Bakanlık, savcı gibi Gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Günay’ın AYM’ye yaptığı başvuruya ilişkin görüşlerini gönderen Adalet Bakanlığı, özgürlüklerin askıya alınmasını ‘darbe’ ile savunmaya çalıştı Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet davasında 7 aydır tutuklu bulunan gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruya ilişkin görüşlerini gönderdi. Bakanlığın görüşünde Cumhuriyet soruşturması ve Günay’ın tutukluluğu “darbe sonrası ortaya çıkan” koşullarla ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bazı hükümlerinin askıya alınması ile savunuldu. Bakanlığın, savcılığın iddianamesindeki suçlamaların “kuvvetli suç şüphesi” oluşturduğunu ileri sürerek başvurunun reddedilmesi gerektiğini savunduğu görüşünde, başvuru ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen Anayasa Mahkemesi’nin 2 üyesini tutuklamasına ilişkin kararının hatırlatılması dikkat çekti. Günay’ın avukatları tarafından Bakanlığın görüşüne karşı AYM’ye sunulan karşı görüşte ise tutuklama şartlarının olmadığı vurgulanarak AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül’ü tahliye eden kararına atıf yapıldı

AYM’ye telkin!

Bakan adına Müsteşar Yardımcısı Selahattin Menteş imzasıyla AYM’ye gönderilen görüşte, Türkiye’nin darbe girişiminden sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesi gereğince Sözleşme’nin bazı hükümlerini uygulamayacağını (derogasyon) Avrupa Konseyi ve BM’ye bildirdiği hatırlatıldı. Yazıda Günay’ın tutukluluğu ile ilgili olarak “Karşılaşılan darbe teşebbüsünün büyüklüğü dikkate alındığında başvurucunun tutuklanmasının özgürlük ve güvenlik hakkına gerekli ve fiili durumla orantılı bir müdahale teşkil ettiği” ifadelerini kullandı. Bakanlığın bu görüşü gönderdiği AYM, bireysel başvurularda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile birlikte anayasayı dikkate alarak karar veriyor. Bakanlığın “derogasyon” savunması yapması AYM’ye bir tür “Anayasayı uygulama” telkini anlamına geliyor. Günay’ın avukatları Fikret İlkiz, Tora Pekin ve Abbas Yalçın’ın bakanlık görüşüne karşı verdikleri dilekçede, “Bu beyana dayalı olarak tutukluluk hali incelemesi yapılması kişi temel hak ve özgürlüğünün en başında ihlali demektir. Bu durumda OHAL sürdükçe ve devamı süresince kişilerin ‘tutuklu’ kalması sanki anayasaya ve ulusalüstü sözleşmelere uygun bir ön kabul olarak görülür ki; böyle bir durumu anayasa, sözleşmeler ve hukuk reddeder” denildi.

İlginç ‘hatırlatma’

Bakanlık görüşünde, Günay’ın başvurusu ile hiçbir ilgisi olmadığı halde AYM’nin 4 Ağustos 2016’da iki üyesinin tutuklanmasına ilişkin kararını hatırlatması dikkat çekti. Avukatların dilekçesinde ise bakanlığın bu karara görüşünde yer vermesini eleştirerek “Bu kararın Adalet Bakanlığı görüşünde neden yer aldığı anlaşılamamıştır. OHAL’in kendisi zaten hukuki ve Anayasal olmak zorundadır. Bu karar örneklenmeden de hukuki, kanuni ve anayasal açıklamalar yapılabilir” ifaleri kullanıldı.

Okumadan görüş

Bakanlık görüşünde Turhan Günay’ın “Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş’de birinci derecede imza yetkisine sahip Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olduğu” ileri sürüldü. Oysa 25 yıldır Cumhuriyet Kitap Eki’nin Yayın Yönetmenliği’ni yapan Günay’ın, tutuklandığı sırada Cumhuriyet gazetesinde başka bir görevi yoktu. Soruşturma aşamasında Günay’ın görevine ilişkin yapılan bu hata kendisine yöneltilen 30 soruda da tekrarlanmış ve Günay her seferinde yönetim kurulu üyesi olmadığını söylemek zorunda kalmıştı. Günay’ın avukatları da Bakanlığın aynı hatayı tekrarlamasının dilekçeyi okumadan değerlendirmeye gönderildiğini gösterdiğini belirtti.

Söylemedikleri...

Bakanlık görüşünde iddianamenin ileri sürdüğü suçlamalar tekrarlanarak tutuklama kararının doğru olduğu savunuldu. Buna karşı avukatlar, yargılama başlamadan Bakanlığın bu şekilde yorum yapmasının anayasa ve evrensel ilkelere aykırı olduğunu belirtti. Bakanlığın iddianamenin 19 Nisan 2017’de kabul edildiğini belirtmesine rağmen ilk duruşmanın 24 Temmuz’a verildiğinden bahsetmemesi de dikkat çekti.

‘Geri alınmalı’

Avukatlar, katalog suçlar arasında sayılan “örgüt adına suç işlemek” isnadıyla tutuklama kararı verildiğini ancak iddianamede katalog suçlar arasında olmayan “örgüte yardım” olarak değiştirildiği anımsatıldı. Dilekçede “Tutuklama gerekçesi yapılan kanun maddesı değişmiş olduğu halde bu maddeye göre verilmiş tutuklama kararlarının geri alınmaması hukuka ve kanuna aykırı olduğundan hak ihlali çok açıktır” denildi.

CAN DÜNDAR, ERDEM GÜL DAVASINDA ‘TAKDİR AYM’NİN’ DEMİŞTİ

Turhan Günay ile ilgili başvuruda açıkça ret kararı verilmesi gerektiğini savunan Bakanlık, Can Dündar ve Erdem Gül’le ilgili 2 yıl önce AYM’ye gönderdiği ve yine Selahaddin Menteş’in imzasını taşıyan yazıda takdirin AYM’ye ait olduğunu belirtmişti. Yazıda bireysel başvurunun ele alınması için ‘olağan hukuk yollarının tüketilmesi’ şartı ve ‘AYM’nin esasa girip girmeyeceği’ tartışmasıyla ilgili görüşlere yer verilmiş ancak net bir kanaat belirtmekten kaçınılmıştı

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr