Deniz Baykal, "Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye’nin mücadelesi" ifadelerini kullandı.

Mektubunda Özkök'e, "Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin" diyen Baykal, "Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari 49'un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen" diye yazdı.

Ertuğrul Özkök'tan Baykal'a: 'Hayır' diyen 24 milyonu depresyona sokmayın

Deniz Baykal'ın mektubu şöyle:

"Siz, Hayır oylarının 'huzur', 'sükûnet' ve 'keyif' için yeterli olduğunu sanıyorsunuz. Yanılıyorsunuz Ertuğrul Bey. O 'telaş', o 'hırs' olmazsa o 49 bir sabun köpüğü gibi kaybolur. Zaten o 'telaş' ve 'hırs' olmasaydı o 49 da olmazdı.

Hatta o tasarının meclisten çıktığı 20 Ocak gecesinin sabahında, parti içinde o zaman önerdiğimiz gibi, biraz daha 'telaş've 'hırs' gösterebilseydik ve Kurultayı çağırıp yeni bir parti yapılanması ile referanduma girebilseydik o 49 bugün 50'nin çok üzerinde olacaktı.

İktidarın, her şey avucunun içinde olduğu halde, referandum sonrasında bile sergilemeye devam ettiği 'telaş' ve 'hırs'a bakın da biraz ibret alın!

Türkiye bu noktaya adım adım ve göz göre göre geldi. Türkiye'yi bu noktaya taşıyan saldırganlıkların karşısında onlara en büyük desteği veren, işte bu temelsiz, zamansız ve yapay bir huzur ve sükûnet özlemi olmuştur."

'O HIRSLI ÇALIŞMA CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAK İÇİN DEĞİLDİ'

"Ertuğrul Bey, siz ancak o hırs ve telaş başarıya ulaşırsa, gerçek bir huzur ve sükûnet içinde keyifli olabilirsiniz.

Bilmelisiniz ki referandumdaki o hırslı çalışma, Cumhurbaşkanı adayı olmak için değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehlikesini ortadan kaldırmak için yapıldı.

Referandumdan önce 20 Ocak'ta partinin yeniden yapılandırılması önerisi, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidinden Türkiye'yi kurtarabilmek için yapıldı.

Şimdi de kitlesel bir ön seçimle belirlenen ve ana muhalefet partisinin etrafında tüm Türkiye'yi seferber etmeyi amaçlayan hırslı mücadele teklifimizin amacı, birilerinin Cumhurbaşkanlığı'nın sefasını sürmesi değil, öyle bir Cumhurbaşkanlığı tehdidini Türkiye'nin önünden kaldırmaktır.
Nasıl olsa kaybedeceğiz, bari 49'un tadını çıkaralım demeyi reddeden, bütün gücüyle bir çıkış öneren insanların hırsına ve telaşına biraz saygı lütfen.

07 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı'nın en kıdemli siyaset adamı olarak benimle görüşme talebini, Dışişleri konutunda görüşerek kabul etmemi bunca gelişmeden sonra sizin, ağır suçlar kapsamında değerlendirmekte olduğunuzu görmek beni çok şaşırttı.

Açık konuşalım. Bütün mücadelelerimde hep siz karşımda oldunuz. Geldiğimiz yer ortada. Bari bu defa limon sıkmaktan vazgeçin. Çünkü bu mücadele benim mücadelem değil, Türkiye'nin mücadelesi. Belki de Türkiye'nin son şansı."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr