Kemal Hamamcıoğlu’nu Craft Tiyatro’daki “Kabin” oyunuyla tanıyıp, “takip edilmesi gereken genç oyun yazarları” listesine deyim yerindeyse kazımıştık. Gonca Vuslateri ve Bora Akkaş’ın oynadığı oyun, yeni metinlerde nadiren rastladığımız güçlü satır aralarıyla sağlam, izleyicinin dimağında edebi haz bırakan çarpıcı bir metindi. “Kabin”i yine Craft’ta sahnelenen “Garaj” izledi. Trans seks işçisi Orkide’yle mutaassıp anneanne elinde büyümüş bir fotoğraf öğrencisi Kahraman’ın hikâyesiydi. “Kabin”in yanına yaklaşamasa da olanca gerçekçiliği, yalınlığı ve gösterdiği hayatların dilini cesurca sahneye taşımasıyla ve elbette İpek Bilgin imzalı rejisiyle yine etkileyici bir oyundu. Hamamcıoğlu’nun ilk iki oyunundan kalan bu güzel izlenimlerle şu sıralar TOY İstanbul’da sahnelenen “Kaplan Sarılması”nın yolunu tuttuk.

Teknolojik mutluluk odası

Teknoloji çağı zirve yapmış! İnsanlar “mutluluk”larını yüksek teknolojiyle donatılmış odalarda arıyor. Odaya giriyor ve bir yapay zekânın sorularını yanıtlıyorsunuz. Sizden seks yapmak istediğiniz erkeği tarif etmenizi istiyor: Kalçası nasıl olsun? Gözleri ne renk olsun? Penis ölçüsü ne olsun?.. İster Brad Pitt’in 21 yaşındaki hâlini, ister atletik yapılı bir siyahiyi seçin... Hepsi tam da istediğiniz gibi önünüze gelecek. Restoranda sipariş verir gibi yani! Oyun mutluluğu ancak çantasından eksik etmediği bitter çikolatada tadan ve kılık kıyafetinden orta sınıfa mensup olduğunu anladığımız bir kadının mutluluk odasına girmesiyle başlıyor.

Kahramanımız Şebnem Bozoklu. Şirketin “Mutluluğunuz güvencemiz altında” sloganını tekrarlayıp duran yapay zekanın sesi ise Kerem Fırtına. Fırtına’yı selama çıkana dek hiç görmesek de Bozoklu’yla karşılıklı oynadıklarını söylemek hiç de garip kaçmaz. Kadın kahramanımızın sipariş verme bölümünün sonunda kendisine hangi sarılma biçimini seçmek istediğinin sorulmasıyla, yani sanırım oyunun yaklaşık son 10 dakikasında, düğüm bölümüne giriş yapılıyor. Buraya kadar olan her şey kadının sipariş verdiği bölüm... Hamamcıoğlu trajikomik oyunun komedi kısmını buradaki espriler üzerine kurmuş olsa da, diyalogların mizahi yanının zayıf olduğunu söylemek lazım. “Kaplan Sarılması” 50 dakikalık kısa bir oyun. O 50 dakikada yüzünüze bir tokat çakıp geçebilir. Ama bunu yapamıyor ne yazık ki. Çünkü kahramanımızın sarılma fobisinin, yani oyunu finale taşıyan krizin altı doldurulmamış. Dolayısıyla serim-düğüm-çözüm örgüsü cılız kalmış ve bu belli ki yazar tercihinden öte bir durum.

Hayal kırıklığı

Oyunculuğuyla tanıdığımız Bahar Kerimoğlu’nun yönettiği “Kaplan Sarılması”, kafasını akıllı telefon ekranına gömmekten birbirini göremeyen, ilişkilerin akıllı telefonlardaki çöpçatanlık uygulamalarıyla kurulduğu günümüz insanının yalnızlığını sahneye gündemde olan robot ve yapay zeka teknolojileri üzerinden taşımasıyla güzel. Sahnenin üç duvarını çevreleyen ekranlara yansıtılan ve adeta oyunun üçüncü oyuncusu gibi konumlandırılmış Sinan Kesova imzalı video çalışmasının kattıklarıyla çok daha güzel!

Şebnem Bozoklu’nun metnin esprili yanını kuvvetlendiren ve tek başına durduğu sahnede kendini izletmeyi başaran performansıyla da izlenmeyi hak ediyor. Ancak metin Kemal Hamamcıoğlu imzasının getirdiği beklentiyi de hesaba katınca ne yazık ki bir hayal kırıklığı.

(‘Kaplan Sarılması’ 14, 21, 28 Nisan, 20.30’da Toy İstanbul’da. Biletler bileti va.com’da.)

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr