ABD başkanlığı ön seçimleri sürerken Cumhuriyetçi adaylardan Donald Trump’ın yükselişi ve sansasyonel açıklamalarıyla ilgili tartışma ve analizler sürüyor. Bugün Slate’te yayınlanan bir yazısında Jamalle Bouie de, Trump’ın yükselişine dair öne sürülen argümanları ele aldı ve kendi tezini paylaştı.

Bouie’ye göre Trump’a dönük desteğin yükselmesiyle ilgili tartışmalarda iki saptama öne çıkıyor. Bunlardan ilki meselenin sosyo-ekonomik bağlamına odaklanarak, son yıllarda yaşanan ekonomik küçülmenin işçi sınıfına katılan eski orta sınıf beyaz kesimlerde yarattığı öfkenin kitleleri Trump’a yönelttiğini savunuyor.

Bu argümana göre sınıfsal ayrıcalıklarını kaybeden ve işçi sınıfına katılan beyaz ABD yurttaşları ırk hiyerarşisindeki ayrıcalıklı konumlarını da kaybetmekten korktukları için Trump gibi ırkçı bir siyasetçiye yönelmiş durumdalar.

Öne çıkan ikinci argüman ise, Trump’a dönük desteğin arkasında Cumhuriyetçilerin uzun yıllardır sürdürdüğü ayrımcı politikanın yarattığı birikim yatıyor.

Buna göre, Cumhuriyetçi Parti uzun yıllardır, tarihsel kuzey-güney ikileminde güneyle özdeşleşen eski “konfederasyon” eyaletlerindeki “beyaz duyarlılığa” oynadı ve bunun yarattığı birikimin sonucu olarak açıktan ırkçı bir adayın Başkanlık yolunda önemli eşiklerden birini aşmak üzere olduğu bir tablo çıktı.

NEDEN ŞİMDİ?
Bouie ise her iki tezin de kısmen doğru olduğunu ancak Trump gibi bir figürün tarih sahnesine neden şimdi çıktığını açıklamadığını savunurken, Trump’ın yükselişinde asıl katalizörün Obama’nın başkanlığı olduğunu öne sürdü.

Yazara göre Obama yürüttüğü politikalarla ABD standartlarında ana akımın pek dışında sayılamayacak bir Başkan olsa da, bir sembol olarak son derece “radikal” bir algıya yol açtı. Halen bir ırksal hiyerarşiden söz edilebilecek durumda olan ABD’de seçilmiş olması dahi son derece “radikal” bir hadiseydi.

Yazara göre Obama’nın başkanlığı “ulusal kast sistemine göre toplumsal ilişkilerde aşağı bir konumda olması gereken birinin politikanın zirve konumuna yerleşmesi” anlamına geliyordu.

Bu durum önceki yıllarda Bush ve Reagan’ı iktidara taşıyan toplumsal kesimlerde adeta bir “altüst oluş” havasına yol açtı. Bu kesimler 2008 seçimlerinin ardından Washington Post’ta yer alan bir analizde Obama’yı iktidara taşıdığı söylenen “kozmopolit yeni seçmen kitlesinin” ve yine Obama’yı desteklediği varsayılan göçmen ve siyahilerin dışında kalanlardı. Yazara göre bir de üstüne sonraki yıllarda yaşanan ekonomik krizin bu kesimde artık ülkedeki ırksal hiyerarşinin sarsılabileceği algısını yarattı.

Bouie bu tezini kanıtlamak için analizinde Obama’nın Başkanlığı yıllarında Trump’ın yürüttüğü politik kampanyaların izini sürdü. Trump bu yılki kampanyasında Latinleri ve Müslümanları hedef alsa da, Obama yıllarında ilk çıkışını siyahi karşıtlığıyla yapmıştı.

Aktardığına göre, 2011 yılında ırkçılar arasında Obama’nın yabancı bir ülkede doğduğu ve Başkanlığı’nın bu nedenle gayrı meşru olduğu konuşuluyordu. Trump da bu dönemde bu teze sarıldı. Şimdilerde dahi Bouie’nun aktardığına göre Trump destekçilerinin %62’si Obama’nın aslında Müslüman olduğuna, %61’iyse başka bir ülkede doğduğuna inanıyor.

 


Kaynak: Haber.sol.org.tr