Almanya’daki Leipzig Üniversitesi’nin kapısında “Hic Gäudet Mors Succurrere Vitäe” yani “Burada yatan ölü, canlılara hizmet ediyor” yazısının olduğunu anımsatan Prof. Ortuğ, kadavra bağışlarının ülkemizde artması gerektiğini vurguluyor.

Kadavra bağışları ülkemizde yetersiz olunca, kadavra üzerinde eğitimlerin yapılması da zor hale geliyor. Birçok tıp fakültesinde kadavra sorunları yaşanıyor, bir kadavra üzerinde çok sayıda öğrenci eğitim görmek zorunda kalıyor. Bu durum hem tıp fakültelerinin, hem de öğrenci sayısının artmasıyla birlikte daha çok kendini hissettiriyor. Böyle olunca ithal kadavraya yönlenilmek durumunda kalınıyor ancak bunların da maliyeti yüksek. Prof. Dr. Gürsel Ortuğ ile kadavrayla ile ilgili yaşanan sorunları ve bu konuda yapılması gerekenleri konuştuk.

‘Tıbbın temeli kadavradır’

- Tıp fakültelerinde yeteri kadar kadavra var mı?

Gerek devlet, gerekse vakıf üniversitelerinde plansız ve programsız açılan tıp fakültelerinin pek çoğunda ciddi, arzu edilir esasta eğitim yapmadığı ortadadır. Sağlık ile ilgili fakültelerin açılması düşünüldüğünde fiziki durum ve akademisyen noktası ciddi olarak düşünülmeli. Derslikleri olmayan, apartmandan devşirilmiş, laboratuvarları bulunmayan, teknik imkânları karşılanmamış şartlarda bir tıp fakültesi kuruluşuna gitmek hatalı ve yanlıştır. Hoca olarak sunulan kişilerin pek çoğunun akademik temelleri ise ayrı ve çok önemli bir husustur, özellikle sorgulanmalıdır. Tıp ve diş hekimliği fakültelerinin öğretim ve eğitiminde kadavra ve disseksiyon (kadavra çalışması) konusu çok önemli bir gereklilik konusudur. Tıbbın temeli anatomi, kadavra ve disseksiyondur. Kadavra olmadan sağlıklı bir tıp öğretimi düşünülemez. Özellikle yurdumuzda son 10-15 senedir ortaya çıkan kadavra sıkıntısının esasını, birbiri ardına açılan yeni tıp fakülteleri ile birlikte, kadavra temin yollarının da değişik sebepler ile zorlaşması, hatta kapanması oluşturur. Yurdumuzda tıp ve diş hekimliği öğretiminde kadavra sıkıntısı çok büyük boyutlarda sürüp gitmektedir. Halen, kadavra imkânı öğrenci sayısına göre çok düşük olan veya hiç olmayan tıp fakültelerinin olduğu da bilinmektedir. Bazı tıp fakültelerinde ise öğrencilere çalışmaları için, çok seneler önce üzerlerinde disseksiyon yapılmış kadavralar veya bölümleri sunulmaktadır. Diş hekimliği fakültelerinin de pek çoğunda kadavra bulunamamakta.

- Kadavra görmeden mezun olmanın getireceği sorunlar nedir?

Öğrencinin anatomik yapıyı tanıması ve bizzat görmesi için, insan vücudu üzerinde disseksiyonlar yapması, organların yapılarını ve topografik ilişkilerini öğrenmeleri gerekir. Batı tıp fakültelerinde gerekli sayıda kadavra üzerinde ciddi çalışmalar ile yürütülen anatomi öğretim ve eğitimi, yurdumuzda acınacak durumdadır. Öğrenci eksik kalan veya hiç yapamadığı kadavra disseksiyonu esaslı çalışmalarını ancak plastik modeller üzerinde yürütmektedir. Belirtilen plastik anatomi modellerinin gerçek yapıyı ne kadar gösterdiği de ayrı bir sorun olarak ortadadır. Yalnızca plastik anatomi modeller üzerinde çalışmalar yaparak geleceğin hekimi olmak için hazırlık yapmak çok eksik bir durumdur.

Kadavranın saklanması

- Yurtdışından kadavra getiriliyor mu?

Yurdumuzda bazı tıp fakültelerinde yurtdışından getirtilmiş kadavralar üzerinde yapılan disseksiyonlar ile anatomi öğretimi ciddi anlamda devam etmektedir. Ancak bu imkâna sahip fakültelerin sayısı ise söz edilemeyecek kadar azdır.

- Kadavra ortalama ne kadar süre kullanılır?

Bir kadavranın uzun süre saklanabilmesi ve disseksiyon çalışmalarında uygun şartları sağlaması için her şeyden önce çok iyi ilaçlanması şart. Perfüzyon (damar yolu ile gerekli kimyasal karışımın verilmesi) yolu ile yapılacak ilaçlama sonrası aynı kadavra bu defa yine çok ayrı formül ile içinde ilaçlı solüsyonu hazırlanmış olan havuzlara alınır. Burada asgari altı ay beklemek durumundadır. İyi perfüzyon yapılmış ise bir kadavra 3 ila 5 yıl arasında saklanabilir. Hatta, üzerinde çalışma yapılmış kadavralar veya bölümleri uygun kimyasal içinde gene uzun süre ile saklanabilir. Bu bakımdan, bir çalışmada çok iyi disseksiyon yapılmış organ bölümleri çoğu zaman, bir sonraki öğrenci grubunun faydalanması amacıyla uzun süre ile saklanabilir. Bu saklama işinde, çok uygun ortamın, şartların ve gereğinde soğuk ortamın bulunması gerekir. Burada çok önemli bir nokta ise üzerinde çalışma yapılmış kadavraların kalan bölümleri ile çalışma sırasında ortaya çıkan ve aynı kişiye ait olan vücut parçalarının saklanması, toplanması ve en sonunda gerekli defin işlemleridir. Birçok anatomi enstitüsünün özel mezarlığı vardır. İleri hassasiyetle bu mezarlık düzen ve temizlik bakımından takip edilir.

Kadavra bağışçısı olma koşulları

İsteyen kişi henüz hayattayken vücudunu veya vücudunun bazı organlarını belirli bilim kurumlarına bağışlayabilir. Bu bağışlama işinde kazanç söz konusu değildir. Vücudunu bağışlayan kişinin vefatı ile ilgili kurum aranarak haber verilir. Kurumdan veya ilgili bilim dalı disiplininden gelen bir ekip cenazeye alır. Bundan sonra bu cenaze ile ilgili gerek tahnit (ilaçlama), gerekse kayıt ve gerekli hukuki işlemler ciddi anlamda sürdürülür. İlgili toplumun dini ve kültürel anlayışına uygun zamanlarda ziyaret ile ritüeller yerine getirilir. Bağış uygulamasının yanı sıra yurdumuzda bir diğer uygulama da, kimsesi olmayan kadavraların ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde en yakın bilim kurumuna gönderilmesidir. Ancak, bu kanun sıhhatli şekilde uygulanmamakta ve özellikle bölgesel kültür yapısı, dini anlayış ve bazı çevrelerin baskıları ile kadavralardan tıp öğretimde istifade imkânları da ortadan kalkmaktadır.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr