Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İslam coğrafyasındaki sorunlara ilişkin  "Sorunun menşeini sadece dışarıda ararsak böyle bir kolaycılığa düşersek, inanın hiçbir yere varamayız. Doğru teşhis doğru tedavinin de ilk adımıdır" dedi. Erdoğan, İslam coğrafyasındaki eğitim sorununa dikkat çekerek "Son iki asırdaki geriye gidişin temel sebebi ilim ve bilgi merkezlerinin yer ve el değiştirmesidir. Medreseler yozlaşınca sosyal hayat da yozlaştı. Üniversitelerimiz kendilerini yenilemeyince sanayimiz de gelişmedi. En zeki çocuklarımız, yetişmiş insanlarımız kendi vatanlarında önleri kesilince ABD’ye, Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Batı başkentlerine eğitim için gönderilen çocuklarımız, kendi ülkelerinden utanç duyan yabancılar olarak geri döndü. Beyin göçü hayat damarlarımızın kurumasına yol açtı. Kendine özgü, özgün eğitim sistemleri geliştirmeyen toplumlar geleceği inşa edemezler" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın Türk-Arap Yükseköğretim Kongresi'nde yaptığı konuşmasından satır başları şöyle:

"İslam medeniyetinin altın çağında sadece fetih, toprak kazanımı yoktur. Aynı zamanda bu çağ bilgiye yön verenlerin de Müslümanların olduğu bir dönemdir. Devlet de canlı varlık gibi doğar, gelişir, büyür, yaşlanır ve nihayet varlığını kaybeder. İslam ülkelerinin parlak dönemleri maalesef 19. yüzyıldan itibaren yerini gerilemeye bırakmış, çözülme başlamıştır. İstisnalar dışında son 200 yıllık tarihimiz, yeni fetihlerin, kalıcı eserlerin değil daha çok ayrışmanın bölünmenin tarihidir. Merak uyandıran dünyanın dört bir tarafından kendine öğrenci çeken İslam beldeleri fakirlikle, cehaletle gündeme geliyor. Hemen yanı başımızdaki Halep, varil bombalarıyla harabeye dönmüş durumda. 8 yıldır açık olan mahzenlerinde antik Yunan’dan kitaplar bulunan Musul kütüphanesinden hiçbir iz kalmadı. Bağdat kütüphanesi yağmalandı."

"Bunlarda dışarıdan yapılan müdahalelerin etkisi çoktur. Şüphesiz bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir diyen sömürgecilerin neden olduğu tahribatı görmezden gelemeyiz. Tek kutsalı menfaat olanların, çizdikleri yapay sınırlarla, yapay sorunlar üretenleri elbette eleştireceğiz. Ancak bunları yaparken önemli bir noktayı gözden kaçırmamalıyız. Öz eleştiridir bu nokta. Kendimizi şöyle bir eleştiriye çekeceğiz. Kendimizi sigaya çekeceğiz. Sorunun menşeini sadece dışarıda ararsak böyle bir kolaycılığa düşersek, inanın hiçbir yere varamayız. Doğru teşhis doğru tedavinin de ilk adımıdır. Son iki asırdaki geriye gidişin temel sebebi ilim ve bilgi merkezlerinin yer ve el değiştirmesidir. Medreseler yozlaşınca sosyal hayat da yozlaştı. Üniversitelerimiz kendilerini yenilemeyince sanayimiz de gelişmedi. En zeki çocuklarımız, yetişmiş insanlarımız kendi vatanlarında önleri kesilince ABD’ye, Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Batı başkentlerine eğitim için gönderilen çocuklarımız, kendi ülkelerinden utanç duyan yabancılar olarak geri döndü. Beyin göçü hayat damarlarımızın kurumasına yol açtı. Kendine özgü, özgün eğitim sistemleri geliştirmeyen toplumlar geleceği inşa edemezler. 

"Biz dünyaya, insanlığa örnek teşkil edecek değerler manzumesine sahibiz. Yoksulluk, kan, gözyaşı, acı asla bu toprakların ortak coğrafyamızın değişmez kaderi değildir. Bugün yaşadığımız hadiselerin, sıkıntıların geleceği karartmasına izin vermeyeceğiz. Tarihimiz sadece övünç kaynağımız değil, bize güç veren çok önemli bir referanstır.

"Bugün içinde bulunduğumuz çıkmaza çözüm sunacak anahtar eğitimdir. Eğitimin tüm aşamalarındaki iş birliğini güçlendirmemiz gerekiyor. İmkanlarımızı seferber ederek, ortak çalışma platformlarını artırarak destek olmalıyız. 

"Türkiye olarak Arap coğrafyasındaki yüksek öğrenim kurumlarıyla iş birliğimize önem veriyoruz, yeni adımlar atıyoruz. Ortak ve çift diploma programlarının açılması, öğrenci ve öğretim görevlisi değişiminde kolaylık sağlanması için protokoller imzalıyoruz"

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr