.

ALİCAN ULUDAĞ
CUMHURİYET

ANKARA - Orhan Keskin, 12 Eyül faşizminin hayatını aldığı binlerce gençten yalnızca birisi. Daha 28indeyken işkence gördüğü Diyarbakır Cezaevinde ölüm orucunda yaşamını yitirdi. Yiğit bir kardeşyitiren abla İpek Gürün acısı hâlâ çok ve dün gibi: Orhanım bir sevgili eli tutmadı, mendil alıp halayın başına geçmedi, keyifle bir sigara içmedi. Çünkü o bir devrimciydi...Keskin, bugün saat 12.30da Karşıyaka Mezarlığında gömütü başında anılacak.

12 Eylül darbesinin üzerinden 30 yıl geçti ancak hâlâ o dönemde işkence yapanlar hâkim karşısına çıkarılamadı. Hâkim karşısına çıkarılmak bir yana, işkenceciler ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor. Darbe soruşturmasını yürüten özel yetkili Ankara Savcılığı, onlarca işkence dosyasını suçun işlendiği illere gönderdi. Şimdi savcılıklar bu dosyaları tek tek açacak. Sadece darbecilerin liderleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya 4 Nisanda Ankarada yargılanacak.

Darbecilerin yargılanıyor olması, elbette yitirilenleri geri getirmiyor. Bu yitirilenlerden biri de daha 28indeyken Diyarbakır Cezaevinde yaşamını yitiren Orhan Keskin... Keskinin ablası İpek Gürin anlattığına göre, 1956 yılında Ardahanda doğan kardeşi devrimci düşüncelerle Silvanda liseyi okurken tanıştı. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümünün 2. sınıfında ise profesyonel devrimciliğe başladı. Ancak 12 Eylül, Orhan Keskinin de kapısını çaldı ve kendini Diyarbakır Cezaevinde buldu, işkence gördü. 3 Mart 1984 günü Diyarbakır Cezaevinde ölüm orucunun 54. gününde hayatını kaybetti. 12 Eylül faşizmi halka terör sunmuşsa Diyarbakıra vahşet sunmuşturdiyen İpek Gür, bu dönem yapılan işkenceler için şunları söyledi:

Halklara işkence sunmuşsa Diyarbakıra kırım ve katliam sunmuştur. 12 Eylül faşizmi ile Diyarbakır zindanı Saygon zindanlarından daha beter bir hale getirildi. Nazi toplama kamplarından daha acımasız bir soykırım merkezi haline getirildi. Bu soykırım merkezinin ortasında birçok devrimci, beden bedene, yürek yüreğe, omuz omuza insanlık onurunu kurtarmak, zulme boyun eğmemek ve teslim olmamak için kimi zaman bedenlerini yaktılar, kimi zaman ölüme yattılar. Tarihe ateşten bir gömlek bıraktılar. 12 Eylül faşizmine karşı cezaevleri ve işkencehanelerde devrimciler umudu direniş türküsüne dönüştürdüler. Haykırdılar insanlık onuru işkenceyi yenecek.

‘O bir yiğitti’

Abla Gür, Bu yiğitlerden biri de kardeşim Orhan Keskindirdiyor. Kardeşi ve arkadaşlarının zulüm karşısında ölümü özgürlük saydığını belirten Gür, şöyle devam etti:

Kardeşimin tek isteği halklara özgürlük, işsizliğin, yoksulluğun, sömürünün olmadığı bir dünyada mutlu ve huzurlu yaşamaktı. Orhanım bir sevgili eli tutmadı, mendil alıp halayın başına geçmedi, keyifle bir sigara içmedi, tatile gidip denize girmedi, yeşil sahalarda top koşturmadı. Çünkü o bir devrimciydi. Devrimciler devrim için yaşamalı derdi. Seçimini devrimden yana yaptı. Annemin gözyaşlarında, babamın ruhunun derinliklerinde, kardeşlerinin yüreklerinde 28 yıldır özlem ve sevgi ile yaşadı. O yanımızda olsaydı hayatımız farklı olurdu diye düşündük. Keşkelerimiz olmazdı. Babamın seni nasıl kurtaramadımdüşünce saplantısı olmazdı. Yanımızda olsaydı gözlerimizin ışığı, yüreğimizin umudu daha çok olurdu. 28 yaşındaydı. Ölümünün 28. yılında onsuz yaşamaya çalışıyoruz. Bize bu acıları yaşatanlardan mutlaka hesap sorulmalıdır. Ve inanıyorum ki yakınlarını kaybeden aileler 4 Nisanda başlayacak mahkemeye çok sayıda müdahil olarak katılacaklardır. Biz ona yandık, o da devrimi gerçekleştiremediğine yandı. Unutmadık unutturmayacağız.

Keskin, bugün saat 12.30da Karşıyaka Mezarlığında arkadaşları ve ailesi tarafından anılacak.


Ölüm orucunda yaşamını yitiren Orhan Keskin mezarı başında anılacak.