Balat’ta cadde üstünde vitrininde ahşap heykellerin yer aldığı bir mekandayız. İçeride ağacın kokusu... Birbirinden değişik ve etkileyici heykeller, tasarımlar... Ahşap sanatı deyince ilk belki de tek akla gelen isim Ayhan Tomak’ın atölyesinden bahsediyorum... Mekanın sol tarafında bulunan tasarımlar Tomak’a sağ taraftakiler ise öğrecilerine ait. Tomak’ın ve öğrencilerinin yaptığı çalışmalar şu sıralar sanatseverle buluşuyor.

Öğrencilerinin işleriyle kendi çalışmasının da yer aldığı diğer sergi “Ahşaba Dokunmak” adını taşıyor. Serginin adı gibi Tomak da ahşaba dokunun diyor. Yani bu sergide yapıtlara dokunmak serbest. Tomak, “Sizin elinizin teması ahşaba iyi geliyor. Elinizin yağı ahşabı besler. Ağacın stresini alır, daha dingin olmasını sağlar. O yüzden ahşaba dokunun” diyor. Sergi, 3 Mart’a kadar Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde görülebilecek.

Her ağacın bir ritmi var

Tomak’ın üç yapıtı; tasarım bir koltuk, heykel ve Artemis adını verdiği bir ayna ile katıldığı karma sergi ise 25 Mayıs’a kadar Armaggan Sanat Galerisi’nde sizleri bekliyor.

Her ağacın bir ritmi olduğunu söyleyen Tomak ağaçları özel işletmelerden temin ediyor. “En çok dikkat ettiğim olay ağaç kesimi. Orman işletme planlama yapıyor, kesimleri ise özel işletmeler yapıyor. Ben de oradan gidip alıyorum. Benim diğer atölyem Çatalca’da Istıranca orman köyünde. Orada ağaçları tedarik etmenin dışında bekletip dinlendirmek ona göre çalışmak gerekiyor, bir ağacın en az 5-6 ay dinlenmesi gerekiyor” diyor. Ağacın kırıntısını bile kullandıklarını söyleyen Tomak, kardeşinin ağaç kabuklarından yaptığı bir heykel de olduğunun altını çiziyor.

2009 yılından bu yana Balat’taki atölyesinde dersler veren Tomak’a göre ahşap oyma sanatını herkes yapabilir. Tomak, “Ahşap yontuyla ilgili bilgileri öğretiyorum. Ahşap el oymasındaki bıçakların kullanılması önemli... Onun dilini ve malzemeyi de bildikten sonra sorun yok. Bir alt kültür oluşturmak gerekiyor. Okuma yazmayı öğrendikten sonra makalesi, romanı, yani sonrası kişiye kalmış” diyor. Tomak’ın öğrencilerinin hepsi farklı meslek gruplarından; avukat, plastik cerrah, turizmci gibi... 19 öğrenicisinin işlerinin yer alacağı sergide 30 yapıt sergilenecek. Sergide bir konu bütünlüğü yok. Tomak, “Öğrencilerim farklı meslek gruplarından oldukları için farklı bakış açısıyla bakıyorlar. Temeli ahşap yontuyla ilgili çeşitlemeler. Sergide heykel, klasik el oyması ahşaptan bir tabak da var” diyor.

Yurtdışında da sergilere ve workshoplara katılan Tomak, yurtdışında daha çok tanındığını söylüyor. Tomak, ülkemizde ahşap sanatıyla ilgili yazılı bir metin olmamasından şikayetçi... Özellikle İtalyanların çalışmalarını beğendiğini ve sergileri takip ettiğini belirten Tomak, “Onlarda bir gelenek var bir koma yok. Bizde ise bir kopma var. 1900’lü yıllara kadar ahşap bilgisi daha çok süsleme ile ilgiliymiş. Heykel formu zaten pek yok ama o bile unutuldu. Çünkü yazılı bir gelenek yok, hep sözlü. Bir çok ahşap evler yandı rant uğruna. Onları tamir edecek ustalar yok oldu. Biz de yazılı tarihi bir bilgi yok. Amerikalılar uzaya gidiyor ama hala oyma bıcağıyla almış heykelini yapıyor. Bilgiyi yazılı hale getirmek çok önemli. İtalyanların öğretmek üzerine o kadar önemli kitap- ları var ki öğren- mek istemiyorum diyemiyorsunuz. Biz de ise meslek okullarının kitaplarına bakıyorsunuz öğrenmemeniz için müthiş derecede bilgililer. Bakıyorsunuz ve dokunamıyorsunuz artık. Var olan meslek okullarındaki kitaplar resmen berbat” diyor.

Bir dış mekan çalışmasının da olduğunu söyleyen Tomak, “Yaklaşık 3 metre boyunda, Çatalca’da hayat ağacına benzer bir çalışma ve deyim yerindeyse çok sıkı bir iş. Sanırım dış mekanla ilgili bu kadar büyük bir çalışma ahşapta yapılmadı. Aslında bütün yoğunluğumda orada bir sergi kadar tek bir eser çıkacak. Süresi bir yol gibi... Benim kafamda bir kurgu var, bu işin yüzde yetmişi kurguda ama onun yüzde otuzu ağaçla temasta benim de tarzım bu. Yaptığım işlerde; kurgu, ağaç, malzeme ve temas önemli” diyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr