Yelda Ustalı, büyüklerinin geldiği Midilli Adası'nda yeni doğan kız çocuklarına ileride güvence olması için zeytinlik alındığını, evlilik çağına geldiğinde bunun çeyiz hatta yeni bir yuva kurulmasının temel dayanağı olduğunu belirtip, bu nedenle zeytin ağaçlarına dokunulmasına da izin vermeyeceğini söyledi. Büyüklerinden dinlediği bu geleneğin bugünde bu şekilde devam ettiğini belirten Yelda Ustalı, "Zeytin bizim yaşamımızın bir parçası, yok edilemez" dedi.

Atalarının, nüfus mübadelesinde Midilli Adası'ndan Ayvalık'a yerleştiğini anlatan Ustalı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zeytincilik bizde kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen bir gelenek. Ailede dördüncü kuşak zeytinciyim. Babaannem Midilli'den gelip Ayvalık'a yerleştikten sonra zeytincilik mesleğini sürdürmüş. Babaannem 1992'de vefat etmesine rağmen evinde elektrik yoktu. İstemiyordu. Zeytin geliri ile zeytinlik almaktı amacı. Zeytincilik bizim ailede tutkudur. Atatürk döneminde soyadı kanunu çıkarıldığında babamın dedesi Midilli'deki zeytinliğin adını kendisine soyadı olarak seçmiş ve böylece ailemizin soyadı 'Ustalı' olmuş. Bizim zeytin sevdamız anlatmakla bitmez. Zeytin yaşamımızın bir parçası. Bu yüzden yok edilmesini istemiyoruz."

'ZEYTİN AĞAÇLARI KURUYACAK, HASTALIKLAR ARTACAK'
Balıkesir'in Ayvalık İlçesi'nde dördüncü kuşak zeytincilik yapan Yelda Ustalı, yasalaşması durumunda zeytinlik alanlarında maden ocağı ve sanayi tesisi yapılabilmenin yolunu açan komisyonda kabul gören Üretim Reform Tasarısı'na tepki gösterdi. Amaç dışı kullanımlara izin vermeyen zeytinliklerle ilgili mevcut yasal düzenlemenin eskisi gibi kalması gerektiğinin altını çizen Ustalı, "Bu düzenleme sanayicilerin ve madencilerin yararına oldu. Madenciliğin çevreye olan zararlarını biliyoruz. Zeytin ağaçları kuruyacak, hastalıklar artacak. Biz zeytin ağaçlarımızın kesilmesini istemiyoruz. Kahvaltıda zeytin yerine kömür yemek istemiyoruz. Aile büyüklerimizden devraldığımız, nesilden nesle ulaşan geleneğimiz ve geçim kaynağımız, sevdamız olan zeytinin gelecek nesillere de ulaşmasını istiyoruz" diye konuştu.

Birçok toplumda kız çocuklarına değer verilmezken aile büyüklerinin geldiği Midilli Adası'ndaki Yera Körfezi'nde doğan her kız çocuğuna bir zeytinlik alındığını da aktaran Ustalı, "Zeytinlikteki her yıl hasattan elde edilen paralar biriktirilir ve kızlar evlenme çağına geldiğinde bu parayla ev, eşya ve takı alınırmış. Bu adet günümüze kadar geldi, böyle de gidiyor. Kızlara ailesinden gelen zeytinlik, yine aileden kalan antika eşyalar ve takılarla gelecek kuşaklara aktarılıyor. Zeytin ağaçlarıma hiç kimse dokunmasın. Çünkü benim için ayrı bir değer taşıyor Bundan sonrada zeytinciliğin devlet desteği ile korunarak nesilden nesle, sevgiyle taşımasını istiyorum" dedi.

'BİZİM İÇİN ZEYTİN, ALTINDAN DEĞERLİ BİR HAZİNE'
Ayvalık sosyal ve kültürel bir dokuya sahip olduğunu vurgulayan Ustalı, bu dokunun bir parçasının da zeytin olduğuna dikkat çekip, şöyle devam etti:

"Bizler de üzerinde yaşadığımız bu toprağın ruhunu yıllardır ruhumuzda yaşayan dördüncü kuşak zeytinci çocuklarıyız. Zeytin sadece salt ekonomik bir değer olmayıp ruhsal ve manevi bir değer taşıyor. Bizim için zeytin, altından değerli olan bir hazine. Nesilden nesle gelen geleneğimiz geçim kaynağımız, sevdamız. Zeytin ve nesilden nesle ulaşmasını istiyoruz. Maden geldiğinde etrafa verdiği zararı biliyoruz. Zeytin ağaçları kuruyacak, çevreye verilen zarar artacak. Lütfen zeyitin ağaçlarına dokunmayın."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr