Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan iki kanun hükmünde kararnamenin iptal isteminin reddine ilişkin verdiği kararın gerekçesini açıkladı. 1991, 1992 ve 2003 yıllarındaki içtihatlarında değişikliğe gittiğini açıklayan Anayasa Mahkemesi, bu kararlarını eleştirirken, “Bu yaklaşım, anayasanın 148. maddesindeki şekil ve esas bakımından denetim yasağını tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirmektedir. Anayasanın 148. maddesi karşısında esasa geçilerek yargısal denetiminin yapılması mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. 668 ve 669 sayılı Olağanüstü Hal kanun hükmünde kararnamelerinin bazı kurallarının iptallerine yönelik CHP’nin taleplerini, yetkisizlik nedeniyle 12 Ekim’de reddeden Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararını dün açıkladı. “Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinin düzenlendiği anayasanın 148. maddesinde olağanüstü dönem KHK’lerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamayacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında anayasanın, anılan düzenlemelerin herhangi bir ad altında yargısal denetime konu yapılması bakımından Anayasa Mahkemesi’ne bir yetki tanımadığı açıktır” denilen kararda; hangi, kriter esas alınırsa alınsın yapılan nitelemenin anayasanın çizdiği çerçevenin dışına çıkılmaması, olağanüstü hal KHK’lerinin şekil ve esas bakımından anayasaya uygunluk denetiminin yapılmaması gerektiği öne sürüldü.

İçtihat değişikliğine gidiyoruz’

Anayasa Mahkemesi’nin, içtihat değişikliğine gittiğinde önceki kararlardan neden ayrıldığını açıklaması ve yeni görüşünü temellendirmesi gerektiği belirtilen kararda, mahkemenin, konuya ilişkin olarak geliştirdiği içtihadında maddi kriteri esas alarak, bir olağanüstü hal KHK’sinin gerçekten anayasanın 121. maddesinde öngörülen KHK olup olmadığını belirlemek için yer, zaman ve konu bakımından inceleme yaptığına dikkat çekildi. AYM’nin 1991, 1992 ve 2003 yıllarında verdiği içtihatlarda “olağanüstü hal KHK’si” adı altında yapılan düzenlemelerin olağanüstü hal KHK’si niteliğinde olup olmadığını incelediği ve anayasaya uygunluk denetimi yapmak zorunda olduğunu ifade ettiği anlatılan kararda, şöyle denildi: “Mahkeme, olağanüstü hal KHK’sinden söz edebilmek için yer, zaman ve konu ölçütlerini ortaya koymuştur.

Anayasa Mahkemesi bu ölçütler çerçevesinde olağanüstü hal ilanının gerekli kıldığı konuya ilişkin olmayan veya olağanüstü halin geçerli olduğu yer ya da dönem haricinde yürürlükte olacak düzenlemeleri, olağanüstü hal KHK’si niteliğinde görmeyerek bunların olağan dönem KHK’si olduğunu değerlendirip yargı denetimine konu yapmış bulunmaktadır.” Kararda; AYM’nin 2003 yılında, 10 Temmuz 1987 tarihli ve 285 sayılı KHK’nin 425 sayılı KHK ile yeniden düzenlenen 7. maddesinde yer alan “Bu KHK ile Bölge Valisine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili idari işlemler hakkında iptal davası açılamaz” biçimindeki hükmünü, anayasının 125. maddesine aykırı olması nedeniyle olağanüstü hal KHK’si değil olağan KHK olduğunu ifade ederek yargısal denetime tabi tuttuğu ve yetki kanunu olmadığı gerekçesiyle anayasanın 91. maddesine aykırı bularak iptal ettiğine vurgu yapıldı. Bu yaklaşımın, anayasanın 148. maddesindeki şekil ve esas bakımından denetim yasağını tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirdiği savunulan kararda, “Zira olağanüstü hal KHK’lerinin yargısal denetimi mümkün olsaydı Anayasa Mahkemesi, aynı incelemeyi yapacak ve kuralı anayasanın 125. maddesine aykırı bularak iptal edecekti. Bu tür bir yaklaşımla olağanüstü hal KHK’si niteliğinde olan tüm kuralları bu kapsam dışına çıkarmak mümkündür” ifadesi kullanıldı.

‘Denetlenme için yetkimiz yok’

Olağanüstü hal KHK’lerinin anayasaya aykırı düzenlemeler içerdiğinin ileri sürülmesinin, bunların anayasallık denetimine tabi tutulmaları için yeterli olmadığı savunulan kararda, “Olağanüstü hal KHK’lerinin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilmesi için bu yöndeki bir anayasal yetkinin açıkça tanınması gerekir. Anayasanın 148. maddesinin lafzı, Anayasa koyucunun amacı ve ilgili yasama belgeleri göz önünde bulundurulduğunda, olağanüstü dönem KHK’lerin herhangi bir ad altında yargısal denetime tabi tutulamayacağı açıktır. Anılan hükme rağmen yapılacak yargısal denetim, anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü düzenleyen anayasanın 11. maddesiyle ve hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağına ilişkin anayasanm 6. maddesiyle bağdaşmaz” değerlendirmesi yapıldı

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr