Sanık Yüzbaşı Aktürk verdiği ifadesinde, “İstanbul’da Davut Uçum komutanım acil kodu ile helikopter istedi. Ben hazırdım. Komutanım ile birlikte Şükrü Binbaşı ve ekibini alarak Çiğli’ye götürdüm. Daha sonra Gökhan Şahin Sönmezateş paşa geldi. Genelkurmay Başkanından talimat aldığını ve operasyona gidileceğini söyleyip koordinatları verdi. Yakıt ihtiyacı olması halinde, Bodrum Imsık, Milas, ya da Dalaman’dan yakıt alabileceğimizi söyledi. Helikopterden indik, daha sonra telsizden görev iptal anonsu yapıldı. Ardından intikalin Ankara’ya olacağı söylendi. Daha sonra tekrar görev devam talimatı geldi. Gideceğimiz yerin meskun mahal olduğu söylendi. Marmaris’e gelince Helikopterde bulunan timi yere indirdim. Yakıt azaldığı için yakıt ikmali yapmak üzere Dalaman Hava Meydan Komutanlığı’na gittim” dedi.

“Yakıt vermediler”
Marmaris’ten ayrıldıktan sonra helikoptere yakıt ikmali için Dalaman Hava Meydan Komutanlığı’na giden Aktürk, “Havaalanına inerken kule ile herhangi bir telsiz konuşmam olmadı. Alana indik. Daha sonra kule özel kanaldan bizimle temasa geçti. ‘Helikopterden inin ve teslim olun’ anonsu yapıldı. Bu arada Helikopterin etrafı askerler tarafından kuşatıldı. Helikoptere nişan alınarak teslim olun çağrısı yapıldı. Durum böyle olunca hemen kalkış yaptım. Havaalanına yakın bir yerdeki araziye indim” dedi.

“Yakıtı Ünsal Paşa’nın emri ile aldık”
Dalaman Hava Meydan Komutanlığından ilk inişte yakıt alamayan Skorsky helikopterin birinci pilotu sanık Aktürk, Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun ile telefon görüşmesi yaptığını açıklayarak, “Araziye indikten sonra Ünsal Coşkun Paşam’a telefon açtık. Bize yakıt vermediklerini söyledim. Paşa bana ‘Gidin Dalaman’a yakıtınızı alın’ talimatı verdi. Dalaman Hava Meydan Komutanlığı’na tekrar intikal ettik. Helikopterden inerek askerlerin yanına gittim. Cenk Bahadır Avcı Albay ile görüştükten sonra bize yakıt verdiler” dedi.

“Marmaris’te personeli almak için İniş yapamadım”
Yakıtı aldıktan sonra Marmaris’te otele indirdiği personeli almaya gittiğini belirten sanık darbeci Yüzbaşı Aktürk, “Marmaris’e vardığımda personeli almak için iniş yapacağım esnada üzerimize aşağıdan yoğun bir şekilde ateş açıldı. Bizi düşürmek ve öldürmek için ateş açtılar. Bu arada helikopter isabet almaya başladı. Ben de helikopterde bulunan makineli tüfekçiye uyarı mahiyetinde ateş açmasını söyledim. Ancak makineli tüfekçi ateş etti mi etmedi mi bilmiyorum. Oteldeki personeli almak için bir kez daha inmeye çalıştım. İnemedim” dedi.

“Haldun Yüzbaşı yaralandı”
Helikopterde bulunan Haldun Yüzbaşı’nın açılan ateş sonrası yaralandığını belirten Aktürk, “Haldun Yüzbaşı vurulduğunu söyledi. Telefon ile Gökhan Şahin Sönmezateş Paşa’yı aradım. Yaralının olduğunu ve durumunun ciddi olduğunu, Dalaman’a gideceğimi söyledim. O da bana ‘Bodrum Imsık Havalimanına gel’ dedi. Imsık Havaalanına indiğimde herhangi bir ambulans görmedim. Sönmezateş Paşa ve ekibi benim helikoptere bindi ve Çiğli’ye gitmemizi istedi. Çiğli’ye indiğimizde askerler gelip bizi gözaltına aldı. Daha sonra polislere teslim ettiler. Ben darbe girişiminin olduğunu Emniyette öğrendim” dedi. Darbeci sanık Aktürk Marmaris’te yerdeki personeli almaya çalıştığı esnada Şükrü Seymen’in kullandığı helikoptere ateş açtığı iddialarını ise yalanladı.

Mahkeme Başkanı'ndan 'haberim yoktu' diyen darbeci Albaya; 'Köylü Mehmet Ağa bile haberdar oldu'
İstanbul 4'üncü Kara Havacılık Alay Komutanlığı'nda görev yapan Pilot Albay Ali Aktürk, ifade verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimine katılan Sikorsky tipi helikopterin birinci pilotluğunu yapan Pilot Albay Ali Aktürk, aynı zamanda iddianamede Binbaşı Şükrü Seymen'in kendilerine yönelik ateş ettiğinden dolayı da müşteki olarak da adı bulundu. Dosyada müşteki olarak bulunan Pilot Albay Ali Aktürk ifadesine, Binbaşı Şükrü Seymen'den şikayetçi olmadığını söyleyip başladı. Suçlamaları ve aleyhine olan delilleri de kabul etmedi. 

İstanbul 4'üncü Kara Havacılık Alay Komutanlığı'nda görev yapan Pilot Albay Ali Aktürk, 15 Temmuz günü birlik nöbetçi komutanı Yarbay Davut Uçum'un telaşla koştuğunu gördüğünü, ardından kendisine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan acil koduyla görev tebliğ edildiğinin söylediğini anlattı. İstanbul'daki hazırlıklar hakkında bilgi veren Pilot Albay Ali Aktürk, "Ben hazırdım, birlik içerisindeydim. Bu göreve hızlı reaksiyon göstermemiz lazımdı. Davut Uçum (Yarbay) nöbetçi amirdi. Helikopter başı yaptık. Birlikte çalıştırdık. Atatürk Havalimanı askeri bölümüne indik. Kısa süre bekledikten sonra askeri kıyafetli 13 - 14 kişilik ekip helikoptere bindi. En kıdemli olan Seymen binbaşıydı. Davut yarbayın devre arkadaşı olduğunu konuşmalarından anladım. Bize, onların görevlerinde intikal görevi verildi. Görevin ne olduğunu sorduk ama beyanda bulunmadılar. Görev aldıklarını söylediler sadece. Askeri prensipler içerisinde olabilir, söylememeleri. Biz de ısrarcı olmadık. Gece görüş sistemiyle uçtuk. Alçaktan uçmadık yüksek bile uçtuk diyebilirim. İzmir Çiğli'ye gittik. Akşam saat 23.00 indik" dedi.


Çiğli 2'nci Ana Jet Üs Komutanlığı'nda önceden tanıdıkları askeri personeli gördüğünü, onlarla konuştuklarında, onların da görevin ne olduğunu bilmediğini söylediğini ileri süren Pilot Albay Ali Aktürk, "Dinlenme pozisyonuna geçtik. Yakıt ikmali yaptık" dedi.


Uçuş koordinatları Sönmezateş vermiş

Uçuşa hazırlık yaptıkları sırada Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in yanlarına gelip Genelkurmay'dan emir geldiğini söylediğini ve uçuş koordinatlarını verdiğini de anlatan Pilot Albay Ali Aktürk, "Havacılık desteği vereceğimizi ve personelin intikalini yapacağımızı söyledi. Bizim görevimizin sadece personeli götürüp bırakmak sonra da almak olduğunu söyledi" dedi.


Darbeden bilgim yoktu 

Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, darbe hakkında bilgi verip vermediğini sorması üzerine Pilot Albay Aktürk, "Böyle bir açıklama olmadı. Darbeden de bilgim yoktu. Görevi aldık. Her zaman bizim yaptığımız görevdi. Personel ve malzeme nakli yaparız. Her zaman ne görev yapıldığını bilmeyiz. Bu kadar bilgi bizim için yeterli. Ön şart sadece nereye götüreceğimizi bilmemizdir" yanıtını verdi.

Iışıklar kapalı Marmarise uçtuk 

Çiğli Üssü'nde 4 helikopter olarak pist üzerinde beklediklerini, bir süre görevin iptal edildiği bilgisinin geldiğini, ancak sonra havalandıklarını, kendisinin üçüncü helikopter olduğunu, kurallar gereği ışıkları kapalı uçup Marmaris'e gittiklerini ifade etti.

Helikopter tanıma sistemi açmamış 

Marmaris'te askerleri indirdikten sonra tur attıklarını, ardından yakıt sıkıntısı çıkması üzerine Dalaman Havalimanı'na gittiklerini anlatan Pilot Albay Ali Aktürk, helikopter tanıma sistemini açmadığını, uçuş mesafesi kısa olduğu için buna gerek görmediğini ileri sürdü. Sanık Pilot Albay Ali Aktürk, ifadesinde daha sonra şunları söyledi:

"Havalimanında hareketlilik yoktu. Kule benimle irtibata geçmedi. Ama bizim ikmal yapmamız lazım. Düşebilirdik. Biz kendimizi tanıttık. Görev aldığımızı söyledik. Kule Gart kanalından bizimle temasa geçti. Etrafımızın sarıldığını söyledi. Bizler de baktığımız zaman askerleri siperde gördük ve silahları bize dönüktü. Anlam veremedik. Sonuçla bu ülkenin askeriydik. Görev yapıyorduk. Şöyle bir değerlendirme yaptık. Hayatımızın tehlikede olduğunu değerlendirdik. Bodrum Imsık'a kadar devam eder miyiz? diye kalkış yaptık. Sonra oraya bir araziye indik. Motor susturduk. Kısa bir değerlendirme yaptık. Görev veren birliğe bilgi verdik. Ünsal Coşkun Paşa'mızla görüştük. Bilgi verdik. O da 'dönün protokolümüz var yakıt vermeleri lazım' dedi. Biz de helikopteri çalıştırdık. Dalaman'a tekrar döndük. Personelin ve ortamın sıkıntılı olmadığını gördük. İndik, motor susturduk. Onlar da 'ne yapıyorsunuz' diye sordu. Biz de Genelkurmay'ın görev verdiğini bunu yaptığımızı söyledik. Ancak mahiyetini bilmiyoruz dedik. Birlik Komutanı Bahadır Albay'la görüştük. 3- 4 dakikada depoyu doldurduk. Saat 4'ü geçiyordu. Personeli almak için Marmaris'e devam ettik" dedi.

"Üzerimize yaylım ateşi açıldı"

Marmaris'e deniz üzerinden yaklaştıkları sırada izli mermileri havada gördüklerini, ne olduğuna anlam veremediklerini söyleyen Pilot Albay Ali Aktürk, "Ne olduğunu anlamak için uzakta bekledik. Sonra personeli almak için bıraktığımız yere gittik. Bu sırada üzerimize yaylım ateşi açıldı. Hiç bu kadar yaylım ateşi içerisinde kalmadım. Bizi düşürmek, öldürmek için ateş ediliyordu. Düşüp ölebilirdik. Yerleşim yeri, insanların yaşadığı yerdi. Durum tespiti yapmamız gerektiğine inandık. Biz karşılık versek kaldı ki angajman kuralları gereği hakkımız da doğdu. Ancak cana zarar vereceğimiz için uyarı mahiyetinde ateş etmesini istedim. Ne olduğunu bir anlasınlar istedim. Çünkü düşüp öleceğiz. Buna misliyle karşılık versek, insanlar var. Bize verilen görev yok. İkilemde kaldık ama uyarı mahiyetinde ateş etmesini söyledim. Ateş edip etmediğini bilmiyorum ama bizi öldürmek için ateş ettikleri belliydi, biz ateş etmedik. Bu sırada Haldun (yüzbaşı- helikopterdeki makinalı tüfeği kullanan) 'vuruldum' dedi. Hayati yerden vurulmuştu. Kendisi tedbir aldı, kan kaybını engellemek için. Biz de Bodrum Imsık'a gittik. Bizimle ilgilenen olmadı. Biz de Çiğli'ye gittik."


Çiğli'de teslim olunca anlamış

Gerek Dalaman'da yakıt ikmali, gerekse de Imsık'ta yaralı Yüzbaşı Haldun Gülmez'e müdahale edilmemiş olmasına rağmen gelişmelerden şüphelenmeyen Pilot Albay Ali Aktürk, "Çiğli'ye gittik. Alana indik. Haldun'u ambulansa aldılar. Sonra askeri personel geldi, bizi tutukladıklarını söylediler. O zaman anladık bir kalkışma olduğunu, polise teslim ettiler. O zaman anlamaya çalıştık ne olduğunu" dedi.


Mahkeme Başkanı'ndan 'Köylü Mehmet Ağa' benzetmesi

Pilot Albay Ali Aktürk'ün hiçbir gelişmeden bilgisinin olmadığını ileri sürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Ülkede, bir gelişme oldu. Köylü Mehmet Ağa bile bu durumdan haberdar oldu. Neticede askerin içerisinde olduğu bir eylem. Aileler, aileleriniz, 'eşlerimiz ne durumda' deyip merak edip nasıl aramamışlardır. Hiç kimse mi merak etmedi? Neredesin, ne durumdasın, diye" dedi.
Bunun üzerine Pilot Albay Ali Aktürk, "Çoğu zaman havadaydım. Telefonum sürekli üzerimde değildi. Bu şekilde bilgi alamadım. Görevle ilgili aileme bilgi vermedim. Görevin ne olduğunu biliriz. Askeriz. Çoğu zaman görevi aileme söylemedim. Geçmişte, Şırnak'a gittiğimiz zaman bile bilmezdi. 15 Temmuz'da ailem İstanbul'da değildi. O dönemde ben izinli olacaktım ama komutanımız vermemişti" dedi.

"FETÖ üyesi değilim"

Sanık Albay Ali Aktürk, ifadesinin sonunda da, FETÖ üyeliği bulunmadığını öne sürüp "FETÖ örgüt üyesi değilim. Bankalarında param yok. ByLock kullanıcısı değilim, kullanmadım. Medyadan duydum. Bunlarla ilgili temasım yok. Okulunda, dershanesinde bulunmadım yakınım bile yok. Sorumluğu kabul etmiyorum. Herhangi başka bir tarikatında üyesi değilim. Atatürkçülük görüşünü özümsedim. 14 yaşında askeri liseye girdim. Bunu özümsediğimi söyleyebilirim suçlamaların hiçbirisi kabul etmiyorum. Bana verilen görev sadece uçmak" dedi.
Pilot Albay Ali Aktürk, bazı ifadelerde geçen, Genelkurmaydan gelen "Sıkıyönetim ilan edildiği, en yakın meydana inmeleri gerektiğine' yönelik cep mesajının da kendisine gelmediğini ileri sürdü.

 

 

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr