Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Sedat Kiraz, yaptığı açıklamada, vücudun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler, eklemler ve bu yapıları birleştiren bağlarda öncelikle ağrı ve hareket kısıtlılığına, bazen de şişlik ve şekil bozukluğuna neden olan hastalıkların "romatizma" olarak tanımlandığını söyledi.

Romatizmanın tek bir hastalık olmadığını, 200'e yakın hastalığın bu sınıfa girdiğine dikkati çeken Kiraz, en sık eklem romatizmaları, yumuşak doku romatizmaları ve kemik erimesinin görüldüğünü bildirdi.

Romatizmal hastalıkların genel olarak kadınlarda daha sık görüldüğüne, yaş ilerledikçe bazılarının sıklığının arttığına işaret eden Sedat Kiraz , "Bununla birlikte erkeklerde daha sık gut, ankilozan spondilit ya da ön planda gençlerde görülen sistemik lupus eritematozus hastalıklar da vardır. Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebilir." diye konuştu.

Uzun süreli eklem ağrısına dikkat çeken Prof. Dr. Sedat Kiraz, "Artritin en önemli belirtileri, eklemde ağrı, şişlik, kızarıklık, sıcaklık ve eklemin normal hareketlerini yapamamasıdır. Ağrı, eklemin hareket etmesiyle, istirahatte ve bazen de gece meydana gelebilir. Hasta eklem bölgesinde, özellikle sabahları ve istirahat sonrası tutukluk daha belirgindir. Bu hastalıklarda sadece eklemler değil, eklemin çevresindeki kaslar, yumuşak dokular ve bağlar da etkilenebilir. Uzun süren artritler eklemlerde şekil bozukluğuna ve eklemin hiç hareket edememesine yol açabilirler. Halsizlik ve yorgunluk, artritli hastalarda diğer belirtilere sıklıkla eşlik eder" dedi.

HÜ Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Karadağ da vaskülit hastalığının genel olarak "atardamarların iltihabı" anlamına geldiğini belirterek, "Nadir olarak görülse de tanıda gecikme olması durumunda hayat tehdit edici sorunlara yol açabilmektedir." dedi.

6 MAYIS “DÜNYA ANKİLOZAN SPONDİLİT(AS) GÜNÜ”

Her yıl Mayıs ayının ilk haftası Cumartesi günü “Dünya Ankilozan Spondilit Günü” olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İhsan Ertenli de
Türkiye’de yüzde 16,4 ile sağlık sistemine başvuruların başında bel ağrısı geldiğine dikkat çekti.

Prof. Dr. İhsan Ertenli, "Ülkemizde yaklaşık 200.000 kişiyi etkileyen ciddi bir hastalık olan AS hastalarının %40’ı hasta olduklarını ve hangi doktora gideceğini ne yazık ki bilmemektedir. Bu hastalara romatoloji uzmanları bakmaktadır. Türkiye'de AS tanısı, hastaların doktora ilk başvurdukları tarihten ortalama 8 yıl sonra konabilmekte fakat hastaların başvurduğu ilk hekimin romatolog olması halinde bu süre kısalabilmektedir. Fakat bu sayı Türkiye’de 250’yi geçmemekte, bu nedenle hastaların doktora erişiminde sıkıntılar yaşanmaktadır"dedi.

Prof. Dr. İhsan Ertenli, şu açıklamayı yaptı:
Hasta sabah kalktığı zaman sırtını, belini hareket ettirmekte zorluk çeker. Biz buna sabah tutukluğu diyoruz. Bu sabah tutukluğunun yarım saatten uzun sürmesi oldukça önemli bir bulgudur. Yani sabah kalktıktan sonra hastanın yarım saatten uzun süren ağrısı varsa ve hareketlerinde kısıtlanma varsa bu önemli bir bulgudur. Bir diğer şey, beldeki ağrı kalçaya vurabilir. Bazen sağ kalçaya, bazen sol kalçaya vurabilir. Biz buna yer değiştiren kalça ağrısı ya da alterne kalça ağrısı diyoruz. Bu da hastalarımızda sık gördüğümüz bulgulardan biridir. Belki de bir diğer önemli özelliği de ağrı kesici ilaçların çok iyi cevap vermesidir. Ağrı kesici ilaç alınca hastanın ağrısı geçer ama almadığında tekrar ağrısı olur. Bu da AS’daki gördüğümüz ve inflamatuvar bel ağrısı dediğimiz ağrının önemli özelliklerinden biridir. Biz bu farkındalığı arttırmak için TRD olarak çeşitli kampanyalar, aktiviteler düzenledik. http://www.belagrisinasirtinidonme.com adlı bir web sitemiz var. Burada bu hastalıkla ilgili bu söylediklerimi de içeren çeşitli bilgilerimiz var. Hastanın nasıl teşhis edileceği, doktora başvurması, egzersizleri gösteren programlar var. Hastalarımız bu siteye girip kullanabilirler. AS ile ilgili benim sizlere söylemek istediğim bir diğer önemli şey; hasta AS teşhisi konulunca internetten araştırıp bakar, üzülür, karalar bağlar. İnternet, bilgiye ulaşmak için çok iyi bir aracı ama sağlık ile alakalı bazı bilgi kirlilikleri oluyor. Bir de orada yazılan herşeyin olacağına düşünüyor hastalar. Aslında internette okuduğunuz şeyler, şu tür şeyler; arabaya binerseniz yolda giderken trafik kazası yapabilirsiniz, lastiğiniz patlayabilir, arkadan size çarpabilirler, camınız patlayabilir, yaralanabilirsiniz, ölebilirsiniz gibi şeyler. Bunların hepsinin belli bir olasılığı var ama AS’de de her hasta birbirinden farklı ilerleyebilir. Sizin de AS denilince aklınıza en ağır tablolar geliyor ve bütün hastalarımızın aklına bu geliyor. Bu aslında hastaların %10’luk kısmında olan çok ağır bir tablodur. Yani her AS hastası o hale gelecek diye bir şey yok. AS uçları olan, spektrumu olan hastalık. Hastaların %10-20‘lik bir kısmı bu teşhisi almadan bile hayatlarına devam ediyorlar. Yani doktora gitmesini gerektirecek önemli ağrısı olmadan, ufak tefek ağrılarla hayatına devam ediyor. Bir kısmı doktora gidiyor, ilaç alıyor, düzeliyor. Bir kısmı tedaviye rağmen ilerliyor. O tedaviye rağmen ilerleyen kısım yaklaşık %10’luk küçük bir kısım. Dolayısıyla bir hasta AS teşhisi aldığı anda karalar bağlamasına gerek yok. Hastanın derhal doktoruna başvurması gerekiyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr