Gazetecilerin yaptıkları söyleşileri, röportajları bir kitapta buluşturması âdettendir. Açıkçası bu tür kitaplar genellikle yan yana eğreti duran söyleşilerin bir derlemesinden öteye geçemez. Özlem Özdemir’in Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “Cumhuriyet Işığında Söyleşiler”i ayrılıyor diğerlerinden. Çünkü gazetecinin tüm röportajlarına taşıdığı kendi hayat görüşü ve duruşuyla bir çerçevesi oluşmuş kitabın. Aslında biz buna üslup diyoruz... Özdemir’in hepsi alanlarında kendini ispat etmiş, eserleriyle ve hayat duruşlarıyla mücadele veren ve bedel ödemekten korkmayan sanatçı ve yazarlarla yaptığı söyleşiler kişisel portrelerin yanı sıra bir ülke portresi de çiziyor bu üslup sayesinde. Türkiye’nin son yıllarda içinden geçtiği keskin dönüşüm sürecinde sanatçıların neler düşünüp, neler hissettiklerini kayda geçiriyor... Yıldız Kenter’den Zülfü Livaneli’ye, Genco Erkal’dan Emre Kongar’a, Meltem Arıkan’dan Barbaros Şansal’a kadar 23 kişiyle yaptığı, bir bölümü daha önce Bir gün gazetesinde yayımlanmış, 8’i ise ilk kez bu kitapta okunacak 21 söyleşisinin buluştuğu kitabı Özlem Özdemir’le konuştuk. Özdemir, “Şikâyet etmek ve seyirci kalmak yerine bir şeyler yapabilmeliydim diye düşündüm. Benim elimden yazmak geliyordu ve bu da benim mücadele biçimimdi” diyor.

- Kitaptaki isimlerden ikisi özgür yaşam hakları ellerinden alınmış kişiler. Barbaros Şansal kitabın yayımlanmasından birkaç gün sonra serbest bırakıldı. Meltem Arıkan, yazdığı “Mi Minör” oyunu ‘Gezi provası’ sayıldığı için ülkesinde yaşayamıyor... Bir yandan da ülke başkanlık referandumuna sürükleniyor. Neler söylemek istersiniz?

Meltem Arıkan en yakın dostlarımdan biri ve kendi deyimiyle absürt bir oyun yazdı, hayatı absürt oldu! O günleri unutmam mümkün değil... Düşündükçe öfkeleniyorum, insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı... Ama her gün tanık olduğumuz bir başka adaletsizlik ile bunu demenin de anlamı kalmadı! Barbaros’a gelince... İnsanların işlemediği bir suç yüzünden serbest kaldığına seviniyoruz... Sevdiğim insanların kimsenin canını yakmadığı, çalmadığı, kimseyi öldürmediği halde sadece iktidarın düşüncesini paylaşmadığı için üzülmelerini görmekten çok yoruldum... Referandum yaklaştıkça, benzer haksızlıklar artabilir. ‘Evet’ çıkması için dilerim daha tatsız olaylar yaşamayız. Bu ülke hepimizin ve tek dileğimiz huzur içinde yaşamak! Cumhuriyet bu nedenle çok önemli ve tüm kaybettiklerimize rağmen onu korumamız gerekiyor. Özellikle biz kadınlar için Cumhuriyet’in yaşaması hayati, çünkü kadın bu rejimin bir numaralı öznesi. Benim fikrimi soruyorsan, egemenliği halka veren bir sistemden vazgeçip tek bir kişinin egemenliğine geçmeyi bu toprakların kabul edeceğini düşünmüyorum. Hayır’lısı..

- Söyleşilerden aklınızda kalan, en unutulmaz anekdotlar neler?

O kadar çok ki... Anekdottan ziyade hisleri saklayan biriyim ben. Bunun için kitapta her söyleşinin başına o kişiyle ilgili hislerimi ve düşüncelerimi yazdım. İlk aklıma gelen isimlerden biri Muazzez İlmiye Çığ. Artık Mersin’de yaşadığı için söyleşi için oraya gittim. Beni pembe ojeleri, ruju ve takılarıyla kendine bakmayı ihmal etmeyen tam bir Cumhuriyet kadını karşıladı. Dimağı pırıl pırıldı, uzun sohbetimizde verdiğimiz araların hepsinde, ben bazen unuttuğum halde o kaldığımız yerden başladığında küçükdilimi yutuyordum. Ve söyleşinin kimi yerleri ülkede yaşananlar sebebiyle kimi zaman gözyaşlarıyla ilerledi, o nedenle hiç unutmayacağım sohbetlerden biri... Tuncay Özkan ve Nazlıcan ile yaptığım söyleşi de özel, çünkü Tuncay Bey’in özgür kaldığı üçüncü gündü. Baba kız altı yıl sonra buluşmuşlardı ve çıktıklarında özgürlük kahvesi içme sözlerini bu söyleşide gerçekleştirdiler, çok duygulandığımı hatırlıyorum...

KİTAPTA KİMLER VAR?

Meltem Arıkan, Lale Belkıs, Cahit Berkay, Muazzez İlmiye Çığ, Nükhet Duru, Genco Erkal, Mert Fırat, Mehmet Güleryüz, Yıldız Kenter, Mine G. Kırıkkanat, Emre Kongar, Faize Kuhar, Sevim Baban, Zülfü Livaneli, Yıldırım Mayruk, Nazlıcan Özkan, Tuncay Özkan, Fazıl Say, Barbaros Şansal, Hıfzı Topuz, Metin Uca, Soner Yalçın, Sumru Yavrucuk.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr