Bundan dört yıl önce sadece Türkiye değil, dünya tarihine de geçecek bir direniş yaşandı.

HAKKINI ARAYANLAR TUTUKLANIYOR

Emel Korkmaz: Eskişehir’de polisler ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, “Canlarımız gitti ama biz mücadeleye devam ediyoruz. Adalet isteğimiz için, çocuklarımızın katillerinin cezalandırılması için savaş veriyoruz. Biz adalet umudumuzu hep koruduk, adalet arayışımız sürüyor ve sonuna kadar da peşini bırakmayacağız. Adalet yerini bulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülkemizde olmayan adaleti arayacağız. Söylenecek o kadar çok şey var ki ama bir yandan da söylenecek hiçbir şey de yok. O kadar şey söyledik ve olmadığını gördük, artık inanın ki hep anlamsız kalıyor. Haklarını arayanlar, işini isteyenler tutuklanıyor. İşini isteyen insanın isteğini yerine getirmek o kadar mı zor” diye konuştu.

‘GEZİ HER ZAMAN BİR YANIMIZDA'

Ali Ayvalıtaş: 4 yıl bizim açımızdan cehennem gibi geçti. Mehmet’ten sonra birçok acıyı da beraberinde yaşadık. Oğlunun acısına dayanamayan eşimi de bu sürede kaybettim. Gezi bizim her zaman bir yanımızda yaşıyor. Ancak tesadüfe bakabiliyor musunuz ki 1 Haziran günü Mehmet’in davası görülecek, ertesi gün ise onun ölüm yıldönümü. Bizi her taraftan yaralıyorlar. Ama Gezi hiçbir zaman unutulmayacak. Gezinin çocukları iyi yoldalar. O gün hayatını kaybeden ve yaralanan çocuklarımızın istediği düşleri biz aileler olarak sürdürmeye devam ediyoruz. Türkiye’de bu gençlerin istedikleri özgür bir gelecek elbet bir gün yolunu bulacak. İlla ki zalimlikler de son bulacak. Bu ülkede gerçek kardeşliğin yaşandığı, kimsenin düşüncelerinden ve yaşam tarzından dolayı ötekileştirilmediği bir gelecek için o çocukların miraslarını taşımaya devam edeceğiz. 4. yılında Gezi’nin kardeşlik ruhunu bir kez daha yaşıyoruz. 4 Haziran günü Mehmet için Ataşehir’de düzenlenecek olan yürüyüşte de tüm Gezi’nin çocuklarını görmek istiyoruz.

 

'GENÇLER ÖLMESİN, ANNELER AĞLAMASIN'

Hatice Cömert: Hatay’da gaz fişeğiyle başından vurularak yaşamını yitiren 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, “Oğlum Abdocan’ı çok özledim. Dört yıl bitti ama ben hep acıyla yaşıyorum. Umutlu ama acılı. Gezi şehitlerine Allah rahmet eylesin. Oğlum Abdocan da kalbimde yaşıyor. Onunla yaşıyorum. O, kalbimde yaşıyor ama acıyla yaşıyor. Onu hiç unutamam, ölene kadar kalbimde yaşayacak. Bu acıyla yaşayacağım. İstiyorum ki kimse, hiçbir genç ölmesin, hiçbir anne bu acıyı yaşamasın. Oğlum dört yıldır yok ama katili hâlâ dışarıda. Abdullah’ı kimse unutmadı. Özellikle gençler. İnsanlar O’nu benim gibi kalbinde taşıyor” diye konuştu. Cumhuriyet ve Sözcü gazetesi çalışanları ile tutuklu bulunan gazetecilere haksızlık yapıldığını ve onların en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmasını istediğini de belirten anne Cömert, “Onlara buradan selam söylüyorum. Onlar özgürlüklerine kavuşmalı. Bu haksızlık kaldırılacak bir şey değil” dedi.

 

'ADALETİ ARARKEN ADALETSİZLİK BULDUK'

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sami Elvan: 4 yıl geride kaldı ama bizim için bu yıllar hep zorlu geçti. İlk gün gibi aynı yerdeyiz. Biz artık ülkemizde huzur, barış ve kardeşlik olsun istiyoruz. Biliyoruz çocuğumuz gelmeyecek ama artık insanlar bu talepleri canlarıyla ödemesin. Çocuklarımız yaşasın diye çok önemli bir sürece girdik. Vahşetin her gün daha beterini yaşıyoruz. Sokakta insanlara saldırıp doğa savunucularını insanlar öldürüyorsa, işleri için son çare olarak bedenlerini ölüm orucuna yatıranlar ‘terör’ iddiasıyla tutuklanıp cezaevine atılıyorsa biraz daha düşünmemiz ve sıkı çalışmamız gerekiyor. Bu ülkede artık sadece muhaliflerin değil bütün insanların eşit şekilde kardeşçe yaşamasını söylüyoruz. Gezi’nin çocukları tam da bu kardeşliği istedikleri için canlarını yitirdiler. Artık sen-ben kavgası değil, kardeşliği paylaşmalıyız.

 

'ÇOCUKLAR ÖLMESİN DİYE ADALET İSTİYORUZ'

 

Emsal Atakan: Gezi direnişi sırasında Hatay’da ODTÜ’ye destek eylemleri sırasında yaşamını yitiren 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, “Bu dört yıllık süreçte adalet bekledik ve halen bekliyoruz. Katiller yargılanana kadar da bunu takip edeceğiz. Başka çocuklar öldürülmesin, başka anneler ağlamasın diye takip edeceğiz. Oğlum öldürüldü ama daha davası bile açılmadı. Niye öldürüldü bizim çocuklarımız? Ne istedi? Özgürlük, barış istediler, savaşa ‘hayır’ dediler. Tek isteğimiz ülkede adaletin sağlanması. Adalet sağlanırsa, adalet olursa bunlar yaşanmaz. Oğlum Ahmet öldürüleli 4 yıl oldu. Ve biz hâlâ adalet umudu içerisindeyiz, bunun için koşturuyoruz ve adalet istiyoruz. Katillerin yargılanmasını istiyoruz. Düşünsenize, bugün, bir baba, oğlunun kemiğini aldığı için seviniyor. Bundan daha acı bir şey olabilir mi? O kadar ezilen kişi var ki, artık bunlar yaşanmasın” dedi.

 

'MEĞER FETÖ'YE DİRENMİŞİZ'

Aydın Aydoğan: Tam üzerinden 4 yıl geçti ve halen adliye koridorları ve hastane odaları arasında sıkıştık kaldık. Gezi’den sonra artık toplumdaki hızla yayılan kutuplaşma bizleri çok etkiledi. Özellikle beni şehirlerarası yolculuk sırasında milletin içinde ‘terörist’ muamelesi yapılarak indirilip sabaha kadar hakkınızda ihbar var denilerek gözaltına alınmam, çocuklarımın ve ailemin takip edilmesi gibi bir dizi tacize varan olaylarla karşılaştım. Geçen günlerde cumhurbaşkanı 15 Temmuz’da Geziciler meydanda yoktu diyerek bizi FETÖ ile ilişkilendirmeye çalıştı. Ama benim dosyamdaki 7 polisin FETÖ’den gözaltına alındıkları ortaya çıktı. Demek ki biz 2013 yılında sadece iktidarın baskısına değil, FETÖ’ye de direnmişiz.

 

 

 

 

'4 YILDIR ADALETİ BULAMADIK'

Erdal Sarıkaya: 4 yıl önce vücut bütünlüğü tam iken şimdi bir gözümde görme yetisini kaybettim. Bizi vuran polislerin yargılanması için açtığımız davada ise 4 yıl boyunca 6 savcı değişmesine karşı halen soruşturma aşamasından bir adım ileri gidilemedi. 15 yıldır darbeden yakınan, bağımsız yargı inş a edeceğiz diyenlerin sivil darbe yapmalarını ve ülkeyi KHK ile yönettiklerini gördükçe iyi ki Gezi’ye katılmışım diyorum. 4 yıl boyunca hep “Korkmuyormusun” dediler. Bende her seferinde korkmadığımı söylüyorum. Çünkü 19 Mayıs 1919’da Samsuna çıkanlar, 68 kuşağında korkusuzca dar ağacına çıkanlar, 17 yaşında yaşı büyütülüp idama götürülenler Ali İsmal’ler, Ahmet Atakan’lar, Abdocan’lar korkmadı ki ben korkayım.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr