Bu hafta Dumankaya İnşaat’ın yönetim kurulu başkanı Uğur Dumankaya’yla söyleştik. Uzun yıllardır yolumuz çok kesişmesine rağmen ilk kez sohbet ettik ve itiraf etmeliyim ki, Uğur Bey beni çok şaşırttı. Tahmin ettiğim cevapları vermedi, klasik bir inşaat patronu profiline yaklaşmadı bile. Kurumsal stratejiye önem ve değer veren, matematik zekâsıyla sosyal algısını birleştirmiş bir inşaat şirketi sahibi vardı karşımda ve inanın bana inşaat patronları normalde bu tanıma pek uymaz.

Ocak ayının klasik sorusuyla başlayalım. Dumankaya’nın hem 2016 için hem de önümüzdeki 10 yıllık süreçteki hedefleri nelerdir?

Öncelikle 2016’da tüm sektörlerin görüş açısının çok daha net olacağını söyleyebilirim. İş dünyasının yapacağı atılımlar ve hükümetin gerçekleştireceği reformlarla ülke hedeflerinin yakalanacağına
inanıyorum. 2016 yılı hem Türkiye için hem de Dumankaya için reformlarla geçecek, yeni pazarlara
açılacağımız dinamik bir yıl olacak. 2016 yılında Anadolu yakasında 3 farklı lokasyonda (Kartal sahil, Maltepe, Sancaktepe), Avrupa yakasında 2 farklı lokasyonda (Halkalı, Esenyurt/Bahçeşehir) olmak
üzere toplamda 8 farklı projeden konut satışlarımız devam ediyor olacak.

Yeni projeler var mı bu listede? Uzun zamandır beklediğimiz Fikirtepe projesi mesela?

Evet, yılın ilk yarısında (Nisan ayı gibi) 385 milyon TL değerinde Fikirtepe projesini lanse edeceğiz umarım. İkinci lansmanımız da ağustos ayında gerçekleştireceğimiz 800 milyon TL değerinde Gebze projesi. Artan rekabet ortamında bu yıl da geliştireceğimiz yeni iş yapış modelleri ile güçlenip
büyümeyi sürdüreceğiz. Bu yıl toplam 1.2 milyar TL civarında yatırım planlıyoruz. İnşaat dışında, sigorta, filo kiralama, spor salonu, PVC kapı ve pencere sistemleri gibi farklı iş sahalarında da
faaliyetlerimizi hızla sürdürüyoruz.

Geçen yılı malum bekleyerek geçirdik. Seçimden sonra başlayan satış hareketi size nasıl yansıdı?

2015 yılını önemli bir ciro artışı ile kapattık. Özellikle son dört ayda gerçekleş irilen satış başarı oranımız geçen yıla göre %131 oranında artış gösterdi. 2015 yılında toplam 1.199 adet bağımsız bölüm satışı yaparak 463 milyon TL ciro elde ettik. Müşteri odaklı yaptığımız yatırımların sonucunu
artan müşteri trafiğimizde ve satışlarımızda görüyoruz. 2015 yılında satış ofislerimizi 6.491 kişi ziyaret
etti. 2014 yılına göre gerçekleştirilen reklam ve pazarlama faaliyetlerinin de etkisi ile ziyaretçi sayımız %17 arttı. Bu başarının arkasında grubun vizyoner bakış açısı, çalışanları ve paydaşları ile ortaya çıkardığı sinerji yatıyor.

Başarı iyi satmak mı?

İnşaat sektöründe başarı satışla özdeşleşiyor genelde. Siz Dumankaya’nın en büyük başarısının ne olduğunu düşünüyorsunuz?

