Kamuoyunu günlerdir meşgul eden, üç cinayetin ardından son olarak Tuzla’da tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’nın katil zanlısı olarak aranan Atalay Filiz, ülke gündemine “Seri katil” kavramını bir kez daha getirdi. Türkiye’de seri katil var mı yok mu diye baktığımızda, cinayeti işledikleri silaha ve yönteme göre “Çivili katil”, “Marangozcu katil”, “Kolici katil” gibi dışında çok fazla seri katile rastlanmıyor. Daha çok Amerika’da ya da Avrupa’nın bir ülkesinde duymaya alışık olduğumuz “seri katil” ve cinayetlerin ülkemizde işlenmiş olabileceği varsayımı bile insanları korkutmaya yetiyor. Peki cinayetleri işlediği iddia edilen Atalay Filiz de bir seri katil mi? Bu konuları konuşmak için çok sayıda polisiye romana imza atan yazar Ahmet Ümit ile Beyoğlu’nda bir araya geliyoruz. Bizi ofisinde karşılayan Ümit, Atalay Filiz konusunun abartıldığını anlatarak konuşmasına başlıyor...

 

Seri katiller ‘yalnız insanlar’

- Seri katillerin ortak özellikleri ne?

Bu konudaki en uzman kurum FBI’dır ve onun çıkardığı kaynaklara bakmak gerekir. Seri katil denilen kişilerin ortak özellikleri, profilleri çıkarılmış. Seri katil denilen kişi her ırktan olabiliyor ama genellikle beyaz ırktan ve erkek olduğu görülmüş. Ortak özellikleri ise ‘yalnız, yani toplumla iletişim’ kuramayan insanlar olmaları... Yalnızlık derken komşusu ile belki konuşuyor ama gerçek anlamda ilişki kuramayan insanlar. Kendilerini yabancılaşmış, kaybolmuş hissediyorlar ve toplumla normal insanların ilişki kurma biçimi yerine başka bir ilişki kurma biçimini tercih ediyorlar. Bunu da insanları öldürerek yapıyorlar.

- Öldürme duygusunun altında yatan nedenler ne olabilir?

Genellikle psikolojik bir travma söz konusu oluyor. Özellikle de cinsel temelli bir taciz veya cinsel temelli bir kırılma. Örneğin çok ünlü olan Ted Bundy diye bir seri katil var. O, gerçek annesini anne olarak bilmiyor, teyze ya da ailenin başka ferdi olarak biliyor, yıllar sonra bunu öğrenince yaşadığı şok ile annesine benzeyen kadınları öldürüyor. Aslında hakikatle yüzleşemediği için annesini öldürmek yerine kadınları öldürerek psikolojisini rahatlatıyor.

 

Seri katilin mesajı vardır

- Peki Atalay Filiz’in profili seri katil tanımlamasına uyuyor mu?

Şunu söylemek lazım, bunlar iddia, kanıtlanmış değil. İhtimal olarak konuştuğumuzda basın tarafından çizilen profile baktığımızda seri katil profilinden çok bir psikopotik durum görüyoruz. Bu adam söylenen şeyleri yaptıysa, hep çevresindeki insanları öldürmüş. Seri katil böyle yapmaz. Seri katillerin öldürdüğü kişilerin mutlaka tanıdığı insanlar olması gerekmiyor. Belli bir tip seçiyor kendisine ve belli tipteki insanları öldürüyor. Türkiye’de bir mobilyacıları öldüren seri katil vardı. Mesela onun hikâyesine baktığınızda bir mobilyacı, çocukken bu kişiye ve arkadaşına tacizde bulunuyor, arkadaşına tecavüz ediyor. Bu kırılma büyüdüğü zaman kişi ileriki dönemde mobilyacıları öldürmeye başlıyor, belki de adamları tanımlıyor. Yani tanıyor olması, ilişkide bulunması gerekmiyor. 10 yıl kadar önce çivici katilimiz vardı. Çivi ile cinayetlerini işledi. Atalay Filiz örneğine baktığımız zaman öldürdüğü varsayılan bütün kişileri tanıyor. Bu insanlarla ilişkilerini normal şekilde sürdüremediği için onları ortadan kaldırarak meseleyi çözüyor. Burada seri katilden çok dört kişiyi öldürmüş bir insandan bahsediyoruz.

- Türkiye’de birden çok cinayet işleyen herkese seri katil mi deniliyor?

Seri katil demek çok fazla insanı öldüren katil demek değil, bizde hep böyle adlandırılıyor. Peş peşe insanları öldürmek seri katili yaratmaz. Seri katil, toplum tarafından yalnızlaşmış, yabancılaşmış ve kendini ifade etmek için özel bir yol, korkunç bir yol seçen, öldürerek topluma mesaj veren ve öldürerek eser yaratmaya çalışan kişidir. Seri katillere baktığımızda hepsi tipiktir, cinayet mesajları vardır. Cinayeti işleme şekilleri, bıçaksa bıçakla devam eder, tabanca ise aynı tabanca ile devam eder, kurbanının saçını kesecekse saçını keser, obje bırakacaksa bırakır. Bu onun imzası gibidir, üslubudur. Hannibal Lecter kurbanlarının etini yiyordu. Atalay Filiz örneğinde böyle değil. Edebiyat ve sinema maalesef seri katil olayını biraz abartarak yaklaşıyor ve böyle yaklaştığı için bu insanları birer kahramana dönüştürüyor, bu doğru değil. Seri katillerin genellikle empati duyguları olmayan insanlardır. Başkasının acısını hissetmez.

 

Sanayileşme arttırıyor

- Neden Batı’da seri katiller daha fazla?

Sanayileşmeyle beraber yanlızlaşma ve yabancılaşmanın gelmesi seri katilleri arttırmıştır. Bu nedenle sanayileşmenin tamamlandığı yerlerde daha fazla. İnsanın seri katile dönüşmesini sağlayan şey de çoğunlukla toplumsal ilişkilerin metalaşması, insani olan şeylerin ölmesi ile oluyor. Seri katil şöyle düşünüyor. “Bu kadar şey öldüyse, nasıl insanlar koyunları kurban ediyorsa, ben de insanları öldürürüm. Madem doğa acımasız ve vahşidir, o doğada ben kendimi avcı olarak görüyorum.”

- Sizce basın neden Filiz olayına bu kadar önem verdi?

Bizim basın hakikatleri yazamadığı için bu konunun üzerine atladı. 7 Haziran’da bir seçim oldu, seçim sonrası binin üzerinde insanımız öldü. Bunu yazamadılar. Suruç’ta o kadar gencin ölümünü, patlamayı yazamadıkları için, daha sonraki çatışma sürecinin gerçek nedenlerini yazamadığı için bu konu daha suya sabuna dokunmayan konu oluyor ve bunu yazıyor. Spekülasyonlar bu konuda sürüyor. Şu da cazip geliyor. Bir avcı var ve insanları avlıyor.

Atalay Filiz olayının bu kadar çekici olması bence paradokstur. Vezneciler’deki patlamada 11 vatandaşımızı kaybettik. Osmaniye’de trafik kazasında çocuklarımızı kaybettik, o kadar insanımız ölüyor ki...Toplum cinnet toplumuna dönüşmüş durumda. Hepimizin içinde öldürme, yok etme, şiddet duygusu var. Seri katil hikâyeleri bunu uyandırıyor. İkincisi de korkuya düşürüyor. Gece sokakta yürürken acaba öldürür mü beni düşüncesi oluyor, merak uyandırıyor. Bir başka merak da bir insan nasıl bir insan ki başkasını planlayarak ve tasarlayarak öldürür hissi.

 

AKP kul istiyor

Bakın Fransız ihtilali, yurttaşlığı ön plana getiriyordu. Bundan önce kral ve kralın kulları vardı. Bizde de padişah ve padişahın kulları vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla bir ‘kul’ değil ‘vatandaş’ yaratacağız dedik. Gezi Parkı’nı böyle okumak lazım, ‘biz kul değil, yurttaşız vatandaşız’ diyen insanların isyanıydı. Bugün AKP’nin söylemine bakarsanız vatandaş değil kul istiyor. “Siz iyi kullar olun, Allah’a ve onun temsilcisi olan hükümete saygı gösterin” deniliyor. Bugün bambaşka yere gitmeye başladı. Cumhuriyet dönemi bunu inşa ediyordu. “Cumhuriyetten de vazgeçelim, geriye dönelim” diyor. Ama burada ekonomi çökmüş, yolsuzluk varsa, hâlâ ayakta duruluyorsa ‘baba, yönetici, Tanrı’ üçlemine inanıldığında. Böyle gitmez, bu patlayacak, değişecek, oraya doğru da gidiliyor. O zaman tabii seri katiller biraz artabilir.

 

Atalay Filiz kimdir?

Eğitimli ailenin 4 cinayetten aranan oğlu

Galatasaray Lisesi mezunu. Okul yıllığında hakkında yazılanlar arasında “tuhaf”, “anormal”, “manyak” gibi ifadeler dikkat çekiyor. Paris’te Biyoloji ve Genetik alanında lisans ve yüksek lisans eğitimini bitirdikten sonra Türkiye’ye döndüğü belirtiliyor. 2013’te doktora için Ankara’ya yerleştiği de anlatılanlar arasında. THY ’de pilotluk yapan baba emekli Albay İlhan Filiz, polise oğluna ne olduğunu anlayamadığını söylemişti. Polise göre, Filiz önce kendisinden ayrılmak isteyen Olga Seregina’yı öldürdü. Olga’nın en yakın arkadaşları Elena Radchikova’yla onun sevgilisi Tümgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ın TÜBİTAK’ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan’ı pompalı tüfekle öldürdü. Yine polisin tespitlerine göre, Tuzla’da sahte isim kullanan ancak sahte kimliği bulunamayan Filiz, sigorta için kendisinden kimliğini isteyen tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’nın (40) kendisini ele vermesinden korktu ve öldürdü. 29 yaşındaki Filiz Türkiye’nin dört bir yanında aranıyor.

 

Seri katil mi despotik devlet mi?

Ahmet Ümit yeni yazdığı kitabında bir seri katil cinayetlerini ele alacak. Kitabında, son dönemde meydana gelen çocuk taciz ve tecavüzlerine dikkat çekmek istediğini anlatan Ümit, şunları söylüyor: “Şuan da yazdığım romanda oyuncakçı lakaplı bir seri katil var. Bu seri katil çocuk tacizcilerini öldürüyor ve küçükken muhtemelen kendisi de tacize uğramış. Aynı yöntemle öldürüyor ve oraya bir işaret bırakıyor, oyuncak... İlk kez seri katili işleyeceğim. Burada da şaşırtmaca olacak. İnsanlığın ulaştığı şu vahşet aşamasında bir seri katille, örneğin despotik bir devleti kıyaslarsanız hangisi daha masum çok tartışılır. Çocuk istismalarının artması, bu romanı yazmamda elbette etkili oldu. Kitap önümüzdeki yıl şubat ya da mart ayında yayınlanacak. ”

 

İlk seri katil Karındeşen Jack

Bilinen ilk seri katilin 19. yüzyılda Londra’da ortaya çıkan “Karındeşen Jack” olduğunu anımsatan Ümit, “Londra’da sanayileşmenin başlamasıyla insanlar şehre geliyor. Büyük bir nüfus var. Bakın fabrikanın kendisi de yalnızlaşmayı getirir. Enteresan şekilde ilk seri katil cinayeti burada başlıyor. Karındeşen Jack ilk hayat kadınlarını öldürüyor ama parçalıyor” diyor. Türkiye’de seri katillerin çok fazla yaygın olmamasını da “sanayileşmenin henüz gereken düzeye ulaşmamış olmasına” bağlıyor. Ümit, “Çünkü bizim halen köy ile ilişkimiz var. Sıkıntıya düştüğümüzde büyük oranda köye gidebiliyoruz, arkadaşımızla konuşabiliyoruz, sevgilimiz bizi terk ettiğinde gidip konuşabileceğimiz dostlarımız halen var. Halen insanlar birbirine acıma duygusunu yitirmedi, hâlâ dayanışma duygusu var, Batı’da bu duygular yok” diyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr