ÇİĞDEM ALDATMAZ

Fransız İhtilâli, Almanca "Die Französische Revolution", Fransızca "La Révolution Française", İngilizce "The French Revolution" diye anılır. Fransa'da 1789 yılında halk ve burjuva denilen, orta tabakanın Kral'a, asillere ve ruhbanlara ayaklanması ile başlayan, dünyaca siyasi ve sosyal sonuçlar doğuran bir hareketten bahsediyoruz. Dünya tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil eden bu büyük hadiseye alışılmadık açılardan bakıyor Hazan. Say Yayınları’nca yayımlanan Fransız Devrimi incelemesine şaşırtıcı bir soruyla başlıyor: Bu denli iyi yağlanmış bir yönetim nasıl olur da ilk şokta hiç direniş olmadan 1789 yazına kadar buhar olup uçabilir?

Hazan, hepimize Fransız Devrimi’nin hikâyesini anlatıyor fakat tabii ki şahsına münhasır duruşuyla. Kitabın ilk on dört bölümü devrim dönemindeki yan olayların ani ivmesine rağmen hiçbir ek kopma olmadan kronolojik bir biçimde birbirini takip ediyor. Bir yanda meclisler bir yanda halk olmak üzere iki büyük devrim sahnesini birbirine sıkıca bağlayan bir kurgu oluşturmuş. Devrimi bir Paris olgusu olmaktan çıkartıp onu oluşturan tüm ırk ve toplulukların panoramasını sunmuş. Sorunlu bulduğu noktaları enine boyuna irdelemiş.

İnsanlık tarihinin en önemli olaylarından biri olan devrim, on sekizinci yüzyıl sonunda başta Fransa'yı sarsarak sosyal bir akım başlatmış, daha sonra Avrupa'yı, hatta tüm dünyayı büyük ölçüde etkilemiş ve cazibesini günümüze dek korumuştur. Fransız Devrimi'nin belki de en önemli yanı, bir insan toplumunun, binlerce yıl boyunca dünya halklarının başına bela olmuş soylular-rahipler ittifakı olmadan varlığını daha kaliteli biçimde sürdürebileceğini gözler önüne sermesidir. Elbette bu, tarafsız kalınabilecek bir konu değildir.

Tarihçilerin büyük bir kısmı Fransız Devrimi'ni, liberalizme olan genel eğilimi kanlı bir şekilde altüst eden, can sıkıcı bir olay olarak değerlendirir. Eric Hazan'ın Fransız Devrimi Tarihi ise devrimin, Batı dünyasının düşünce ve yaşam biçimini kökünden değiştirdiğini savunan ayrı bir görüşün sesidir.

Hazan, devrimi isyandan devrime geçilen bir dönem olarak, çok sayıda alıntıyla anlatıyor. Bunun sebebini iki şekilde açıklıyor: Birincisi kaynağına gidildiğinde en ünlü hatiplerin onlara normalde atfedilenden farklı bir şey söylemesinin anlaşılması, ikincisi ise devrim sırasında dilin muhteşem bir güzellikle ironi ve coşkunluk, sertlik ve gözyaşı arasında zirveye ulaşmış olması. Retoriğin politikada nadir olarak şiirsel bir güce sahip olduğu bu dolaylı tarzı sevmiş.

Yazar, tarih anlatıcılığının yanı sıra, tarihi bir atmosfer yaratarak büyük bir hikâye ortaya çıkarıyor. Edebiyatçılar, filozoflar ve sanatçılar, Balzac, Baudelaire, Blanqui, Flaubert, Hugo, Para ve Proust, Doisneau, Nerval ve Rousseau gibi karakterler bu belgesele eşsiz bir dökümle katkıda bulunuyor.

Tarafsızlık meselesinde de Hazan’ın tavrı gayet net. “Verdiğim bilgilerin doğruluğu konusunda tüm özeni gösterdim. Fakat kitabın tarafsız olduğunu iddia etmiyorum. Tam tersine göreliliğe ve alaycılığa meyilli olan çağımıza az da olsa devrimci heyecanı zerk edeceğini umuyorum. Saint-Just’ün dediği gibi: ‘Keskin zekâyla ikna etmenin mümkün olduğu bir zamanda yaşayanların vay haline.’”

Devrim ortamını hazırlayan tüm olay ve olguları da kapsayan bir çalışma olduğunu belirtmiştik. Kitapta14. Louis Fransası, Ulusal Meclis’in kurulması, Nancy Katliamı, Kral’ın kaçışı, Jakoben Kulübü’nün bölünmesi, Brissot-Robespierre düellosu, Brunswick Manifestosu, 20 Haziran olayları, savaş ilanı, kralın yargılanması ve ölümü, Öfkeliler ve Halk Hareketi, Jirondenlerin yargılanması, Vendee Savaşı, Kültürel Devrim, Germinal Felaketi gibi devrimin temel unsuru olan pek çok hadiseyi geniş başlıklarla irdelemiş. Kitabın özenli Türkçesi bir yana, itinayla hazırlanan dizin, kaynakça ve notlar isimler ve olaylar için yapacağınız geri dönüşlerde son derece yakın bir kılavuz olmuş.

Kaynak: Birgun.net