İnovatif, rekabetçi ve fark yaratan çözümleri içinde barındıran yaşam alanları tasarlamak bence en büyük başarımız. Çünkü belli ki müşteri nezdinde bir karşılık buldu. Bunun da mesela bizim ilk olarak yatay yaşam konsepti ile Kurtköy’de hayata geçirdiğimiz “Dumankaya Konsept” projemiz ilk başlarda yadırgandıysa da şimdi o projenin olduğu bölgedeki neredeyse tüm binalar o konsepte yakın olarak yapılıyor. Bu da bizi sektörünün bir adım önünde olan markalar ligine taşıyor. Ayrıca Dumankaya İnşaat olarak konut geliştirmenin yanı sıra sunulan hizmetlerde de farklılaşmanın önemine inanıyoruz. Çünkü bizim için önemli olan şey, önce insan. Önce inşaat, önce ticaret, önce karlılık değil. Günümüzde firmalar müşterilerine verdikleri değer kadar var olabiliyorlar ve kendi markalarına da o ölçüde değer katabiliyorlar. Daha doğrusu artık tüketicinin kalbine giden yol sunduğunuz hizmetin niteliğinden geçiyor. Bu vizyondan hareketle bugüne kadar müşterilerimize sunduğumuz tüm hizmetleri geliştirerek Dumankaya dünyası çatısı altında topladık ve müşterilerimize farklı bir deneyim yaşatmak istedik. Bu gibi öncü ve vizyoner çalışmalarımız bizim en büyük ayrıcalığımız.  

Fifti-fifti projesi

Dumankaya, fifti-fifti projesi beklenen ilgiyi gördü mü? Projenin fikir babası kim?

Fifti-Fifti dediğimiz kavram yönetim takımımızın yapmış olduğu iş geliştirme toplantılarında şekillendi.
Bu model tüketici nezdinde çok yeni. Bu yeni kavramın gerçek manada algılandığını düşünmüyorum fakat biz amacımıza ulaştık. Avrupa yakasındaki projelerimize bu projeyle bir heyecan, bir ateş getirdik.


Kentsel dönüşüm projelerini, sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce büyük İstanbul depremine hazır mıyız?

Kentsel yenileme projeleri kentsel yerleşim alanı içerisinde yenileştirme, koruma, sağlamlaştırma ve sağlıklaştırma amaçları ile belli bir müdahale programı çerçevesinde yeniden düzenlenmesi gereken alanları kapsayan, temel olarak konut sorununu çözmeyi ve sorunlu alanların kente tekrar kazandırılmasını hedefleyen projelerdir. Kentsel dönüşüm ülkemizin attığı en önemli adımlardan biri. Fakat bu konuda da dikkat etmemiz gereken hususlar bulunuyor. İyi niyetle çıkılan bir yolda hatalar yapabiliriz.

Türkiye’nin yüzde 65’i deprem kuşağında yer alıyor ve binalarımızın yüzde ellisi de 30 yaşın üzerinde. Yine karbon salımının en önemli kısmını konutlar ortaya çıkarıyor. Yanı sıra ülkemiz sürdürülebilir bir ekonomiye, yeşil bir ekonomiye geçmeye çalışıyor. Ekonomi dinamikleri değişirken  bir yandan da kentler bir dönüşüme girecektir.

Bu dönüşüm bizim için büyük bir avantaj. Tüm bu parametreler  ışığında kentsel dönüşümü yeşil ekonomiye, kentin kimliğine ve kültürüne uygun olarak büyük bir plan şeklinde ortaya çıkararak gerçekleştirme şansına sahibiz. Bu noktada; yeşil enerji, akıllı evler, sürdürülebilirlik ve kentsel temas, uyum gibi önemli meselelerin göz ardı edilmemesi gerekiyor. Devlet biraz daha belirleyici olmalı çünkü dönüşüm bütünlüklü bir plandan ziyade konut geliştiricisinin fikrine ve ilhamına bırakılmış durumda. 

Sonuç olarak, meseleye yarınki koşulların gerektirdiği şekliyle bakabilmeliyiz. Gerek fikir gerekse kanunlar bazında son derece iyi başlamış kentsel dönüşümün az önce bahsettiğim  kriterlerin de düşünülerek yapılandırılması gerekiyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr