BBC Türkçe'nin haberine göre, Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi olan ve 1991 yılından bu yana Türkiye'de yaşayan Stephenson o gün çantasından çıkan HDP bildirileri gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış, "Örgüt propagandası yapmak" suçunu işlediği iddia edilmişti.


Akademisyeni daha sonra serbest bırakılan savcılık, sınır dışı edilmesini talep etmiş, ancak İstanbul Valiliği'nin hakkında vereceği kararı beklemeyen Stephenson ailesiyle birlikte Londra'ya gitmeyi seçmişti.


Daha sonra Valilik tarafından Türkiye'ye giriş yasağının bulunmadığı açıklanan Stephenson 22 Mart'ta İstanbul'a geri dönmüştü.

10 adet HDP broşürü

Stephenson hakkındaki soruşturmayı tamamlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan, hazırladığı iddianamede suçlamalarını akademisyenin çantasından çıkan 10 adet broşüre dayandırıyor.

İddianamede, Stephenson'un üzerinde bulunan broşürlerde yer alan resimlerde “yüzleri maskeli şahısların sokak ortasında ateş yaktıkları, sokakta taşlardan bariyer kurdukları ve miting alanı görüntüsünde ise PKK/KCK’yi simgeleyen kırmızı, sarı, yeşil flama görüntülerinin bulunduğu” kaydediliyor ve "Broşürlerin hukuksuz eylemleri meşrulaştırarak, terör örgütüne destek vermek amaçlı olduğu" sonucuna varılıyor.

İddianamede, Stephenson'un ise savcılık ifadesinde "gözaltına alınan akademisyenlere destek vermek amacıyla geldiğini, broşürlerin davetiye olduğu ve hiçbir terör örgütüyle ilişkisinin olmadığını" söylediği de not ediliyor.


Stephenson'un 15 Mart günü adliyeye desteklemeye gittiği akademisyenler, ülkenin güneydoğusundaki operasyonlar ve sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan hak ihlalleriyle ilgili olarak "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza atanlardan Muzaffer Kaya, Esra Mungan ve Kıvanç Ersoy idi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr