CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "partili hakimlik"in AKP eliyle yerleştirildiğini örnekleriyle anlattı. Yarkadaş konuşmasında Kezban Saçılık'ın yerlerde sürükletilmesine de sert tepki gösterdi.

 CHP'li Yarkadaş Bekir Bozdağ'ın da katıldığı gensoru önergesi görüşmelerinde şöyle konuştu:

 "Sevcan Karayiğit, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hukuk Başdanışmanı Ahmet Karayiğit'in kızı.

 Gonca Hatinoğlu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün kızı.

 Muhammed Said Pamukçu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın Özel Kalem Müdürü.

 Behice Çavuşoğlu, AKP Giresun Kadın Kolları İl Başkanı.

 Bayram Günaydın, AKP Trabzon İl Başkan Yardımcısı.

 Kazım Sunar, AKP Nevşehir İl Başkanı. Fahrettin Tuğrul, AKP Uşak milletvekili adayı, Uşak Hukukçular Derneği Başkanı. Bu dernek 15 Temmuzda, alçak darbe girişiminin ardından FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle kapatıldı.

 Kimdir bu isimler ve ortak özellikleri nelerdir? Bu isimlerin ortak özelliği hepsinin yolunun AKP'den geçmesi ve 24 Nisanda hâkim olarak göreve atanmasıdır.

 AKP'Lİ HAKİMLER

 26 Aralık 2016 tarihinde yapılan avukatlıktan hâkimliğe geçiş sınavı sonrası atanan 1.341 hâkimin neredeyse tamamı AKP il ve ilçe teşkilatlarından devşirilmiştir.

 Yukarıda sıraladığımız ve burada da gördüğünüz bu isimler adalet mekanizmasının nasıl bir girdaba sokulduğunu göstermesi açısından önemli bir örnektir. AKP'li yüzlerce avukat hâkim olarak atanmıştır. Adalet sarayları âdeta AKP il başkanlığına dönüştürülmüştür.

"40 SANİYEDE PİYANGO BİLETİ SEÇEMEZSİNİZ"

Sayın vekiller, bu avukatlar tam kırk saniye süren mülakatla hâkim olarak atanmıştır. Kırk saniyede Millî Piyango bileti bile seçemezsiniz ama kırk saniyede bu isimleri hâkim olarak atayabiliyorsunuz. Ve bunu yapabilmek için yazılı sınavdaki 70 puanlık baraj şartını kanun hükmünde kararnameyle kaldırıyorsunuz.

Yazılı sınavda 90, 92 alanları eliyor; 50, 55 puan alanları sadece ve sadece AKP'li oldukları için hâkim olarak şaibeli bir mülakatla göreve atıyorsunuz.

Yaptığınız, hukuk adına bir cinayettir. Partizan hâkimler listesi adaletin ölüm fermanıdır. Siz adaletin ölüm fermanını yazıp adalet tabutuna son çiviyi çaktınız. Artık, eserinizle övünebilirsiniz.

 YASADIŞI DİNLEMEYİ SAVUNAN HAKİM

 İşte, Sayın Bakan, atadığınız bir hâkimin adalete bakış açısı: Adı Kamil Açıkgöz, kendisi AKP'li ve bir cemaate mensup olduğunu Facebook sayfasında açıkça yazıyor. Nedir bu kişinin özelliği AKP'li olmasının dışında?

 Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefonlarının yasa dışı bir şekilde dinlenmesini haklı buluyor, Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine gitmesiyle alay ediyor ve Türkiye şu anda bu kafaya teslim ediliyor, adalet bu zihniyete teslim ediliyor. Eserinizle övünebilirsiniz.

 BOZDAĞ'A HATIRLATTI

 Sayın Bozdağ, 8 Kasım 2016'da yaptığınız bir konuşmada "Sanal dünyada siyasal paylaşımlar yapan hâkimleri görünce rahatsız oluyorum. Davalarımın böyle bir hâkime düşmesini istemem. Ben böyle yapan savcı ve hâkimlerden korkuyorum." demiştiniz.

 İşte, kırk saniyelik mülakatla atadığınız hâkimin paylaşımları: Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine gitmesiyle alay eden ve telefonların yasa dışı dinlenmesini savunan bir hâkim.

 Şimdi, Sayın Bozdağ, size çağrım şudur: Gelin, bu şaibeli sınavı iptal edin. Gelin, bu şaibeli sınavda, yazılıda kim kaç puan aldı ve mülakatta hangi kriterler uygulandı, bunların tamamını kamuoyuna açıklayın ve yeni sınavı kameraların önünde, mülakatları kameraların önünde kamuoyunu ikna ederek yapın.

 Aksi takdirde, bizim yargıya güvenmemizi de beklemeyin.

 FETÖ YÖNTEMLERİ

 Biz sadece ve sadece AKP'li oldukları için atanan bu hâkimlere neden güvenelim? Siz geçmişte ortağı olduğunuz FETÖ'yle özel yetkili mahkemeler aracılığıyla muhalefeti sindiriyor ve bundan da büyük keyif alıyordunuz. Şimdi eski ortağınız FETÖ'den öğrendiğiniz yöntemleri kullanıyor, sulh ceza hâkimliklerini âdeta iktidarın bir sopası hâline çeviriyorsunuz.

 İktidarın sopası hâline çevirdiğiniz bu hâkim ve yargı mekanizması inanılmaz cinayetler işliyor, yargıda büyük yaralar açıyor.

 CUMHURİYET YAZARLARININ RAPORLARINI ANLATTI

 Cumhuriyet gazetesinin 13 yazarı ve çalışanı uydurma bile denilemeyecek bir gerekçeyle aylardır hapiste ve bu yazarlardan 4'ü devlet hastanesinden hasta olduklarına dair rapor almalarına rağmen serbest bırakılmıyor ama AKP'li Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Kavurmacı uyuyamıyor gerekçesiyle hem de özel hastane raporuyla tahliye ediliyor.

 Sahi, nerede bu Ömer Kavurmacı; evinde mi, özel hastanede mi, yoksa Yunanistan'da mı uyuyor Sayın Bakan, haberiniz var mı?

 NURİYE VE SEMİH'İ ANLATTI

 Tabii, siz bu Ömer Kavurmacı'nın nerede uyuduğunu bilemeyebilirsiniz ancak biz dün komik bir gerekçeyle partili hâkimlik mekanizması tarafından tutuklanan Nuriye ve Semih'in nerede uyuduğunu biliyoruz.

 Onlar Kavurmacı gibi değiller, rahat uyuyabiliyorlar çünkü onlar hiç kimsenin hakkını yemediler, hiç kimsenin emeğini sömürmediler; onlar sadece ve sadece işlerini istedikleri için tutuklandılar.

 Artık ne yaptığınızı bilemez bir hâle geldiğiniz için, FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle işten attığınız Nuriye ve Semih'i DHKP-C'li oldukları gerekçesiyle tutuklatıyorsunuz. Bu tutuklamanın gerçek sebebini biliyoruz; onların yüzündeki gülüşten korkuyorsunuz, adaletsizliğe teslim olmadıkları için tutuklatıyorsunuz.

İBRETLE İZLEDİK

 Yaptığınız bunlarla sınırlı mı? Değil tabii ki. Partili hâkimler, partili polisler sadece Nuriye ve Semih'ten mi korkuyor? Hayır. Dün gördük, önceki gün gördük, on yedi yıl önce sizin "statükocu" dediğiniz kesimler tarafından cezaevi operasyonunda kolu koparılan Veli Saçılık'ın annesine yaptıklarınızı ibretle gördük. Orada feryat etti Kezban Ana: "Oğlumun kolu yok! Oğlumun kolu yok! Arabasına gaz sıkmayın! Gözaltına almayın! Allah'tan korkmuyor musunuz! Müslüman değil misiniz!" dedi. Ne yaptınız? O kadını yerlerde sürüklediniz.

 PANTOLON GERÇEĞİ

 Bakın, bu ana neden pantolon giyiyor biliyor musunuz Sayın Bakan?

 Çünkü on yedi yıl önce oğlunun kolu koparıldığında yine cezaevinin önüne gitmişti ve o zaman sizin "statükocu" dedikleriniz oğlunun kolunun peşinde olan bu ananın üstündeki tüm elbiseleri soymuştu, şimdi başına aynı şeyin gelmesinden korktuğu için on yedi yıldır etek giymiyor ve dün oğlunun yanına gelirken yine pantolonuyla geldi, çünkü sadece ve sadece iktidarda kalabilme adına muktedir olanların neler yapabileceğini on yedi yıl önceden biliyordu.

 On yedi yılda hiçbir şey değişmedi, Kezban Ana on yedi yıl önce de yerlerde sürükleniyordu, dün de yerlerde sürüklendi. Partili hâkimlik ve partili polisliğin ülkeyi getirdiği durum budur.

 Sadece bu mu?

 SÖZCÜ'YE UYDURMA SUÇLAMA

Şu Sözcü gazetesine yaptıklarınıza bir bakın. Sözcü gazetesine, eğilmediği, bükülmediği, Atatürkçü çizgiden geri adım atmadığı, ihale peşinde koşmadığı, önünüzde düğmesini iliklemediği için uydurma bir soruşturma açtınız.

O soruşturmayı neden açtığınızı biliyoruz. Çünkü, Sözcü gazetesinin altı matbaası var, o matbaaya el koymak, milletin anasına küfretmekle meşhur olan bir iş adamına peşkeş çekmek istiyorsunuz, tıpkı Kanaltürk ve Bugün TV'ye yaptığınız gibi. Bunları yapmayın. Kim hak arasa Türkiye'de, başına, tepesine balyoz gibi iniyorsunuz.

İŞKENCE VAR

Türkiye'nin her yerinden işkence ve gözaltı haberleri geliyor. Şu anda 50'nin üzerinde gözaltı var İstanbul'da. Neden? Sadece ve sadece KHK zulmüne karşı çıktıkları için.

Buradan bir kez daha sizleri uyarıyoruz: Analarımızı ağlatıyorsunuz, gençlerimizi işsiz bırakıyorsunuz ve bu feryatların hiçbirini duymuyorsunuz. Size şunu söyleyelim: Türkiye'yi iktidarda kalabilmek adına ucu görünmeyen karanlık bir tünele soktunuz.

Ancak emin olun ki o ucu görünmeyen karanlık tünel, Nuriye ve Semih'in gülüşüyle, Kezban Ana'nın feryadıyla aydınlanıyor ve ışığa bir adım daha yaklaşıyoruz.

Şu an sizin yargılanamayacağınız bir düzen kurma peşinde olduğunuzun farkındayız ve Türkiye'yi bu yüzden bir karanlığa ittiğinizi de görüyoruz. Şu an zifiri bir karanlık içindeyiz ama bu zifiri karanlık er geç aydınlanacak.

Unutmayın ki karanlığın en koyu olduğu an, şafağın en yakın olduğu andır. Biz şimdi en karanlık dönemdeyiz ama emin olun ki aydınlığa da bir o kadar yakınız."​

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr