Ferhat Abdurrahman Mustafa ve Muhammed Huco, Suriye’deki savaştan kaçarak İstanbul’a gelmiş 11 yaşlarında iki çocuk. Okuldan sonra mendil satmak zorundalar. Soğukta, elleri titreye titreye, ev ödevlerini yapıyorlar. Ferhat’ın ailesi bir yıl önce, Muhammed’in ailesi ise iki yıl önce İstanbul Fatih’e yerleşmiş. Ferhat’ın evinin kirası bin lira, Muhammed’in evinin kirası ise 1200.

Doktor olacak...

Ferhat, dört kardeşiyle ve annesiyle yaşadığını söylüyor: “Babam Suriye’de savaşıyor. Bir ay önce babamla konuşmuştum. Annem kardeşlerime bakıyor. Evimiz iki odalı, bir odada elektrikli soba var. O odada annem ve kardeşimle kalıyoruz. Diğer odada amca, teyze gelirse kalıyor.” Fatih İskenderpaşa İlkokulu’nda 3. sınıf öğrencisi olduğunu söyleyerek, “Sabah okula gidip öğlenden sonra saat ikide eve dönüyorum. Yemek yiyip, mendil satmaya çıkıyorum. Gelirken defterimi yanımda getirip ödevlerimi yapıyorum. Günlük en fazla 60 lira kazanıp eve ekmek götürüyorum” diyor. “Şimdi bu kadar oldu” diyerek, önündeki bozuk paraları gösteriyor. Suriye’de çok az insanın kaldığını söyleyerek devam ediyor: “Suriye’deyken bir evimiz vardı. Sadece okula gidiyordum. Mendil satmıyordum. Suriye’yi özlüyorum ama orada artık bir evimiz yok. Çünkü Esat ‘buraları dümdüz yapacağım’ dedi. Her yere bomba atıyor. Oraya geri dönmeyeceğiz. Abla ben doktor olup insanlara yardım edeceğim. Hem o zaman büyük adam olacağım, mendil satmayı da bırakırım.”

‘Polis olup ülkemi koruyacağım’

Muhammed Huco ise babası, annesi ve dört kardeşiyle beraber yaşıyor. O da okuldan sonra mendil satıyor. Muallim Yahya İlkokulu’nda 6. sınıfa giden Muhammed, “Kira ödemek zorunda olmasaydık mendil satmazdım. Yalnızca okuluma gidip gelirdim. Üç odamız var. Annem babam bir odada, kardeşlerim ve ben bir odada, diğer oda da ise akrabalarımız kalıyor. Suriye’yi ve Türkiye’yi seviyorum. Ama Suriye’de savaş biterse oraya dönmeyi isterim. Çok özledim. Oradayken diyordum okuyup polis olacağım, ülkemi koruyacağım” diyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr