Gazetemize yönelik operasyon kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ın kızı Elif Günay, Uluslararası PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi tarafından Norveç’in Lillehammer kentinde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada gazetemize yönelik baskılara ve tutuklu arkadaşlarımızın cezaevindeki koşullarına dikkat çekti. 12. kez düzenlenen ve dün sona eren konferansta yaptığı konuşmaya “Bugün buraya, ülkemdeki basın özgürlüğü hakkında konuşmaya, hapisteki bir gazetecinin kızı olarak geldim. Sanırım bu durumu yeterince özetliyor, ama ben size yine de 7 aydır yaşadıklarımızı anlatacağım” diyerek başlayan Günay, şöyle devam etti:

“Yedi ay önce babam ve 9 arkadaşı evlerinden alınıp götürüldüler. Beş gün boyunca nezarette bekledikten sonra terör örgütüne destek vermek suçuyla tutuklandılar. O gün bugündür de küçük bir odada, herkesten ve her şeyden uzakta, ‘bekliyorlar’. Önce neyle suçlanacaklarını öğrenmeyi beklediler. Beşinci ayda beklenen iddianame geldi. Hatalı bilgilerle dolu, geçerli hiçbir suçlama içermeyen, absürt denebilecek, ama yine de bu aydınlık insanları teröre destek vermekle suçlayan bir iddianameydi bu. Sonra duruşma tarihini beklemeye başladılar; o ise 24 Temmuz’a, yani tutuklanmalarından 9 ay sonraya verildi. Yani kısacası babam, meslek hayatını mizah dergilerinde, gazetelerde, son 27 yılını da Cumhuriyet gazetesinin Kitap Eki’nde kitaplarla, yazarlarla, okurlarla geçiren Turhan Günay, dokuz ay bekledikten sonra hâkim karşısına çıkıp kendini savunabilecek. Dinleyen olacak mı, hep birlikte göreceğiz.”

Tecrit koşulları

Türkiye’nin en köklü gazetesi Cumhuriyet’in muhalif kimliği nedeniyle her zaman korkunç baskılara maruz kaldığını anlatan Günay, “Hayatlarını gazeteciliğe adamış bu insanlar şimdi üçerli gruplar halinde küçük bir odada, dünyayla iletişimleri minimuma indirilmiş bir halde, sebepsiz yere tutuluyorlar. Sadece en yakınlarıyla haftada bir saat, camın arkasından görüşebiliyorlar. Düşünün, o kadar ‘tehlikeliler ki’ eşlerinin, çocuklarının bile dokunması ‘yasak’. Mektup alıp vermeleri bile yasak olduğu için dünyayla tek bağları aileleri veya yine haftada bir saat bir memur nezaretinde yaptıkları avukat görüşleri” diye konuştu. Günay tutuklu yazar ve yöneticilerimizin mesajlarını da paylaştı:

Yaşam boğulmaz

MURAT SABUNCU: Dikenli teller, yüksek duvarlar ve gökyüzünü bile kapatan koca bir kafes arasında yeni bir hayat inşa edilebilir mi? Tecrübeyle sabit: Evet. Penceremin yanında, dikenli teller arasında otlarla oluşturulan bir yuvada yeni bir hayatın doğumuna şahitlik ediyorum. Serçeler ve yavruları... Kapkara bir kışın ardında baharla birlikte bize merhaba diyen kuşlar, küçücük ağızlarıyla canlanan doğadan otlar taşıdılar yuvalarına. Bu sırada bizlere de hediyeler getirdiler. Görmeyi çok istediğim papatyaları defalarca bizim küçük avluya bıraktılar. 7 aydır göremediğim doğayı bize taşıdılar. Şahit oldum ve şahitlik ederim ki hayatı, sesi, umudu, beton ve dikenli tellerle boğamazsınız. Bir kış günü, Silivri önünde biz cezaevinde kalan gazetecilere destek için gelen PEN üyeleri; o soğuk günde içimizi ısıttınız, bize umut oldunuz. Dünyanın neresinde olursa olsun ifade ve basın özgürlüğünün savunuculuğunu yaparak, dünyayı yaşanabilir kılan tüm yazarlara, düşünürlere selam olsun.

Desteğe ihtiyaç var

KADRİ GÜRSEL: Artık bir işkenceye dönüşen ve tüm haklarımızın gasp edildiği tutukluluk günlerinde bizlerin desteğe olan ihtiyacı her gün daha da artıyor. Bu süreçte PEN’in bize verdiği destek gerçekten çok önemli ve değerli. Kendilerine Silivri’den teşekkürlerimi iletiyorum.

Değerini biliyoruz

TURHAN GÜNAY: Basın ve yayımlama özgürlüğünün değerini de, bu özgürlüğü geri kazanacağımızı da çok iyi biliyoruz. Destekleriniz ve dostluğunuz için teşekkür ediyoruz.

Özgür kalplerin sesi

MUSA KART: Biliyorsunuz, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi fırsata çevrilerek muhalif gazeteciler cezaevine atıldılar. Hakkımda 29 yıla varan hapis cezası isteniyor ve 9 ay tutuklu kaldıktan sonra 24 Temmuz’da savunma için hâkim karşısına çıkabileceğim. Ne var ki dünyada haksızlıklara hayır diyen iyi kalpli insanlar bu hukuksuzluğu onaylamıyor. Özgürlük diyen kalplerin sesini kalın duvarlarla çevrili hücremden duyabiliyorum. İyi ki varsınız. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.

Utanç verici durum

HAKAN KARA: Ne yazık ki Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Dünyada hapse atılmış gazetecilerin yarısı Türkiye’den. Bu dünya çapında bir rekor ancak Türkiye açısından utanç verici bir durum. Türkiye’nin itibarı zedeleniyor. Gazetecilerin yanı sıra siyasetçiler ve bilim insanları da hapiste. Evrensel hukuk ilkeleri ve insan hakları açısından tüm bu yaşananların kabul edilebilir bir tarafı yok. PEN International’ın Türkiye’deki fikir ve ifade özgürlükleri konusundaki mücadele için verdiği desteğe çok teşekkür ediyorum. Böyle dönemlerde gerek PEN’in, gerekse uluslararası gazeteci örgütlerinin desteği bizler için çok değerli.

Tüm dünya duymalı

ÖNDER ÇELİK: Burada yaşadığımız şey tam anlamıyla tutsaklık. Avukatlarımızla bile haftada bir saat görüşme iznimiz var. Bu hukuksuzluğun tüm dünyada duyurulması bizim için çok önemli.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr