HDP’nin muhalefet şerhinde anayasa önerisiyle ilgili şu değerlendirmelere yer verildi:

Yeni rejim dayatması: Türkiye’nin Osmanlı’daki meşrutiyet deneyimi de hesaba katıldığında yüzyılı aşkın süredir denediği parlamenter rejimi işler kılmak ve kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin temellerinin güçlendirilmesi yerine, AKP iktidarınca, herhangi bir ilke tartışması yapılmasına dahi olanak tanınmaksızın yürütülen yeni bir rejim dayatması kabul edilemez.
Yasama ve yargıya cumhurbaşkanı kayyım: Yapılacak olanın adı darbeyi, OHAL’i ve statükoyu süreklileştirme; toplumu daha fazla baskı altında tutarak demokratik özgürlüklerin daha fazla yok sayılacağı bir “dikta metni”dir. Bu dikta metni ile ‘yasama ve yargıya cumhurbaşkanı kayyım olarak atanmaktadır’ demek abartı olmayacaktır.

Milli egemenlik yok sayılıyor: Milli egemenlik kavramı yok sayılırken kuvvetler ayrılığı ilkesi de sınır dışı edilmektedir. Demokratik siyaset kanallarının kapatıldığı ülkelerde ise tarihle de ispatlıdır ki; illegal tepkiler, illegal muhalif hareketler daha fazla devrede olurlar. Bu durumun da toplumsal yaşamımızın her alanında negatif, yaralayıcı, çatışmacı sonuçlar doğuracağı şüphesizdir.
Tek adam rejimi: Hemen hemen tüm siyasal tarafların artık tarihin tozlu raflarına kaldırılması gerektiği konusunda hemfikir olduğu 1982 Anayasası'na “değişiklik” adı altında eklenen olağanüstü yetkilerle donatılmış bir tek adam rejimi dayatmasının, ülkemizin sürüklenmekte olduğu uçurumun derinliğini arttırmaktan başka bir sonuç doğurmayacağı, tarihteki benzer örneklerle sabittir. Teklifle yürütme erki, frensiz ve sınırsız bir biçimde genişletilirken, yasama ve yargı zayıflatılmakta ve alanları daraltılmaktadır.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr