Tutuklu gazeteciler için Silivri Cezaevi önünde devam eden umut nöbetini Cumhuriyet Vakfı adına gazetenin imtiyaz sahibi Orhan Erinç, Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya ve gazetenin icra kurulu üyesi Önder Çelik ile çalışanları devraldı.

Trajikomik durumla karşı karşıya olduklarını belirten Orhan Erinç, “Daha önceki davalar sürecinde Silivri savcısı telefonla görüşme izni verir, Adalet Bakanlığı da açık görüş izini verirdi. Ama her nedense Can ve Erdem için bu uygulama kaldırıldı. Bunlar çok mu korkuyorlar bilemiyoruz? Gazeteci arkadaşlarımız ne olur? sorusunu yöneltiyorlar. Şimdi hukukun olmadığı bir yerde hukuku tartışmak gibi acayip bir durum söz konusu. Uygulamalara bakmak için ancak fal bakmak mümkün. Şöyle olur demek olanağı en ünlü hukukçuların bile yok ne yazı ki.” şeklinde konuştu.

“İddianamenin hazırlanmış olması tünelin ucundaki ışığın göründüğü anlamına gelebiliyor.” diyen Erinç, şunları dile getirdi: “Çünkü Sulh Ceza Hakimliğinin kısır döngüsünden kurtulmuş ve bir üst mahkemeye gitmiş ve onun kararlarına itiraz etme olanağı doğmuş olacak. Gazetecilerin tutuklu olması, mesleklerini yapmaktan alı konulması demek; halkın haber alma hakkını da kullanamıyor demektir. Ama yetkililerin açıklamalarına baktığımızda içeride gazeteci yok. Ama iddianamenin gerekçelerine bakarsanız 50 dolayında haber ve yazı var. Bu gazetecilik değilse, gazetecilik nasıl yapılır? Bunca yıl sonra böyle bir sorunla karşı karşıya kalmış gibi bir durumla karşı karşıyayız. Arkadaşlara buradan merhaba diyoruz. Duymazlar ama yarın okuyunca görürler.”

Hikmet Çetinkaya da, “Tutuklu gazeteciler için buradayız, demokrasi için buradayız. Düşünce ve ifade özgürlüğünü gelişmiş Avrupa standartlarındaki ülkelerde olduğu gibi özgürce söyleyebilmek ve açıklamak için buradayız. Yazdıkları yazılardan ötürü, düşüncelerinden ötürü tutuklanan meslektaşlarımız için buradayız. Türkiye’nin barışa, kardeşliğe, huzura gereksinimin olduğu bir dönemden geçiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr