İş Bankası 92 Yaşında

Adnan Bali, bankanın 92. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan İş Bankası’nın, Türkiye’nin sanayi ve ticaret başta olmak üzere birçok alanda gelişmesinde çeşitli roller üstlendiğini ve önemli katkılarda bulunduğunu ifade etti. Cumhuriyet’ten hemen sonra kurulan, kuruluş misyonu belli olan bir kurum olarak bundan sonraki süreçte de aynı tarzda bir politika izlemeye devam edeceklerini söyledi.

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, mevcut ekonomik risklere her an yenilerinin eklenebildiği bir dönemde, dünyada ve Türkiye’de meydana gelen gelişmelere hızla uyum sağlamanın, riskleri doğru tespit edip yönetmenin sadece kendi bankalarının menfaati için değil, ülke ekonomisinin istikrarı için de gerekli olduğunu söyledi.

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bankanın 92. yıldönümü dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Darbe girişiminin etkisinden bankacılıktaki sorunlara Bali’nin açıklamalarından önemli başlıklar şöyle:

* Mevcut ekonomik risklere her an yenilerinin eklenebildiği bir dönemde, dünyada ve ülkemizde meydana gelen gelişmelere hızla uyum sağlamamız, riskleri doğru tespit edip yönetmemiz sadece bankamızın menfaati için değil, ülke ekonomisinin istikrarı için de gereklidir.

Revizyon yok

* Darbe girişimi nedeniyle 2016 hedeflerimizde herhangi bir revizyon ihtiyacı duymadık. 2016 sonrası hedeflerimizde de bir revizyon söz konusu değil.

* Büyük kuruluşlar kriz beklentisiyle, krize hazırlık yapıyorum diye sadece kendilerini koruyucu bazı tedbirler almaya kalkarlarsa, aslında krize hazırlık yapmış olmazlar, bizzat krizi hazırlamış olurlar.

Sağlam durduk

* Darbe girişimine karşı finans sektörü olarak çok sağlam durduk. Mali bünyelerimizin sağlamlığı, yönetme tecrübemizin varlığı, kalitesi, bu süreci de iyi yönetmemiz sonucunu yarattı.

Bir mevduat çıkışı yok, olağandışı bir kredi talebi yok. Fiyatlama politikalarımızı değiştirmeye, yani faizlerimizi yükseltmeye neden olabilecek bir gelişme yok. 15 Temmuz öncesinde İş Bankası nasıl yönetiliyor idiyse yönetim pratiği, usulleri, kuralları, süreçleri açısından, onların hiçbirisinde değişiklik yapmayı gerektirmeyen bir tarzda yönettik ondan sonraki dönemi.

* Örneğin 11 milyar doların üzerinde döviz satışının gelmesi ne demektir? Sadece tanklara karşı, can pahasına bir refleks gösterilmiş değil, güçlü bir ekonomik refleks de gösterildi. Bunların hepsini ben son derece kıymetli buluyorum.

Normalleşme şart 

* Biz şu anda bankacılık sistemi olarak sistemin kısa süre içinde normalleşmesi, bundan sonra da sahip olduğumuz değerlerin muhafazası ve korunarak daha da iyi noktalara getirilmesi için çalışacağız. Başka çaresi yok.

* Daha uzun perspektifle 2017’ye bakmak durumunda olduğumuzda, yaşadığımız bu hadiselerin ekonomiyi, siyaseti ve kamu bürokrasisini etkileme düzeyini ne kadar sürede normalleştirebileceğimiz önemli. Ayrıca, yapısal reformların bu anlamda hayata geçirilebilme performansı önemli.

Başa gelmeyen kalmadı

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bankanın 92. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin görüşlerini de aktardı. Türkiye’nin mülteci probleminden güvenlik sorunlarına, en son ise gerçek üstü bir hikâye gibi darbe girişimine kadar kimsenin tahayyül edemeyeceği tarzda kendi gündemlerine sahip olduğunu ifade eden Bali, “Başa gelmeyen kalmadı. Sanki koca ulus eğitimden geçiyor gibi. Her gün yeni bir tabloyla karşılaşıyoruz” diye konuştu.

* Bir ülke her hafta, her gün farklı bir gündemle, ayrı bir gündemle mengeneye sıkışmış gibi yaşar mı? Öyle olduk.

* Çok belirsiz, çok farklı, çok boyutlu problemlerin iç içe geçtiği bir dönem yaşandı.

 * Böyle bir dinamik ortamda işlerimizi iyi yapmak için en fazla dikkat sarf edeceğimiz dönem. Rutin esaslara ve önceden belirlenmiş rutin kurallara, süreçlere göre yönetim imkânı yok şu an. Onun için hepimiz hiç rutinleşmeyen, özel koşulların gerektirdiği farklı tedbirleri anında, ona özgü olarak almaya hazırlıklı bir tarzda gitmek durumundayız. Planlı, programlı olmalıyız, öngörülü olmalıyız, ama bir yandan da çok pragmatik bir tarzda anlık gelişmelere çabuk cevap verebilecek, refleks verebilecek tarzda gidebilmeliyiz.

Riskler var

* Türkiye’nin şu anda içine girmiş olduğu 2012’den bu yana belli bir büyüme alanını, büyüme sınırını aşamadığımız, bu yüzden de istihdam dahil birçok alanda yeterli gelişmeleri sağlayamadığımız ve orta gelir tuzağı diye adlandırılan bu tablodan çıkabilmek için bu paradigmayı reformlarla değiştirmemiz gerekiyor.

* Reformların teknoloji ayağı, inovasyon ayağı var, lojistikten tutun üretim ekonomisine kadar, eğitime, hukuk altyapısına kadar birçok boyutu var. Şimdi bütün bir ulus, yaşadığımız bu kadar badireden sonra bunların hepsinden de aldığımız ders ve güçle bu reformlara odaklanmamız gerekiyor.

* 2017’nin bana göre en önemli gündemlerini, belki bir miktar rahatlama sağlayabilecek dönemden sonra gelebilecek yeni atak ya da risklerin doğma ihtimali oluşturuyor. Böyle olmayacaksa bile, biz böyle düşünmeliyiz. Bu bakımdan hazırlıklı olmamız çok önemli.

* Risk yönetimi açısından sürekli hazırlıklı olacağız. Biz olumsuz bir senaryonun değişik gerekçelerle oluşabileceğine hep birlikte hazırlıklı olmalıyız. Gerek likiditeyi, gerek aktif kalitesini, gerek sermaye yeterliliğini oluşabilecek beklenmeyen gündemlere hazırlıklı bir tarzda yönetmemiz gerekiyor. Bankacılık sektörü, aynı anlayışla da reel sektör ve kamu, hepimiz olumsuz senaryolara güçlü cevap verebilecek hazırlıkta olmalıyız.

* Elden hiç bırakılmaması gereken de reformcu anlayışla ekonominin sıkıştığı yerleri tekrar başka bir paradigmaya çekebilecek açılımlar... Bu reform alanlarının tamamına yeniden konsantre olmamız gerekiyor bütün kurumlarla.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr