Gübre, hormon, haddinden fazla zirai ilaç kullanımıyla her geçen gün hem tarım alanları hem de yediğimiz ürünler sağlıksız hale geliyor. Avrupalı ithalatçıların talepleri sayesinde Türkiye’de 1994’ten itibaren kimyasal barındırmayan, gübre kullanılmayan organik üretime geçti. Şu anda sadece Türkiye’deki toplam tarım alanlarının sacede yüzde 2’sinde organik tarım yapılabiliyor. 70 bin aile geçimini organik tarımla sağlıyor. Uzun yıllar neredeyse tamamen ihracata yönelik organik ürün üretimi söz konusu iken son 10 yılda iç piyasaya yönelik organik ürün üretiminde önemli bir gelişme görülüyor. İlk başlarda birkaç kuru meyveyi organik olarak raflarda görebilirken, günümüzde, tükettiğimiz tüm ürünleri organik olarak bulabilecek bir ürün çeşitliliğine ulaşıldı. Ancak Türkiye’de organik ürün tüketiminin belki yüzde 1’i bile bulduğunu söylemek zor. Gelişmiş Avrupa ülkeleri ve Amerika’da bu oran yüzde 10’ları aşıyor. Dünya genelinde 80 milyar doları aşan bir organik ürün pazarından bahsedilmektedir. Türkiye için sağlıklı bir istatistik olmasa da ihracat ve iç piyasanın yaklaşık 1 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Organik tarım sektörü her yıl yüzde 15-20 civarlarında da büyüme gösteriyor.

Yüzde 2’lik alan

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) Başkanı Mustafa Avcı’ya göre, Türkiye iç piyasasında organik ürün tüketimi, üretimdeki artışla doğru orantılı artış göstermiyor. Üretim, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın destekleme politikaları çerçevesinde tüketimden bağımsız bir şekilde daha hızlı artış gösteriyor. Avcı, “Bunun anlamı; üretilen organik ürünlerin önemli bir kısmı organik ürün etiketiyle marketlerde yerini bulamamaktadır” derken tüketimin artmasıyla birlikte yüzde 2 olan organik tarım alanlarının da artış göstereceğini dile getirdi. yüzde 2’lik üretim alanının yetersiz olduğuna vurgu yapan Avcı, “İdeal olan tüm ülkede organik tarım yöntemlerinin kullanılarak çevreye zarar vermeden, insan sağlığını korumaya yönelik üretim yapılmasıdır. Bu kısa bir sürede mümkün olmayacaktır. Ancak tarım teknolojilerindeki gelişmeler, uygun maliyetlerde ve etkinlikte çevre dostu tarımsal girdilerin yaygınlaşmasıyla her geçen gün daha fazla alanda organik tarım yapılabilir” diye konuştu.

 

Mevzuat güncellenmeli

ETO Başkanı Avcı, organik tarım ürünlerinin tüketimini arttırmaya yönelik faaliyetlerin hem kamu hem de özel sektör tarafından daha yoğun yapılması gerektiğine dikkat çekerek şu değerlendirmeleri yaptı.

-Üreticilerin bu tarım metodu konusunda eğitilmeleri, organik tarım metotlarının ve alternatif tarımsal girdilerin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarının hızla arttırılması faydalı olacak.

-Organik tarımın çiftçiler tarafından yapılabilirliği yeni teknolojiler sayesinde kolaylaştıkça daha fazla alanda bu tarım sistemi uygulanacak. Bununla birlikte mevzuatlar da bu uygulanabilir şekilde güncellenmeli. Üreticiler ve gıda işletmelerine yönelik etkin desteklemeler de organik tarımın yaygınlaşmasında en önemli etkenlerdendir. Çevreyi ve insan sağlığını koruma, topraklarımızın verimliliğini sürdürebilir hale getirmeyi amaçlayan bir tarım yöntemi olması açısından organik tarım, desteklenmeyi son derece hak eden bir tarım yöntemidir.

Okullarda anlatılmalı

Özellikle okullarda organik ürünle ilgili bilgilendirmeler çok faydalı olacak.

-Ülkemizde organik ürün tüketimi her geçen gün artıyor. Her yıl yeni ürünler, markalar, üreticiler bu siteme dahil oluyorlar. 15 yıl öncesine kadar organik ürün çok fazla bilinmezken, son yıllarda beslenme alışkanlıklarının ve besinlerin sağlıklı yaşamdaki önemi, çevre kirliliğinin insan sağlığına ve diğer canlılara olumsuz etkileri konularında artan toplum bilinciyle organik ürün kavramı da daha fazla bilinir hale geldi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr