Şair ve yazar Ataol Behramoğlu, “büyük yazar, büyük eylemci” dediği Aziz Nesin’le ilgili hatıralarını mektuplar, anılar ve fotoğraflarla anlatıyor “Aziz Nesin’li Anılar” kitabında. Nesin’in 5 Temmuz 1995’teki ölümünden iki hafta sonra kaleme aldığı ve o dönem yedi günlük bir seri olarak gazetemizde yayımlanan bu yazıları Nesin’in kurucusu olduğu Düşün Yayınevi’nce “Aziz Nesin’li Fotoğraflar” adıyla basılmıştı.

Aynı kitap şimdi “Aziz Nesin’li Anılar” adıyla Tekin Yayınevi’nce yayımlandı. Behramoğlu, Aziz Nesin’e ait anılarını derlediği eserde, “ona yapıştırılan yaftalardan” kişiliğinin gizli kalmış yönlerine kadar pek çok konuya açıklık kazandırıyor. Kitabının ilk bölümünde Aziz Nesin’le anılarını anlatıyor Behramoğlu. İkinci bölümde ise; Aziz Nesin’in 1984-90 yılları arasında gönderdiği mektuplara yer veriyor. Aziz Nesin’in inatçılığı, cimriliği, çapkınlığı, tuttuğunu koparan, karamsar ama umudunu yitirmeyen çok yönlü sanatçı kişiliğini, ayrıca 12 Eylül darbesinde yaşadıklarını ve dava süreçlerini anlatıyor. Behramoğlu’yla kitap üzerine söyleştik..

-Kitapta Nesin için “en çok sevdiğim ve en çok çatıştığım yazar” diyorsunuz...

Uzun süre Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) yönetiminde birlikte olduk. Çatışmalarımız daha çok o günlerdedir. Ülkenin yine çok zor zamanlarıydı ve hepimiz gerilim içindeydik. Aziz Nesin elbirlikçi (kolektif) çalışmadan çok kendi düşünce ve önerilerinin uygulanması yönünde ağırlık koyardı. Çatışmalarımız daha çok bu nedenleydi. Fakat birbirimize güvenimiz, sevgimiz ve saygımız, benim ona hayranlığım her şeyin üstündeydi. Kalıcı küskünlük hiç olmadı.

 

-Sonuncusu Atatürk Havalimanı’nda yaşanan canlı bomba saldırılarıyla Madımak Katliamı arasında ortak bir zemin var mı sizce?

Uzak ve yakın tarihimizdeki katliamların hepsi din ve mezhep ayrımcılığı kökenlidir. Siyasal nitelikli cinayetlerin pek çoğu da böyledir. Dinsel tutuculuk her türlü kışkırtmaya açık olarak Osmanlı döneminde de, Kurtuluş Savaşı süreçlerinde de, Cumhuriyet tarihimiz boyunca da ülkenin başına bela olmayı sürdürmüştür ve bugün her zamankinden daha büyük bir beladır.

Madımak katliamının sorumlusu, göz göre göre gelen cana kıyıcılığa engel olamayan dönemin siyasal iktidarıdır. Suruç, Ankara, İstanbul ve şimdi Atatürk Havalimanı’ndaki katliamların baş sorumlusu ise ülkemizi Ortadoğu bataklığına sürükleyen, güzelim Türkiye’yi IŞİD canilerinin ve benzerlerinin karargâhına ve geçit yoluna dönüştüren bugünün siyasal iktidarı ve en tepesindeki kişidir. Bu iktidar alaşağı edilmedikçe ülkemizin felaketten felakete sürükleneceği kesindir.

'Bugünkü din tüccarlarının yanında Zübük çok masum kalır'

-Türkiye’deki siyasilerin toplum için çalışmaktan çok koltuk sevdası peşinde olmaları bize Aziz Nesin’in “Zübük” oyununun ne kadar gerçek olduğunu gösteriyor aslında. Siz bugünkü siyasileri Zübük ile birlikte nasıl değerlendirirsiniz?

Aziz Nesin ülkemizin üzerinden gerçekten de bir kuyruklu yıldız gibi geçen, olağandışı ve olağanüstü bir aydınımızdı. Bugünün Zübükler’i için de mutlaka yeni isimler bulurdu. Bugünün dolandırıcılarının, yalancılarının, din tüccarlarının, aydınlanma düşmanlarının yanında Zübük çok masum kalır.

-Aziz Nesin yaşıyor olsaydı Türkiye’nin bugünü için neler söylerdi?

Çok büyük üzüntüler duyar ve kalemini yine silah gibi kuşanırdı. Günümüzde yaşananlarla savaşmada Aziz Nesin mizahı bile yetersiz kalır. Kıran kırana bir savaştır bu. Aziz Nesin bu savaşımda da hem mizah yazarı hem eylemci aydın olarak yine en ön safta yer alırdı.

 

‘Medya bu kadar alçaklaşmamıştı'

-Madımak Katliamının ardından medyanın Aziz Nesin’i hedef gösterişi hafızalarda. Barış İsteyen Akademisyenler, onlara destek veren sanatçı, yazar ve aydınların da hedef gösterildiği, ötekileştirildiği hatta terör propagandası yapmakla suçlanıp tutuklandığı bugünle Nesin’e yönelik o tutum arasında bir benzerlik görüyor musunuz?

O günün medyası bugünün medyası yanında zemzemle yıkanmış kalır... Medya hiçbir zaman bu kadar alçaklaşmamıştı. Öyle insanlarla birlikte yaşıyoruz ki onlara medya mensubu demek bir yana yurttaşım demek bile insanı alçaltır. Bunlar katili kurban, kurbanı katil göstermekte ustalık kazanmış yaratıklardır. Böyle bir erdemsizlik ortamında yaşamak zorunda bırakılan yeni kuşaklar için özellikle çok üzülüyorum. O günlerden bu günlere yaşadıklarımız ve yaşamakta olduklarımız Aziz Nesin’in “köktendinci” tehdit konusunda ne kadar haklı olduğunu gösterdi.

 

 


Kaynak: Cumhuriyet.com.tr