Sergideki en dikkat çekici eserlerden biri ise, E-Atık başlıklı USB heykel serisinden oluşan yerleştirme. Elektronik atık fikrinden yola çıkan heykel serisi, “hizmet için tasarlandıkları insanların yok olmalarından çok sonra çalışmaya devam etmekle lanetlenmiş cihazların hikâyesini” ortaya koyuyor.

İstanbul Tepebaşı’ndaki Pera Müzesi, yeni sergisinde, teknoloji, sanal gerçeklik ve biyolojiyi bir araya getirdi. ABD’li Sanatçı Katherine Behar’ın ‘Veri Girişi’ isimli sergisi, günümüzdeki teknoloji ve dijitalleşmenin veri yığınları, ölçüm ve bilgiyle olan ilişkisini ele alarak, sorgulamayı ve yeniden tanımlamayı amaçlıyor. Sanatçının Türkiye’deki bu ilk kişisel sergisi, geçmiş yapıtlarını da kapsıyor.

Etkinlik, Behar’ın Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu’ndan aldığı ilhamla ürettiği yeni eserlere de yer veriyor. Sanatçı veriyi “hesaplama halindeki dünya, dünyanın ve enformasyonun ham ölçüsü” olarak tanımlıyor ve su soruyu soruyor: “Bilgi işlem teknolojisinin her yeri kapladığı bir çağda, dijital medyaya gömüldüğümüzü söylemek bir tür klişeye dönüştü. O halde, dünyamızı gelişmiş teknolojilerle paylaşmak ne anlama geliyor?”

Küratörlüğünü Pera Müzesi ekibinden Fatma Çolakoğlu ve Ulya Soley’in yaptığı sergide yer alan ‘Veri Bulutu’, (Data Cloud) klavye tuşlarıyla kaplı yumuşak, doldurulmuş bir heykel formundan oluşuyor. Sergiye adını veren ve müzede cuma, cumartesi ve pazar günleri izlenebilen Veri Girişi (Data’s Entry) performansında ise, koreograf ve performans sanatçısı Aslı Bostancı ve Melih Kıraç, verinin maddi mevcudiyetini temsil eden klavye tuşlarının meydana getirdiği bir yığınla, zorlu bir mücadeleye girişiyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr