Thassos; son yıllarda Türkiyeli turistlerin gözde adası. Ege’de yer alan hepi topu iki adamız Bozcaada ve Gökçeada bir kenarda dursun, artık sınır ötesi keşifler yerli turistlerin ilgisini çekiyor. Geç olsa da geçen senenin Eylül’ünde keşfettiğim ve çok beğendiğim Thassos’u bir de Temmuz’da görmek için arkadaşlarımla plan yaptım. Üç dolu gün, geçen sene gerçekleştirdiğimiz rotayı da kapsayan ve altını üstüne getirdiğimiz Thassos için gezdiklerimi, gördüklerimi, yediklerimi ve ufak tüyolarımı sizlerle paylaşacağım. Ama bu sayfaya sığmayacağı, sonraki haftalara taşacağı ise aşikar.

Araçsız gezmek zor

Thassos 380 kilometrekare yüzölçümüne sahip, neredeyse tostoparlak bir ada. Bu yuvarlak sayılabilecek adayı bir ucundan bir ucuna 3-4 saatte kat edebilirsiniz. Ama adanın ruhunu hissedebilmek için bence en az üç dört güne ihtiyacınız var. Thassos’a araçsız geçtiyseniz bazı lokasyonları ne yazık ki unutmanız gerekiyor. Zira o noktalara araçsız ulaşım oldukça zor. O sebeple ya aracınızla feribota binin, yahut Thassos’da araç kiralayın. Biz şanslıydık. Çünkü geçen sene de, bu sene de karavanımızla adadaydık. Karavanımızla yolculuk yaptığımız için kamp alanları veya bazen de gölgelik koylar bizim için en ideal konaklama noktaları oluyor. Karavanımız bizi nereye götürürse oraya gidiyoruz.

Girdiğimiz kamp alanlarındaki tesis ortalamasının Türkiye üzerinde olduğunu söylememe gerek yok...

Thassos’taki ilk durağımız da adanın batısında yer alan Pefkari Camping oldu. Bazı kamp alanlarına nazaran daha ufak sayılabilecek Pefkari’de zeytin ağaçları altına obamızı kurmamız fazla vakit almadı. Thassos’un çadır ve karavan kampı için de çok uygun bir ada olduğunun altını çizmem gerekiyor. Girdiğimiz kamp alanlarındaki tesis ortalamasının Türkiye üzerinde olduğunu söylememe gerek yok...

Kadınlar Manastırı

Pefkari Camping, Limenaria’ya yakın bir kamp alanı. Denize sıfır, zeytin ağaçlarıyla kaplanmış Avrupa’nın birçok yerinden gelen karavancıların adadaki ilk noktalarından. Yunanistan’daki birçok kamp alanında olduğu gibi Pefkari’de de Yunan mezeleri ve geleneksel yemeklerin yapıldığı bir taverna yer alıyor.

Pefkari’den kıvrımlı, iniş-çıkışlı ve 20 dakikalık bir yol üzerinden Kadınlar Manastırı’na (Archagelos Monastery) ulaştığımızda güneş de yavaş yavaş yakıcılığını hissettiriyordu. Girişin ücretsiz olduğu manastıra girerken kadınlar boyu uzun olan bir etekle, erkekler de pantolonla girmek zorunda. Eğer yanınızda uzun giysiler yoksa, hazırlık olun. Çünkü görevliler kapıda size şalvar giydirecekler. Manastırın bence içindeki objelerden daha güzel olan kısmı sis olmayan bir havada Athos Dağı’nı görülüyor olması. Tepelik bir yere 18 yüzyılda inşa edilen yapının ihtişamı, bahçesinden manzarası Thassos’a gelinmişken görülmeli.

Doğal havuz Giola

Adanın güney noktasında kalan Giola kayalık bir yapının içinde oluşan doğal bir havuz. İnsanlar bu havuzda yüzmek için araçlarıyla belli bir noktaya kadar gelip, ardından araçlarını bırakıp patika yoldan yaklaşık iki kilometre yürümeyi göze alıyorlar. Giola’da tek bir taverna var. Burası bu kadar meşakkatli bir yolun sonundaki tek tesis olsa da fiyatlar ve menü Selanik’in ya da Kavala’nın orta yerindeki bir tavernayla aynı detaylara sahip.

Adalara karşı objektif bir bakış açısına sahip değilim, hepsini seviyorum, kimisine ise bayılıyorum! Köşe bucak gezdiğimiz Thassos’ta farklı bir deneyim yaşadığımız sirtaki gecesi, koylar, köyler ve lezzetlerin geri kalan kısmı bu yazıya sığmadı. Devamı sonraki haftalara...

Kaynak: Birgun.net